 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/580
K: 1980/1370
T: 27.02.1980
DAVA : Taraflar arasındaki tahliye ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.7.1977 gün ve 541 - 862 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 30.9.1977 gün ve 5893 - 6084 sayılı ilamı ile, "... Dosyaya ibraz edilmiş olan makbuzların tetkikinde, dava konusu kiraların kapıcı tarafından verilen makbuz karşılığı alındığı anlaşılmıştır. Nitekim ihtarı takip eden aylar kirası da aynı şekilde ödenmiştir.
Davalılar tediyenin bu şekilde yapıldığını tanıkla ispat edeceklerini bildirmişlerdir. Bu yolda ileri sürülen savunma bir vakıaya dayandığına göre bu konuda tanık dinlenmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. Bu itibarla davalıların bu hususta gösterecekleri tanıkların dinlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksine görüş ve düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır" gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalılar vekili
Hukuk Genel Kurulu kararı:
KARAR : Dava, temerrüd nedeniyle kiralananın boşaltılması ve birikmiş dört aylık 6000 lira tutarındaki kira parası ile 400 lira kapıcı parasının tahsili isteminden ibarettir.
Taraflar arasında şifahi kira sözleşmesinin varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davalılar vekili apartmanın tamamının davacıya ait ve kira paralarının kapıcı tarafından toplanagelmekte olduğunu davaya konu olan kira paralarının da aynı şekilde kapıcıya verildiğini savunarak maddi bir vakıaya dayanan bu savunmalarını kanıtlamak için tanık dinleteceklerini bildirmiş ve kapıcının imzasını taşıyan makbuzlara dayanmıştır.
Gerçekten de davalılar vekilinin ibraz ettiği makbuzlarda kira paralarının ev sahibine verilmek üzere apartmanın kapıcısına ödendiği yazılı olup söz konusu ödentilerde kapıcının imzası bulunmaktadır.
Ödemelerin bu şekilde yapılagelmekte olduğuna ilişkin savunma maddi bir vakıaya dayandırılmaktadır. Maddi vakıaların tanıkları ispatı ise mümkündür. O halde sözü edilen savunma yönünden davalı tarafın göstereceği tanıklar dinlenmelidir.
Maddi vakıaya yöneltilen savunmanın kanıtlanması halinde artık kapıcının kira parası almaya yetkili olmadığından söz edilemez. Zira mutad ödeme biçiminin bir taraftan davacının rızasına dayandığının diğer taraftan da kira borcunun eda edilmiş olduğu hakkında kiracıda samimi bir inanç ve güvenme duygusu doğurmuş olduğunun, bir başka anlatımla tarafların karşılıklı mutabakatlarına uygun olarak ödeme yapıldığının kabulü gerekir.
Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı bozulmasına 27.2.1980 gününde oybirliği ile karar verildi.