 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/1051
K: 1979/1629
T: 29.03.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Denizli 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 12.9.1978 tarih ve 155/247 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı Mustafa tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete hayat sigorta poliçesi ile sigortalı Mucip'in davalılardan Mustafa ile Mahmut'a ait otobüs ile yolculuk yaparken diğer davalıya ait minibüsle çarpışması sonucu öldüğünü bu nedenle ölen sigortalının mirascılarına ödenen 37.500 liranın TTK.nun 1301. maddesi gereğince davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Mustafa vekili, müvekkiline ait aracın olayda kusurlu bulunmadığını kusurun diğer araçta olduğunu savunmuş davalı (M.B.) ise olaya karışan aracı olaydan sonra satın alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılardan (M.Ö.) de olaydan önce araçtaki payının davalı Mustafa'ya devrettiğini açıklayarak husumet itirazında bulunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre davalılar (M.Ö.) ile (M.B.) nin husumet itirazlarının kabulü ile haklarındaki davanın reddine, sigorta poliçesini ve ödeme belgelerine dayanılarak davacı şirketin sigortalısı bulunan Muscip'in ölümü nedeniyle mirascılarına ödediği 37.500 liranın davalı Mustafa'dan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı Mustafa vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı sigorta şirketi, (kaza-can) sigortası nedeniyle ölen sigortalısının mirascılarına ödediği tazminatı, kazaya neden olan davalılardan TTK.nun 1301 maddesine göre rücuan tahsilini istemektedir.
TTK.nun 1301. maddesinde düzenlenen (halefiyet) hali, mal ve mali sorumluluk sigortalarında söz konusu olup, kaza sigortalarını da kapsamına alan ve TTK.nun 1321 ve maddelerinde düzenlenen (can-hayat) sigortalarında uygulama imkanı yoktur. Zira, TTK.nun 1338. maddesi hükmüne göre, sigorta ettiren sigorta şirketinden sigorta bedelini tahsil etmiş olsa bile üçüncü şahıslar aleyhine ayrıca dava açma hakkı bulunmaktadır ve (can-kaza) sigortaları ile ilgili hükümlerde de TTK.nun 1301. maddesine atıfta bulunan bir madde hükmü de bulunmamaktadır. Yargıtay'ın kökleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır.
Herne kadar mümeyyiz davalı vekili temyiz dilekçesinde bu konuya değinmeden sadece kusur oranı nazara alınmayarak aleyhlerine fazla tazminata hükmedildiğinden bahisle kararı temyiz etmiş ise de, dava konusu olayda davacı dava hakkını sigortalısı mirascılarına ödediği tazminattan dolayı TTK.nun 1301. maddesinde öngörülen (halefiyete) dayanarak kazandığını ileri sürmesine ve yukarıdaki açıklamalardan da (kaza-can) sigortalarında halefiyet halinin mümkün bulunmadığı anlaşılmış bulunmasına, halefiyetten yararlanamayan davacının ise bu davada aktif dava ehliyetini kazanmamış olmasına göre bu hususun resen nazara alınması gerekmiştir.
Bu itibarla aktif dava ehliyeti yönünden gerekli inceleme yapılıp davanın yukarıda açıklanan nedenlerle reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne dair tesis edilen hüküm isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 29.3.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.