 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1978/5
K: 1978/6
T: 03.07.1978
DAVA : Evlilik birliğine sadakatsizlik eden karı veya kocanın, bu tutumundan ötürü eşine karşı onur kırıcı davranışta buluna karı veya kocaya nazaran daha az yada daha çok kusurlu sayılıp sayılmıyacağı ve bu durumun Medeni Yasanın 134. maddesine dayanılarak boşanma davası açma hakkı yönünden nasıl değerlendirileceği hususunda Hukuk Genel Kurulu ile 2. Hukuk Dairesi'ni mevcut uygulamasının aksine; 2. Hukuk Dairesi'nde çoğunluk kazanan yeni bir görüş oluştuğundan uyuşmazlığın içtihadı birleştirme yoluyla giderilmesi 1730 sayılı Yargıtay Yasası'nın 20/1 maddesi gereğince Yargıtay 1. Başkanlığı'nca 12.6.1978 günlü ve 5 sayılı yazı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'ndan doğrudan doğruya istenmesi üzerine 3.7.1978 gününde toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda; ön sorun olarak kararlar arasında aykırılık bulunup bulunmadığı, içhadı birleştirmeye gerek olmadığı hususu tartışılıp raportör üye dinlendikten sonra konu görüşüldü:
KARAR : Aralarında uygulama aykırılığı bulunduğu ileri sürülen ve bu yüzden içhadı birleştirmeye gidilmesi istenilen Hukuk Genel Kurulu'nun 20.6.1973 gün 1972/2-347/549, 10.7.1974 gün 1973/2-997/904 sayılı ve 2. Hukuk Dairesi'nin 17.9.1974 gün 5116/5017, 16.11.1976 gün 7769/8229 sayılı kararlarının:
1 - Koca tarafından şiddetli geçimsizlik nedeniyle Medeni Yasanın 134. maddesine dayanılarak açılan boşanma davasını yerel mahkemece; kocanın evlilik birliği içindeki sadakatsizliğinin, bu tutumundan ötürü kocaya karşı onur kırıcı eylemde buluna karının davranışına nazara daha az kusur olarak değerlendirilip reddi hakkında verilen hükmün "kocanın sakadatsizliğine karşı kadının tepki göstermesi doğal sayılır ise de; bu tepkinin sınırsız olamıyacağı ve karıya kocasına sövme hakkı vermeyeceği gerekçesiyle bozulmasına,"
2 - 2. Hukuk Dairesi'nin 2.33.1978 gün 411/672 ve 11.4.1978 gün 151/1064 sayılı kararlarının ise; yine koca tarafından şiddetli geçimsizlik nedeniyle Medeni Yasanın 134. maddesine dayanılarak açılan boşanma davasının yerel mahkemece reddin edair verilen hükmün, "kocanın sakadaksiz davranışının, karının onur kırıcı eylemine göre daha fazla kusur sayılacağı" gerekçesiyle onanmasına ilişkin olduğu görülmşütür.
Açıkça anlaşıldıı üzere anılan kararlarla ilgili davalarda maddi olguyu kocanın aile birliğine sadakatsizliği ve buna karşı karını tepkisi ve bu tepkinin ölçüsü sorunu oluşturmaktadır. Diğer bir deyişme kararların tümünde kocanı aile birliğine sadakatsizlik sayılan davranışını mı? yoksa karını onur kırıcı tepkisinin mi? daha ziyade kusur sayılacağı sorunu uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Kusur çoğu kez kişilerin sosyal ve kültürel yapılarına, değer yargılarına ve çevrelerine göre değişen, bir ölçüde soyut, göreli bir kavramdır. o halde önceden şu yada bu eylemin ve davranışın daha ziyade kusur vyea daha az kusur olarak kabulü ve bu konuda kesin, değişmez, nesle bir ölçü konulması olanak dışıdır. Bu nedenle Türk Med eni Yasasını 134. maddesine dayanılarak açılan boşanma davalarında taraflardan hangisinin tutum ve davranışının daha ziyade kusur sayılacağını, başka bir söyleyişme kusurun daha ziyade hangi tarafa ait olduğunu saptamak ve değerlendirmek hakimin takdir yetkisine aittir. Elbette hakim ve konudaki takdir yetkisini ve hakkını olayların kendi yapılarına ve oluşlarına özgü yönleri içinde kullanacaktır. Kuşkusuz önceden somut bir kural koymak, belli bir ölçü getirmek hakmini takdir yetkisini ve hakkını önleyici ve bağlayıcı nitelik taşıyacağından sakıncalı bir uygulama sayılmak gerekir.
Aralarında aykırılık bulunduğu ileri sürülen ve içtihadı birleştirme isteğine konu yapılan yukarıda sözü edilen kararlara bu açıdan bakılıp yaklaşıldığında sorunu tümüylü delillerin ve olguların olayına özgü biçimde takdirine ilişkin olduğu açıkça vurgulanmaktadır.
Böylece gerek Hukuk Genel Kurulu'nun ve gerekse 2. Hukuk Dairesinin yerleşmiş ve devam edegelen içhitadını yansıttığı ileri sürülen kararları ile dairede bu kez oluştuğu savlanan görüşü yansıttığını söylene kararlar arasında uygulama yönünden bir fark ve aykırılık bulunmadığı; özellikle isteğe dayanak yapılan tüm kararlarda belirtilen görüş ve uygulamanın Türk Medeni Yasasını 134. maddesinde yer alan "aralarında müşterek hayatın çekilmez bir hale gelmesini mucip olacak derecede şiddetli bir geçimsizlik başgösterdiği takdirde karı kocadan her biri, boşanma davasında bulunabilir.
Eğer geçimsizlik, iki taraftan birine daha ziyade kabili isnat ise boşanma davasını ikame hakkı ancak diğer tarafa aittir." Temel hüküm ve ilkeden hiç bir biçimde sapma söz konusu değildir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu kararları ile 2. Hukuk Dairesinin karaları ve sözü edilen dairenin yeni belirdiği söylenen görüşü arasında içtihat aykırılığı bulunmadığından içtihadı birleştirmeye gerek olmadığına 3.7.1978 günü oybirliğiyle karar verildi.