 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/1182
K: 1979/1425
T: 30.11.1979
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Adana İcra Tetkik Mercii)nce davanın görev yönünden reddine dair verilen 30.6.1977 günlü 278-307 sayılı kararın incelenmesi alacaklı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2.11.1975 gün ve 8570-9010 sayılı ilamıyle, (Feke Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden Adana şubesine bağlı olması sebebiyle prim borcu alacaklı şubenin bulunduğu Adana'da ödenmesi icap eder. 506 sayılı Kanun hükümleri ayrıca BK.nun 73. maddesinde bunu amirdir. İşveren ile Sosyal Sigortalar kurumu arasındaki ilişki kanundan doğan özel hukukla ilgili bir durum olması sebebiyle özel hukuk münasebetine ait usul hükümlerinin bu gibi olaylara uygulanması gayi yorum bakımdan gerekir. Şu halde İİK.nun 50. maddesi yoluyla HUMK.nun 10. maddesinin hadiseye uygulama olanağı bulunduğu düşünülmeksizin yazılı nedenlerle yetki itirazının kabulünde isabet yoktur) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Alacaklı SSK. Adana Şubesi Müdürlüğü 11.11.1976 tarihinde tebliğ edilip kesinleşen ölçümleme suretiyle tahakkuk ettirilmiş prim ve teferruatının tahsili için Borçlu T.C. Tekel Müdürlüğü Feke Tekel Memurluğu'na izafeten Tekel Genel Müdürlüğü aleyhine genel haciz yoluyla Adana İcra Memurluğu'nda takip yapmış ve borçlu Genel Müdürlüğüne, bu takip usulüne ilişkin 49 örnek numaralı ödeme emri tebliğ edilmiştir. Borçlu süresinde HUMK.nun 9. maddesine dayanarak ikametgahının İstanbul olması sebebiyle yetkili itirazında bulunmuş ve ayrıca esasa ilişkin itirazlarını da bildirmiştir.
Alacaklı SSK, İİK.nun 67. maddesi hükmüne göre tüm itirazların kaldırılarak icranın devamı talebi ile icra tetkik merciine başvurmuş, 30.6.1977 tarihli kararla, HUMK.nun 9. maddesine dayanılarak borçlunun yetki itirazı kabul edilmiş ise de Yargıtay 12. Hukuk Dairesi olayda BK.nun 73 ve İİK.nun 50. maddesi yolu ile HUMK.nun 10. maddesine göre aktin icra edileceği mahal olan Adana'da takibin yapılabileceği görüşü ile kararı bozmuştur.
O halde borçlunun yetki itirazının İİK.nun 50. maddesi ile yollama yapılan HUMK.nun hangi hükümlerine göre çözümleneceğinin saptanması gerekir.
506 sayılı SSK.nun 1. maddesinde iş kazaları ile meslek hastalıkları, hastalık, analık, malüllük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu kanunda yazılı şartlarla Sosyal Sigorta yardımlarının sağlanacağı esası belirtildikten sonra 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya bir kaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı, 4. maddesinde bu kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerin işveren olduğu, 5. maddesinde 2. maddede belirtilen sigortalıların işlerini yaptıkları yerin işyeri olduğu, 6 ve 7. maddelerinde sigortalılığın başlangıcı ve mecburi oluşu ve hatta işveren tarafından geçicigörevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu kanunda yazılı hak ve yükümlerin bu görevi yaptıkları sürece devam edeceği, 8. maddesinde işverenin sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihten itibaren en geç 1 ay içinde bildirge vermeye zorunlu olduğu ve işyerinin başka birisine devrolunması ve intikal etmesi halinde yeni işverenin dahi bildirge vermekle yükümlülüğü ve sigortalının sigorta hak ve yükümlülerinin devam edeceği, 9. maddesinde de sigortalıların işverenin bildirgelerle kuruma bildirmeye mecbur olduğu açıklandıktan sonra yasanın şumulüne giren konularda gerektirdiği her türlü yardım ve ödemeleri her çeşit yönetim giderlerini karşılamak üzere kurumca bu yasa hükümlerine göre prim alınacağı 73. maddesinde hangi konularda işveren ve işçinin ne oranda ödeme yapması gerekeceği, 79. maddesinde de işverenin bu yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde kurumun ölçümleme suretiyle prim tahakkuk ettirebileceği, 80. maddesinde işverenin işçilerin ücretlerinde ödeme yaparken keseceği ve kesilen paralarla birlikte kendisine ait prim tutarını kuruma ödemesi gerekeceği ve 81. maddesinde de bu yasaya göre alınacak sigorta primlerinin ödenmesi için kurumca işverene yapılacak bildiri üzerine prim borçları ödenmezse kurumca düzenlenen ve işverenin prim borcu miktarını gösteren belgelerin resmi dairelerin usulüne göre verdikleri belgeler hükmünde olduğu, icra iflas dairelerince bu belgelerin tabi oldukları kurullara göre işlem yapılması gerekeceği açıklanmıştır.
Bu açıklamalara göre kurumun düzenlediği belgeler İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olduğundan vaki itiraz üzerine tetkik mercii, bu belgelerin münderecatını incelemeden borç ikararını kapsayan bir belge olarak kabul edip borçlu tarafından yapılan ödemeye ve sair yönlere ilişkin itirazlarla sınırlı olarak talep hakkında bir karar vermek zorundadır.
SSK.nun 82. maddesinde işyerinin devri veya intikali halinde eski işverenin kuruma olan sigorta primi ile teferruatından yeni işverenin müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiş, 85. maddesinde isteğe bağlı olarak sigorta şartları düzenlendikten sonra 86. maddesinde kurum 2 ve 3. maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların sigortalardan birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşme yapılabileceği de kabul edilmiştir.
Bu açıklanan maddelere göre prim borcunun teşekkülü için işverenle işçi arasında bir sözleşmenin bulunması veya işçi ile kurum arasında bir sözleşmenin yapılması gerekir. Şu halde prim borcu iş akdinin sigortaya ilişkin hükümlerinin yasaca düzenlenmesinden doğmuştur. İşveren, işçinin prim borcundan sorumlu ve kendi hissesi yönünden mükellefi bulunmuştur. Akti ilişki bulunmadıkca bu borcun teşekkül ettiği ileri sürülemiyeceğinden iş akdinin sigortaya ilişkin hükümlerinin kanun tarafından düzenlenmesi, bu borcun kanundan doğmuş bir borç olarak kabulünü gerektirmez. Sosyal Sigortalar Kurumunun iş akdinin fer'i olarak primleri tahsil edip hak sahiplerine ödemek üzere kurulmuş bir müessese olması itibariyle prim alacağının BK.nun 73. maddesinin 1. fıkrası gereğince alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde ödenmesi icap eder. Nitekim prim borçları onu tahakkuk ettiren Sosyal Sigortalar Kurumu şubelerine kanunda yazılı esaslar dairesinde ödenmektedir. HUMK.nun 10. maddesi davaya sözleşmenin icra olunacağı mahal mahkemesinde de bakılabileceği açıklamış olup İİK.nun 50. maddesi yoluyla bu hükmün uygulanmasında yasaya aykırı bir cihet bulunmamıştır.
Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.11.1979 gününde 2. müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.