 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/624
K: 1980/2478
T: 26.11.1980
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 15/7/1974 gün ve 962/496 E., 974/33 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili ve davalı Hazine tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 22/2/1976 gün ve 974/12675 - 976/1745 sayılı ilamiyle, özel daire, "... MK. nun 917. maddesi hüküm tapu sicillerinin tutulması işleminden doğan zararın ödetilmesi yükümünü Hazine'ye yüklemiştir.
Kadastro tesbiti muameleleri ise, sici kavramı içine girmez. Bu nedenle kadastro tesbitini yanlış yapılmasından doğan zararlar hakkında MK. nun 917. maddesi uygulanamaz.
Ancak, kadastro sonucunun tapu siciline yanlış işlenmesi, tapu sicili tutulması faaliyetlerinden olduğundan bu halerde MK.nun 917. maddesi uygulanıır.
Yanlış yapılan kadastro tesbitine karşı,davacıların başvurabilecekleri kanuni yolları tapulama kanunları düzenlemiştir. Tapulama Kanunlarının verdiği başvurma yollarına gitmeyen davacıların, tapu sicilinin tutulması ile ilgili bulunmayan, hatalı kadastro tesbitine uygun biçimde tapu tesis etmiş bulunan Hazine'den MK.nu 917. maddesine dayanarak tazminat istemeye hakkı yoktur..." gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı Hazine vekili,
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından MK. nun 917. maddesi ile tapu sicilini tutulmasından doğan zarardan ötürü Hazine'nin doğrudan doğruya sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asli ve objektif sorumluluk olduğundan zarara uğrayan doğrudan Devletten zararının ödenmesini isteyebilir.
MK.da düzenlene ve BK. nun haksız fiil sorumluluğuna ait kuralların da uygulanacağı ve bu nedenlerle adil yargıda bakılacak bu davalarda, zarar sicil tutma kavramına giren bir işlemden veya böyle bir işlemin yerine getirlmemiş olmasından doğabilir. Bu zararı doğuran işlem ve işlemin yerine getirilmemiş olmasının hukuka aykırılığı da gereklidir.
Bu itibarla zarar ile sicilin tutulması arasında ilişkinin bulunması icap ettiğinden, sicil tutulması ile ilgili olmayan, kanun yolları gösterilmiş ve bu yollara müracaat suretiyle düzeltilmesi olanakları bulunan kadastro çalışma ve faaliyetleri sırasındaki işlemleri sicil tutma kavramı içinde mütalaa edilemiyeceğinden Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26/11/1980 gününde oybirliği ile karar verildi.