 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/1757
K: 1979/3495
T: 02.07.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesince verilen 9.10.1979 tarih ve 602/457 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 15.5.1979 gününde davacı avukatı B.K. gelip davalılar avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili milletvekilinin sahibi bulunduğu özel otomobilini davalı İ.Ö. oğlu'na mülkiyeti muhafaza kaydıyla sattığını, bu davanın bonoya bağlanan taksitli borçlarını üç protestoya karşın ödemediğini, davalıca kasko sigortası yaptırılan aracın bir kaza sonucu tamamen yanarak fiilen ortadan kalktığını, kalan alacaklarının tahsili amacıyla sigorta bedeline yönelik istemlerinin davalı şirketçe yerine getirilmediğini bildirerek, davalı sigortanın kasko poliçesi nedenile diğer davalıya ödeyeceği sigorta bedelinden bonoya dayalı alacakları tutarı 37000 liralık kısmının müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekili davaya süresinde yanıt vermemiş yargılamada ise hasar konusunda aralarında uyuşmazlık bulunmadığını, saptanacak hak sahibine ödeme yapmayı kabul ettiklerini bildirmiştir.
Davalı İ. savunmada bulunmamış, yargılama yokluğunda yürütülmüştür.
Müdahil vekili isteminde, alıcının konutunun bulunduğu yer noterliğinde yapılmayan satış sözleşmesinin geçerli olmayacağını, ödenecek sigorta bedelinin davadan önce müvekkiline temlik edildiğini, sigorta ile ilişkisi bulunmayan davacının istemde bulunamıyacağını ve bedelin kendilerine ait olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece sunulan belgeler dayanak yapılarak satış sözleşmesine koan muacceliyet koşuluna göre 3 bonoyu ödemeyerek direngen duruma düşen davalı İ.'in kalan borçtan sorumlu olduğu, sigorta poliçesi ve satış sözleşmesinde sigortanın hasar bedelinden dolayı davacıya sorumlu olacağı kayıtlarının bulunmadığı, davacı ile sigorta arasında herhangi bir hukuki ilişki olmadığı, tarafların temliknameye yönelik iptal yada geçersizlik iddiaları bulunmadığı gerekçesiyle 37000 liranın davalı İ.'den tahsiline, davalı sigorta hakkındaki davanın reddine, sıfatı nedenile müdahil hakkında hüküm oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davadaki istem, mülkiyet muhafaza kaydıyla satılan otomobilin, alıcı davalı İ.Ö. oğlu tarafından diğer davalı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigorta ettirilmesinden sonra, otomobilin bir kaza nedenile yanması üzerine, davalı sigorta şirketince tahakkuk ettirilen sigorta tazminatından (37000) liralık kısmının, davalılar alıcı ve sigorta şirketinden tahsilinden ibarettir.
İstanbul Yirminci Noterliğince 12.11.1975 gün ve 29123 yevmiye numaralı (Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satış ve Borç Mukavelenamesi) gereğince, davacı Y.T., 1973 modeli Murat marka otomobilini (60000) lira bedel karşılığı davalı İ.Ö. oğlu'na satmış, bedelden (15000) lirasını peşin almış ve kalanını da 30.12.1975 tarihinde başlamak ve 30.9.1977 tarihinde bitmek üzere ilk onsekizi (2000) er, son dört tanesi de (2250) şer lira bedelle bonolara bağlanmıştır. Davalı İ. Ö. oğlu da, (satış bedelinden kalan kısmını, sözleşmede yazılı olduğu şekilde muntazaman ödeyeceğini, her hangi bir taksidi vadesinde ödemediği taktirde müteakip taksitlerin muacceliyet kesbedeceğini, otomobilin borcu ödenmeden ahara satmayacağını, rehin etmeyeceğini, teminat olarak göstermeyeceğini ve bu gibi tasarruf haklarının ancak, borcun ödenmesinden sonra doğacağını) sözleşme ile taahhüt ve kabul etmiştir. Borcun ödenmeyen kısmının (37000) lira olduğu davacı kabulündedir.
Davalı İ. Ö. oğlu'nun 28.2.1976, 30.4.1976 ve 30.6.1976 vade tarihli (2000) er lira bedelli üç adet bonoyu vadelerinde ödemediği ve protesto edildiği dosya içindeki, Beyoğlu 12. Noterliğinin düzenlediği protestolarla sabittir. Bu suretle, İ.Ö. oğlu, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesindeki taahhüdünü yerine getirmeyerek, protesto edildiğinden mütemerrit duruma düşmüştür. Bu itibarla, davacı satıcının Medeni Kanunun 689. maddesi hükmü gereğince sattığı otomobilin geri verilmesini istemek hakkı doğduktan gayri davacı satıcı Borçlar Kanununun 222, 223/2 ve 224. maddeleri hükümleri uyarınca da satılanın mülkiyetini iddia veya satımı feshedebilir, satılanın geri verilmesini isteyebilir ve bedelin taksitle ödenecek kısmının tamamının sözleşmede kararlaştırıldığı gibi muacceliyet kesbettiğini iddia ederek, bu şarttan da yararlanabilir. Çünkü, tevali eden üç taksit ödenmemiş ve bu taksitler tutarı, semenin onda birini oluşturmuştur.
Ancak, davacı satıcının, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış konusu otomobilin bir kaza sonucu yanmış bulunması nedenile, yukarıda söz üedilen M.K. nun 689., Borçlar Kanununun 222, 223 ve 224. maddelerindeki haklarını kullanması ve bu hükümlerden yararlanması olanaksızlaşmıştır. Bu olanaksizlik nedeniyledirki, davacı istemini, davalılardan alıcı İ. Ö. oğlu'nun diğer davalı sigorta şirketinden alacağı sigorta tazminatından ödenmeyen alacağı (37000) liralık kısmının tahsiline inhisar ettirmiştir.
Davalı İ.Ö. oğlu, davacıdan mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın aldığı otomobili, diğer davalı İstanbul Umum Sigorta Anonim Şirketine sorumluluk haddi (58500) lira olmak üzere kasko sigortası ile sigorta ettirmiş ve 15.6.1976 tarihinde meydana gelen ve otomobilin yanmasıyla sonuçlanan kaza üzerine, davalı sigorta şirketince tahakkuk ettirilen (49500) liralık tazminatı müdahil A.Ö.'a temlik etmiştir. Davalılardan Sigorta şirketi, sigorta tazminatını ödemeye hazır olduğunu ancak, tazminatı hem temellük eden olarak A.Ö. ve hem de davacı istediğinden ödeme yapmadığını savunmuş ve gerçek hak sahibinin mahkemece saptanmasını istemiştir.
Bu durum karşısında, iddia, savunma ve müdahilin istemi gözönünde bulundurulmak suretile, sigorta tazminatının kime ödeneceğini mahkemenin saptaması, davadaki uyuşmazlığın çözümü bakımından gereklidir.
TTK.nun 1275 maddesinde; (Bir malın veya o mala müteallik bir hakkın yalnız bir kısmında menfaat sahibi olan kimse kendisine ait olan kısmından fazlasını da sigorta ettirmişse sigortanın bu fazlaya ait kısmı onda ilgisi olanlar hesabına yapılmış sayılır.) hükmü yer almıştır. Kasko sigortasını yaptıran davalı alıcı İ. Ö. oğlu, sigorta ettirilen otomobili mülkiyeti muhafaza kaydıyla satıcı davacıdan satın almış bulunduğuna ve (60000) lira bedelden henüz (37000) lirasını ödememiş olduğuna göre, malın bir kısmında, yani ödediği (23000) liralık kısmında menfaat sahibi olduğu halde, (58500) lira üzerinden sigorta yaptırmakla (23000) liradan fazlaya ait kısmının TTK.nun 1275. maddesi hükmü gereğince davacı satıcı hesabına yapmış sayılmak lazım gelir. Bu takdirde de, davacının sigorta aktinde taraf olmasına gerek olmaksızın sigorta ettirenin menfaatından fazlasına taalluk eden kısmına ilişkin sigorta tazminatını Borçlar Kanununun 111. maddesindeki lehine şart edilen kimse gibi doğrudan sigorta şirketinden istemek hakkının mevcut olduğunu kabul zorunludur. Sigorta tazminatına istihkak da, sigorta ettirilen malda (davada otomobil) hasar veya ziya'nın meydana geldiği anda vucut bulur.
O halde davalı alıcının, maldaki menfaatinden fazlasına ilişkin olan sigorta tazminatı üzerinde herhangi bir hakkı TTK.nun 1275. maddesi hükmü uyarıca bulunmadığından tasarrufi bir işlem olan sigorta tazminatının tamamını temliki de, sigorta ettirilen malda malik olarak ilgisi devam eden satıcı davacı yönünden geçerliliği söz konusu olamaz. Yani, malı sigorta ettiren kimse olarak temlik eden davalı İ. Ö. oğlu'nun sigorta tazminatı üzerinde tasarruf edebileceği miktar, mal bedelinden ödediği kısım (davada 23000 lira) ile sınırlıdır ve bu miktardan fazlası üzerinde tasarruf hakkı bulunmadığından, bu kısmı temlik etmesi TTK.nun 1275. maddesi hükmü karşısında mümkün değildir.
Bu nedenlerle, davalı İ.Ö. oğlu'nun yaptırdığı mal sigortası karşılığı malın ziyana uğraması yüzünden diğer davalı sigorta şirketince tahakkuk ettirilen (49500) liralık sigorta tazminatından yalnızca ödediği mal bedeli arasında alacaklı olduğu ve bu miktardan fazlasının hesabına sigorta yapılmış sayılan davacı satıcıya ait olması gerekeceğinden davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da bu oran içinde kabulü gerekirken yazılı olduğu şekilde davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın tamamının reddi doğru görülmemiş ve davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nnedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve (3000) lira duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 2.7.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.