 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/261
K: 1978/567
T: 09.06.1978
DAVA : Taraflar arasındaki tahliye davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 30.11.1977 gün ve 568-1154 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 3.2.1978 gün ve 237-647 sayılı ilamiyle, "... Asıl akit evlenerek kiralananı terketmekle baba aile efradı olmaktan çıkmış, üçüncü şahıs durumuna girmiştir. Kaldıki 6570 sayılı Yasanın 12. maddesine göre kiralananın bırakılması halinde taşınmazda bulunan, kimsede akide bağlı olduğundan kiralananı bırakmazsa kendisi de fuzuli şagil durumuna düşer. bu nedenle baba ancak birlikte oturabileceğinden kiralananın kiracı tarafından bırakılmasından sonra oturmaya devam etmesi kanunen himaye edilemez" gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hüküm süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, 1. Temmuz 1974 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle taşınmazını mesken olarak davalı (O) ya kiraya verdiğini, ancak (O) nun 1976 yılında evlenerek başka bir eve taşınmaz suretiyle kiralananı diğer davalı olan babasına terkettiğini iddia ederek akde aykırılık nedeniyle kira sözleşmesinin feshini ve fuzuli şagil durumunda olduğunu ileri sürdüğü davalı babanın taşınmazı boşaltmasına karar verilmesini istemiştir.
Kira sözleşmesi davalı (O) tarafından imzalanmakla beraber o tarihte akit (O)nun bekar olması nedeniyle dava konusu taşınmazda anne, baba ve kardeşiyle birlikte yaşadığı ve kiralanana beraberce girdikleri, bu beraberlik 1976 yılında (O)nun evlenmek suretiyle kiralanandan ayrıldığı güne kadar devam ettiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Esasen bu konuda mahkeme ile özel daire arasında herhangi bir uyuşmazlıkta yoktur.
Olayda çözümlenmesi gereken husus, kira sözleşmesinin sona erip ermediği ve davalı (O)nun evlenme nedeniyle başka eve taşınması sonucu kiralananda oturmakta devam eden babanın fuzuli şagil sayılıp sayılmayacağındadır.
Tarafların kiralama hususunda birbirine uygun düşen iradeleri sonucu yazılı biçimde kurulan bir sözleşme ancak, düzenlenmesinde öngörülen ilkeler doğrultusunda ve aynı şekilde karşılık iradelerin birleşmesi ile bozulabilir yoksa kiralananın akit tarafça fiilen terki, tek yanlı olarak kira sözleşmesinin bozulduğuna delil sayılamaz. Davacı böyle bir iddia ileri sürmemiş ve isbatlamamıştır.
Tersine davalı (O)nun kira paralarını dava tarihine kadar banka hesabına yatırdığı davacı vekilinin 19.12.1977 günlü temyiz dilekçesinde açıklanmış ve duruşma sırasında da aksine bir beyanda bulunulmamıştır. O halde (O)nun akitlik durumunun devam ettiği anlaşılmaktadır.
Babanın durumuna gelince bu konudaki uyuşmazlığın 6570 sayılı Yasanın 12. maddesinin amacına uygun olarak çözümleneceği açıktır. Anılan maddenin 12./1. fıkrası" kiracı mukavelede hilafına sarahat olmadıkça kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz, yaput istifade hakkına veya mukavelesini başkasına devredemez. Veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiçbir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettiremez" hükmüne ihtiva etmektedir. Kira sözleşmesinin yorumunda BK.nun 18. maddesindeki genel kural uyarınca tarafların gerçek ve ortak maksatlarını aramak gerekir. Şu hususta özellikle belirtilmelidir ki bu ortak ve gerçek maksadın tayininde sözleşmenin uygulama biçiminde gözönünde tutulması, yorum kurallarının bir gereğidir. Başka bir anlatımla tarafların sözleşmeyi uzun süre uygulama biçimi sözleşmeye verdikleri alamın tayininde önemli bir unsur oluşturur.
Yukarıda açıklandığı üzere sözleşme tarihinden itibaren davalıların taşınmazda uzun süre birlikte oturmaları 6570 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamına giren yasaklayıcı bir durum söz konusu olmadığının kabulünü gerektirir. Hayatın olağan akışı dahi bu kabule uygun düşer. Fiili durum bu biçimde devam ederken kiralayanın, kira sözleşmesini yapan (O)nun evlenmesi nedeniyle başka bir yere taşınmasını, sözleşmenin bozulması nedeni olarak ileri sürmesi objektif iyi niyet kuralları ile dahi bağdaştırılamaz. 6570 sayılı Yasanın 13. madde buyruğu gözönünde tutuldukça amacı yukarıda belirtilen görüşe uygun düştüğünü gösterir.
Bu nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda gösterilen sebepler dolayısiyle ONANMASINA ve temyiz harcı alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 9.6.1978 gününde üçte ikiyi geçen oyçokluğuyla karar verildi.