 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/847
K: 1980/2367
T: 14.11.1980
DAVA : Taraflar arasındaki ödence davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.3.1976 gün ve 974/612-94 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7.3.1977 gün ve 976/6232- 2554 sayılı ilamı: (.. 1 - Demir çerçevenin yangından sonra davalı tarafından satıldığı sabittir. Davacı bu yöne itiraz etmemiştir. Uyuşmazlık satım günündeki değer üzerindedir. Davacı bir belge ibraz etmiştir. Bu belgede tutar, davalının kabul ettiğinin üzerindedir. Demir çerçeve binadaki yangın sebebi ile boya v.s. yanarak zarar görmüş ise de, değeri (ibraz edilen belge de gözetilerek) bilirkişi incelemesi ile saptanabilir. O halde yalnız savunma ve orada gösterilen delil, yeterli sayılarak bulunan değere hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2 - Suç niteliğindeki bir haksız eylemle elkonulan malın malikine ödetilmesi gerekli değer elkonduğu gündeki değerdir. Demirin taşınması için harcandığı iddia edilen taksi parasının indirilmesi benimseme biçimi bakımından bozmayı gerektirir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, davalı hakkında verilen kesinleşmiş ceza mahkemesi ilamına dayanarak davalının haksız el koyduğu demir vitrin bedeli olan 12.500 liranın ödetilmesini istemiştir.
Davacının davalıya çıkan yangında vitrinin hurda haline geldiğini ve teslim edilen hurda demirleri davacının sattırıp parasını aldığını savunmuştur.
Davacının davalıya ait dükkanda kiracı bulunduğu bir sırada çıkan yangın sonucu dükkanın ve içindeki ticari eşyaların yandığı anlaşılmaktadır. Dükkanın boşaltılması sırasında davacıya ait demir vitrin yerinde bırakılmış ve davalı tarafından demir çubuklar halinde kestirilerek, dükkanın bitişiğindeki belediye tuvaletinin arkasına taşıtılmıştır. Bir süre sonra vitrinin almak isteyen davacıya, (bir hakkı olmadığını, onu kira parasına saydığını) söyleyerek teslimden kaçınan davalı, aleyhine açılan ceza davasının yargılaması sırasında demirlerin yerini davacıya göstermiş, hurda demir durumuna gelmiş parçaları teslim alan davacı, bunları hurdacıya sattırarak bedeli olan 500 lirayı almıştır.
Bu arada sonuçlanan ceza davasında, davalı açıklanan haksız eylemi nedeniyle 150 lira ağır para cezasına mahkum olmuş karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Bu durumda, olayın gerçekleşme biçimine ilişkin ceza mahkemesi kararı Hukuk Hakimini bağlayacağı gibi, ödence davasında dinlenen tanıklar da vitrinin davalı tarafından kestirilerek demir parçaları halinde nakledildiğini bildirmişler ve bizzat davalı dahi ceza yargılamasında bu yolda ikrar ve savunmada bulunmuştur. Demirlerin daha sonra davacıya teslim edilmesi ve davacı tarafından sattırılması sonucu etkilemez. Kaldı ki davacı, tavzih dilekçesi ile, hurda bedeli düşünüldükten sonra geri kalan tutar, için davanın açıldığını bildirmiştir.
Mahkemece, davalının suç niteliğindeki haksız eylemi ile elkoyduğu vitrinin, haksız eylem günündeki değerinin bir uzman bilirkişiye incelettirilerek, saptanacak değere göre karar vermesi gerekirken, demirlerin teslim alınıp hurda bedelinin de tahsil edildiğinden söz edilerek, red kararında direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.11.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.