DAVA : Davacı, prim itiraz komisyonu kararının kısmen iptalini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : İşverenin kayıt göstermemesi nedeniyle, 1976/4, 1977/7 dönemi için 30.6.1976 tarihli tutanak uygulanarak, SSK.nca ölçümleme yapılmış ve saptanan prim borcu 5.1.1978 de işverene tebliğ edilmiştir.

İşveren, 19.1.1978 günü Prim İtiraz Komisyonuna itiraz etmiştir. komisyon, 1976/4-12 dönemi için ölçümleme hakkının doğduğunu kabul ederek bu döneme ilişkin itirazın reddine, 1977/1-7 dönemi hakkında ise 30.6.1976 tarihli tutanağın uygulanması yersiz olduğundan, bu kesime ilişkin ölçümlemenin bozulmasına karar vermiş bu karar, davacı SSK'na, 24.10.1978 günü tebliğ olunmuştur.

Davacı Kurum, 20.12.1978 tarihinde, sözü edilen Prim İtiraz Kamisyonu Kararının 1977/1-7 ölçümleme dönemine ilişkin kesimin iptalini iş mahkemesinden istemiştir.

Mahkeme, Prim İtiraz Komisyonu kararı Kuruma, 24.10.1978 tarihinde tebliğ edildiğine ve dava tarihi olan 20.12.1978 gününde kadar, 506 sayılı Sigortalar Kanununun 79. maddesindeki bir aylık hak düşürücü süre geçirildiğinden bahisle, davayı reddetmiş ve hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Gerçekten, prim uyuşmazlığının çıktığı dönemde, 506 sayılı Yasanın bu konuyu düzenleyen 79. maddesinin 3. fıkrası, 29.6.1978 tarih ve 2167 sayılı Yasanın 7. maddesiyle değiştirilmiş ve 2. fıkra eklenmiş ve 7. madde, anılan yasanın yürürlük zamanını düzenleyen 16. maddesi uyarınca, kanunen yayımı tarihi olan 11.7.1978 günü yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yasa, 506 sayılı SSK. m.79/3'de yaptığı değişiklik ile, "... tarafların Prim İtiraz Komisyonu Kararı aleyhine, tebliğ tarihinden 2 ay içinde yetkili iş mahkemesine müracaat edebilecekleri.." kuralını getirmiştir.

Böyle durumlarda, zaman yönünden Kanunlar uyuşmazlığı, başka bir deyimle uyuşmazlığın eski kanunla mı, yoksa yeni kanunla mı çözüleceği sorunu ortaya çıkar ve bu konuda doğru bir sonuca ulaşabilmek için, değişikliğin niteliğini saptamak gerekir. 2167 sayılı Yasanın 506 sayılı SSK. m. 79/3'de yaptığı değişiklik, ölçümleme işleminin doğru ve haklı bir sonuca ulaştırılabilmesi için konulmuş hak arama yöntemlerine ve bu yönü ile ölçümleme müessesesine ilişkindir. Yasa koyucu ölçümleme müessesesini ve bu konudaki hak arama yöntemlerini geliştirmek istemiş, bu amaçla, yeni bir başvuru yolu meydana getirmiş, itiraz ve dava yoluna ilişkin yasal önelleri, depo koşulunu, yeniden düzenlemiştir.

O halde, bu hükümler usul kuralları niteliğindedir. Böylesine, kapsamı tarafların istek ve iradeleri nazara alınmaksızın yasa ile düzenlenen durumlar, müesseseler ve usuli konuları düzenleyen kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe gireceği ve henüz kesinleşmemiş hukuksal durum ve işlemlere uygulanacağı açıktır. Kuşkusuz, kesinleşmiş ve tamamlanmış hukuksal durumlar ve kazanılmış haklara ilişkin işlemler yeni yasadan etkilenmezler.

Şu halde, sözü edilen ilkeler ve ölçümleme müessesesinin ayrı ayrı işlemlerden oluştuğu gözönünde tutularak, 2167 sayılı Yasanın 7. maddesinin, yürürlüğe girdiği 11.7.1978 tarihinden önce kesinleşmiş ve ilgili taraf için hukuki sonuçları gerçekleşmiş işlemlere etkili olmayacağı, aksine, anılan tarihde henüz gerçekleşmemiş ve kesinleşmemiş hukuki durum ve işlemlerede derhal uygulanacağı kabul edilmelidir.

Nitekim HUMK. m. 578 ve 7.12.1964 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı da benzer düşünceyi yansıtmaktadır.

Bu olayda, Prim İtiraz Komisyonu kararı 24.10.1978 de davacı Kuruma tebliğ edilmiş ve dava 20.12.1978 günü açılmış olduğuna göre, 11.7.1978 tarihinde yürürlüğe giren 2167 sayılı Kanunun 7. maddesinin getirdiği 2 aylık dava süresinin uygulanması gerektiği ve bu sürenin geçmediği düşünülmeksizin, davanın süresinde açılmadığından sözedilerek reddedilmiş bulunması, usul ve yasaya aykırıdır.

Mahkemece yapılacak iş davanın süresinde açıldığını gözönünde tutarak, işin esasını incelemek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

O halde, davacının bu yönü hedef tutan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerden BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına 9.6.1980 gününde oybirliği ile karar verildi.

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972