Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1978/2
K: 1978/2
T: 6.3.1978
3533/m.1
2762/m.1,6, 7, 21/2
6760/m.1
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 3/2/1978 günlü, 28 sayılı yazısında, Hukuk Genel Kurulunun 11/7/1973 günlü, 3/363652 sayılı kararı ile, 3. Hukuk Dairesinin 2/2/1978 günlü 426-747 sayılı kararı arasındaki içtihat uyuşmazlığının içtihadı birleştirme yolu ile giderilmesi istenilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 11/7/1973 günlü 3/363-652 sayılı kararında, 2762 sayılı kanun uyarınca vakfın mazbut olması halinde, taraflar ( Vakıflar Genel Müdürlüğü PTT Genel Müdürlüğü ) arasındaki uyuşmazlık nedeniyle hakeme gidilmesi gerektiğine kadar verilmiş; 3. Hukuk Dairesinin 2/2/1978 günlü, 426-747 sayılı kararında ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile belediye arasındaki kira tespit davasında, 2762 sayılı Kanunun 1 ve 6. maddeleri uyarınca 3533 sayılı Kanun hükümlerinin gözönünde tutulmamasının, işin esasının genel mahkemelerde çözümlenmesinin isabetli olduğu belirtilerek tespit hükmü onanmıştır.
3. Hukuk Dairesi Başkanlığının yazısı üzerine konuyu ele alan 1. Başkanlık Divanı 1730 sayılı Yargıtay Kanununun 20. maddesi uyarınca içtihat uyuşmazlığının çözümlenmesi için konunun, Büyük Genel Kurulca incelenmesini kabul etmiş, bugün toplanan Büyük Genel Kurulca kararlar arasında aykırılık bulunduğuna oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi, gereği görüşüldü :
KARAR :
Öncelikle, mazbut vakıflarla, mülhak bütçeli vakıflar genel müdürlüğünün tüzel kişiliklerinin ayrı olup olmadığı, vakıf mallarının devlet malı sayılıp sayılmadığı, hangi hallerde 3533 sayılı Kanunun uygulanması gerektiği açıklanmıştır.
5/6/1935 günlü, 2762 sayılı Kanunun 1. maddesinde mazbut vakıflar tanımlanmış, 6. maddesinde de bu vakıfların ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilip temsil edileceği, 7. maddesinde ise, 5 yıl içinde vakıflar kütüğüne kaydedilmemiş mülhak ve mazbut, 21. maddesinin 2. fıkrasında da mütevelli olması lazım gelenlerden kimse sağ kalmamışsa mazbut vakıflar" arasına alınacağı öngörülmüştür.
20/6/1956 günlü, 6760 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğü tüzel kişiliği bulunan mülhak bütçeli bir kuruluştur.
29/6/1938 günlü, 3533 sayılı Kanunun 1. maddesinde "umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyeler sermayesinin tamamı devlete veya belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanların bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledileceği" belirtilmiştir.
6186 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 29/7/1953 tarihine kadar mülhak bütçe ile idare edilen Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletmesinin malvarlığı tamamen devlete ait bulunmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü de malvarlığı devlete ait olan mülhak bütçeli bir idaredir. 13/7/1953 günlü ve 6145 sayılı Kanunla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Posta Telgraf ve Telefon işletmesi tüzel kişiliği haiz olup 9. maddesi uyarınca sermayesini oluşturan malvarlığının tamamı devlete ait ve bu kuruluşta TCDD. işletmesi gibi 440 sayılı Kanuna tabidir. Bu kuruluşlarla 3533 sayılı Kanunda yer alan kuruluşlar arasında çıkan uyuşmazlıklar tahkim yoluyla çözümlenir. Bir daire ve müesseseye 3533 sayılı Kanunun uygulanması için "mülhak bütçeli veya iktisadi devlet teşekkülü" olması yeterli olmayıp kendisine verilen görev ve hizmetin yürütülmesi için yönetimindeki malların da tamamıyla "devlet malı" olması zorunludur.
21/4/1975 günlü, 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında değinildiği gibi, kamu düzenini ilgilendiren görevin kanun hükmü dışında "yorum yolu" ile düzenlenmesi sözkonusu olamaz.
26/5/1935 günlü, 78/5 sayılı içtihadı Birleştirme Kararında, devlet mallarının Muvazeneyi Umumiye Kanununda belli edildiği, vakıf malların bu kanunun kapsamı dışında kalması nedeniyle devlet malı sayılamayacağı açıklanmıştır.
20/5/1935 günlü, 21 sayılı Adliye Encümeni mazbatasında, Vakıflar Genel Müdürlüğünce idare olunan mazbut vakıflara ait taşınmaz malların hiçbir zaman Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde olmayıp, bu idarece temsil olunan tek bir tüzel kişiliğin malları olduğu açıklanmıştır.
11/1/1954 günlü, 6219 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğünce kurulan Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığının sermayesinin yüzde ellibeşi anılan Kanunun 6 ve 7. maddeleri uyarınca mazbut vakıflardan sağlanmıştır.
12/3/1964 günlü, 440 sayılı Kanunla ilgili karma geçici komisyon raporunda, Vakıflar Bankası sermayesinin yüzde elliden fazlası Devlete ve Devlet iktisadi Teşekküllerine ait ortaklar arasında gösterilmiş ise de, Cumhuriyet Senatosu tarafından 440 sayılı Kanunun 1. maddesinin sonuna "Bu kanun Türkiye Vakıflar Bankası Anonim Ortaklığı hakkında uygulanmaz." hükmünü öngören fıkra eklenmiş, ancak, bu fıkra Senato ve Millet Meclisi karma komisyonunca Vakıflar Bankasının sermayesinin yüzde ellibeşinin sağlandığı mazbut vakıflar devletin mülkiyetinde olmadığından madde metninden çıkarılmıştır.
2762 sayılı Kanunda, mazbut vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğünün malvarlığına dahili bulunduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. İdare bu malları temsilci olarak yönetir.
Resmi bir kuruluşla malvarlığı yönünden bir uyuşmazlığa düşen "mülhak bütçeli" bir kuruluşun, uyuşmazlığın ilgili bulunduğu mal kendi öz varlığına dahil bulunmuyorsa, diğer bir deyimle "Devlet Malı" kuruluşun sadece mülhak bütçeli olması 3533 sayılı Kanunun uygulanması için bir neden olamaz. Ayrı hükmi şahsiyeti bulunan, mazbut vakıflar, müstakil bir hükmi şahsiyete sahip ve öz malvarlığı ayrı olan Vakıflar Genel Müdürlüğünün 3533 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmasını gerektirmez. Bu yön yukarıdan beri yapılan açıklamalarla saptanmış bulunmaktadır. Sonuç :
6760 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca mülhak bütçeli olup tüzel kişiliği bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü ile 3533 sayılı Kanunun l. maddesinde yer alan kuruluşlar arasında, 2762 sayılı Kanun hükümleri gereğince mülkiyeti vakfına ait olup tüzel kişiliği haiz bulunan mazbut vakıflar nedeniyle çıkan uyuşmazlıkların tahkim suretiyle değil, genel mahkemelere açılacak dava yoluyla çözümlenmesi gerektiğine, 3. Hukuk Dairesinin 2.2.1978 günlü, 426/747 sayılı kararının isabetli olduğuna, 6.3.1978 gününde üçte ikiyi aşan oy çokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini