 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/845
K: 1980/172
T: 08.02.1980
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İzmir Asliye 1. Ticaret Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 17.11.1976 gün ve 193-266 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 27.1.1977 gün ve 259-277 sayılı ilamiyle, (Hükme yeterli olmayan ve davayı da teyit etmeyen birlikişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi doğru değildir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Tacirlerin tutmak mecburiyetinde oldukları defterlerin bir kısmının ad ve nitelikleri konuda açıklanmıştır. TTK.nun 66. maddesinin 1 ile 3. bentlerinde yazılı defterler bütün tacirlerin tutmak zorunda oldukları defterlerdir. Bir kısım zorunlu defterlerin adları ve nitelikleri ise, yasada açıklanmamıştır. Sözü edilen maddenin 1. fıkrasına göre, her tacir ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tesbit etmek maksadıyla işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği defterleri tutmakla yükümlüdür. Maddenin 1 ila 3. bentlerinde yazılı olanların dışında kalan ve işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği diğer defterlerin nasıl saptanacağı önemli bir sorundur.
Adalet encümeni mazbatasında; Tacirin işletmesinin yapısına ve uyguladığı muhasebe sistemine göre bu defterleri bizzat saptayacağı veya uzmanlara tesbit ettireceği açıklanmıştır. Adları 66. maddenin 1 ila 3. bentlerinde belirtilmiş zorunlu defterlerin notere tasdik ettirilmesi TTK. 69/1 gerektiği halde, tutulması zorunlu olup da adları kanunda tesbit edilmemiş defterler için noter tasdikine lüzum olmayıp bunlar için ticaret sicil memuruna beyanname verilmesi mecburiyeti vardır. TTK.nun 69/2.
Tacirin, işletmesinin yapısına ve uyguladığı muhasebe sistemine göre tutması gereken defterleri tutmamasının müeyyidesi çok ağır bulunmaktadır. Nitekim TTK.nun 1465. maddesine göre, bir tacir işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmamış olsa bi,e fiilen tutmuş olduğu defterlerin kayıtları, ancak aleyhine delil olabilir.
Tacir, adları yasada açıklanmış tasdike tabi zorunlu defterler ve adları belirtilmemiş beyana tabi zorunlu defterlerden başka dilediği takdirde istediği bir kısım defterleri de tutulabilir. Bu husus TTK.nun 69. maddesinin 2. fıkrasında (Tutmak istediği defterler) şeklinde açıklanmıştır. Ancak bu ihtiyari defterlerin delil durumunu kazanabilmeleri için sözü edilen maddede ön görüldüğü üzere ticaret sicil memuruna beyanname ile bildirilmeleri gereklidir.
Ticari defterlerin ispat kuvveti de leh ve aleyhe olmak üzere önem kazanmaktadır. Defterlerin tacir lehine delil olabilmesi için tarafların tacir olması, uyuşmazlığın ticari işten çıkması ve tacirin tuttuğu bütün defterlerin birbirini teyit etmeleri gerekir. Tasdike tabi olmayan defterler ancak 69. madde gereğince tasdike tabi olupta tasdik edilmiş olan ilgili defterlerle birlikte delil olarak kabul olunur TTK. 82.
Defterlerin sahibi aleyhine delil olarak kabulü için kanuna uygun olarak tutulmalarına gerek yoktur. kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır TTK. 84.
Olaya gelince; Davalı taraf un satıcısının mirasçıları, davacı ise alıcıolan fırıncıdır.
Satıcının mirasçılarının bu davadan önce alıcı fırıncı aleyhine açtıkları un bedelinden alacak davasında, alıcı olan davalı fırıncı aldığı unların bedellerini tamamen ödediğini ve borcu olmadığını savunmuş, karşı tarafın ticari defterlerine dayanmıştır.
Satıcının bu defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda; bilirkişiler, alıcı fırıncının un bedelinden borcunun değil, aksine ödeme fazlasının olduğunu beyan ettiklerinden alıcı bu kez bu davayı açarak fazla ödemelerinin iadesine karar verilesini istemiştir.
Defterlerine dayanılan satıcının, yukarıda değinilen isimleri kanunda açıklanmamış zorunlu defterleri tutmadığı gibi ibraz edilen bir kısım adları belirli zorunlu defterlerinde kanuna ve usulüne uygun olarak düzenlemediği bilirkişi roporunda belirtilmiştir.
Davacının da defterlerinin ibrazı istenilmiş ise de, davacı usulüne uygun düzenlenmemiş 1967-1968 yıllarına ait bir işletme defterinden başka defter ibraz edememiştir.
Davacının ibraz ettiği defterinin lehine delil olmak niteliği yoktur. Esasen bu defterde alacaklı olduğuna dair bir kayıtta tesbit edilememiştir. Davalıların murisi satıcının defterlerinin kayıt nizamının bozuk, karışık ve yetersiz olması nedenleri ile bu defterlerden çıkarılan hesap sonuçlarının gerçeği yansıtmayacağı bilirkişi raporunda açıklanmıştır.
Davacı, borç ve alacak ilişkilerinin müfredatını belirtmediği için bilirkişiler, defterlerde bu müfredata göre ayrı ayrı ve onun yararına davalıların elayhine delil teşkil edebilecek kayıtları saptayarak sonuca ulaşmamışlardır. Bu geçersiz defterlerden 5 yıllık bir muhasebe yapmaya çalışmış ve sonunda kesin bir teniceye varılamadığını belirtmişlerdir.
Taraflar arasında TTK.nun 87. ve müteakip maddelerinde sözü edilen cari hesap anlamında ve sadece bakiye üzerinden talep hakkı veren bir durum da yoktur. Raporda düzenlenen faturaların kapatılmadığı ve ödemelerde makbuz alınmadığı, emre muharrer senet tanzim edildiği de açıklanmıştır.
Davalıların murisi ile davacı arasındaki bu ticari ilişkide cereyan eden işlemler nedeni ile usulüne uygun olarak tutulmamış bu defterler de 5 yıl kapsayan süre için muhasebe yaparak sonucunda davacının alacaklı olduğunun ve defterlerin bu hali ile ibraz edenin aleyhinde delil olarak kabulü isabetsizdir.
Davacı hangi kayıtların lehine delil teşkil edeceğini açıklamamış ve bilirkişi raporunda da davalılar aleyhine delil olabilecek kayıtların müferadatı gösterilmemiştir. Geçersiz defterlerde muhasebe yaparak sonuca ulaşıp davacı ödemelerinin fazla olduğunu saptamaya olanak yoktur. Bu nedenle usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar Avukatının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.2.1980 gününde oyçokluğu ile karar verildi.