Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1979/568
K: 1979/1729
T: 27.02.1979
DAVA : Fuzulen ödenen yaşlılık aylığı tutarı 29720 liranın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 29720 liranın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan Emine, Edip ve Şefik taraflarından istenilmesi ve davalılardan Edip tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Yerel mahkeme hükmünü temyiz edenler, temyiz itirazlarında çeşitli nedenlere dayanmaktadırlar. Bununla birlikte itirazlarının temel olanı, zararlandırıcı olaydan sorumlu tutulacak bir davranış ve eylemlerinin bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Ne var ki dosyanın içeriği bu temyiz itirazına hak verici nitelikte bulunmamaktadır. Gerçekten sahte çalışma belgesi ile borçlandırılması ve dolayısıyle yaşlılık aylığından yararlandırılması sözkonusu bulunan davalı Emine kurum müfettişine verdiği 8.9.1972 tarihli ifadesinde, gayet açık bir biçimde, diğer davalılar Sadık ve Edip'in kendisine Türkiye'de sigortalı eski hizmetleri bulunmadığı halde gerçek dışı çalışma belgesi hazırladıklarını, bunun için kendilerine, toplam 18000 lira para ödediğini ve aynı kişilere Sosyal Sigortalar Kurumu'na vermek üzere ayrıca 6336 lira vermiş bulunduğunu bildirmiştir. Bu tutanak, Emine'nin imzasını dahi taşımaktadır. Burada derhal belirtmek gerekir ki, olağan durumlarda bir "çalışma belgesi" düzenlenmesi çevresinde yapılan yardımların böylesine yüksek ücretleri gerektirmeyeceği açık-seçiktir.
Emine adına çalışma belgesi düzenlemiş görünen işverenler ise bu kişinin işyerlerinde çalışmadığını, imzalarını taşıyan 28.4.1972 ve 13.2.1974 tarihli müfettiş tutanaklarında belirtmişlerdir. Bu işverenlerden Hiristo, Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgili işlemlerinin davalılardan Edip tarafından yürütüldüğünü, giderek, ismini taşıyan kaşesini dahi kendi işlerinde kullanmak üzere bu kişiye verdiğini bildirmiştir. Davalılardan Sadık ve Edip ağır ceza mahkemesinde yapılan sorgularında, ortak olduklarını ve istek sahiplerinin verdikleri bilgilere göre çalışma belgeleri düzenlemiş olduklarını kabul etmekle birlikte kendilerine yükletilen sahtecilik suçunu inkar etmişlerdir. Yalnız bunlardan Sadık, büroda yapılan işlerden her iki ortağın da haberdar olduğunu söylemiştir. Öbür yandan, davalı Edip, sözü edilen sorgusunda, sahtecelik suçunun oluşmasında ihmali olabileceğini kabul etmiştir. Davalılar Edip ile Sadık'ın müşterek yazıhanelerinde yetkili memurlarca yapılmış bulunan aramada, -davalı Emine dahil- bu iki davalının bir takım kişilerden bunlara ilişkin borçlanma işlemlerini yürütmek üzere önemli miktarda paralar almış olduklarını belirten ve kendilerine ait özel cep takvimlerinin bulunduğu saptanmıştır. Bu defterlerde davalılardan Sosyal Sigorta Memuru Şefik'e dahi bir takım ödemeler yapılmış bulunulduğu açıkca yazılıdır. Ağır ceza mahkemesine ait dava dosyasının 160 dizi sırasında yer alan 26.2.1972 tarihli tutanaktan açıkca anlaşıldığına göre, çeşitli işverenlerle ilgili olmak üzere 35 adet (Kaşe) kaşenin Edip ve Sadık'ın müşterek yazıhanelerinde bulunduğu kezalik tesbit edilmiştir. Davalılar hakkında sahte belge düzenlemek, sahte belge kullanmak ve resmi makamlara gerçek dışı bildirimde bulunmaktan kamu davası açıldığı, sanıklardan Sadık ile Edip'in 50.000'er lira, Şefik'in ise 10.000 lira nakdi kefaletle -1 yılı aşkın bir süre tutuklu kaldıktan sonra- salıverildikleri ve 1803 sayılı Af Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra da kamu davasının af nedeniyle TCK.' nun 97. maddesiyle ortadan kaldırıldığı anılan ağır ceza mahkemesi dosyasından anlaşılmaktadır. Ayrıca, sözkonusu kapsamlı sahtecilik olayı çevresinde yararlarına çalışma belgesi düzenlenen ve böylece yaşlılık aylığından yararlandırılan bazı kişilerin Kurum aleyhine kurum işleminin iptali için açılmış bulunan davaların red olundukları ve bu kararların şekli anlamda kesinleştikleri görülmektedir. Tüm bu delillerin birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi sonunda davalıların aralarında anlaşmak suretiyle yaşlılık aylığından yararlanmayı sağlayan sahte çalışma belgesini düzenledikleri ve şu suretle dava dilekçesinde yazılı kurum zararının meydana gelmesine beraberce sebebiyet verdikleri hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak açıklıkla ortaya çıkmaktadır. Bu durumda mahkemenin davayı kanıtlanmış saymasında hiçbir isabetsizlik yoktur. O halde, hükmü temyiz edene davalıların bu yönü amaçlayan temyiz itarazları kabul edilemez. Kaldı ki en azından davalıların zararlandırıcı olgunun meydana gelmisinde ihmalleri mevcuttur. Bu durumda dahi davalıların zarardan sorumlu tutulmaları gerektiği yönü açık-seçiktir.
2- 506 sayılı SSK.' nun 130. maddesi hükmüne göre, kurumun yetkili memurları İş Kanununda belirtilen teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahiptirler. Bu yetkinin anılan memurlarca düzenlenecek tutanakların güçlerinde etkili bulunduğu yönü söz götürmez. Daha açık bir anlatımla, yetkili memurları tarafından Sosyal Sigortalar Kanunu çevresinde teftiş, kontrol ve denetleme yetkileriyle ilgili olmak üzere düzenlenecek tutanaklar, İş Kanunu çevresinde aynı amaçla düzenlenecek tutanaklara eş anlamda ve eş değerdedir. İş Kanununun 89. maddesinin son fıkrası hükmünde ise, yetkili memurlarca düzenelenecek tutanakların aksi kanıtlanmadıkça geçerli sayılacaktır. Düzenlenen ve yukarıda sözü geçen tutanakların aksi yasalar çerçevesinde kanıtlanmamıştır. Bu yönden bu noktayı amaçlayan temyiz itirazlarına da itibar edilemez.
3- 506 sayılı SSK. nun 134. maddesi hükmüne göre, bu kanunun uygulanmasından doğan anlaşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görülmeleri gerekir. Dava konusu uyuşmazlığın temelinde 506 sayılı SSK.' undan kaynaklandığı gerçeği ortadadır, öbür yandan, Sosyal Sigortalar Kanunu'ndan kaynaklanmış bir uyuşmazlığın iş mahkemesinde görülebilmesi için mutlaka uyuşmazlık taraflarının bu yasanın öngördüğü kişilerden oluşmasında zorunluk yoktur. Kaldı ki iş davası ile hukuki ya da dolaysız bir ekonomik bağıntı içerisinde bulunan diğer davaların iş mahkemesinde görülmesi mümkündür. Nitekim kazai ve ilami içtihatlarda bu yoldadır.
4- Dava konusu olayın yukarda belirtilen niteliği, davalılar arasında BK.'nun 51. maddesinin öngördüğü biçimde bir dayanışmanın varlığını belirgin biçimde göstermektedir. Bu bakımdan, mahkemenin davada dayanışmalı sorumluluk esaslarını uygulamasında yasaya aykırı bir yön yoktur.
5- Gerçi, af ile eylemin ceza niteliği kaldırılmıştır, ve bu yönden, davada ceza zamanaşımının uygulanmasına olanak yoktur. Şu var ki bu dava, af olgusuna uygun olarak bir yıllık zamanaşımı içerisinde açılmıştır. Bu yönden, mahkemenin zamanaşımı savunmasına itibar etmemesi de tamamen yerindedir.
6- Bu davada kendilerine husumetin yöneltilemeyeceği yolu temyiz itirazlarına da geçerlik tanınamaz. Zira, tazmini istenilen zarar, davalıların ortaklaşa eylemi ve davranışları sonucudur. Esasen maddi olgunun yukarıda birinci bentte yazıldığı biçimde oluştuğunu kabul ettikten sonra husumetin varlığını kabul etmek de doğaldır.
7. Kurumca yapılmış ödemelerin infaz sırasında gözönünde tutulacağı şüphesizdir. Nitekim mahkemecede bu yöne kararda işaret olunmuştur.
O halde, bu ve karar yerinde gösterilen sair gerekçelerle temyiz itirazları red olunmalı ve hüküm onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.400 lira duruşma avukatlık parasının duruşma isteyen davalıdan ve temyiz harcının temyiz edenlerden alınmasına, 27.2.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini