 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1978/1147
K: 1980/1418
T: 14.03.1980
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.2.1977 gün ve 283-25 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.2.1977 gün ve 5276-5630 sayılı ilamiyle, (...Taraflar arasındaki uyuşmazlık Borçlar Kanununun 182 ve müteakip maddelerine dayanan alım satım akdinden doğmuş bulunmasına ve söz konusu madde hükmüne göre satıcının davalı alıcının talebi üzerine malı satıp kendisine teslim ettiğini ispat etmesi gerekmesine ve mücerret faturaya itiraz edilmemiş olması hali akdi ilişkinin de mevcudiyetinin kabulünü tazammun etmiyeceğine ve olayda davacının davalı ile aralarındaki alım satım akdinin tekevvün ettiğini ispat etmek zorunluluğunda bulunduğu nazara alınmadan davalının husumet itirazının reddinin doğru olmadığı) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Davacı vekili müvekkili tarafından davalıya vibra cam, cam yünü, plastik muşamba ve asfalt satılıp teslim edilerek faturasının gönderildiğini; hal böyle iken davalının fatura ile müessesesinin ilişkisi bulunmadığından bahisle ve aradan uzun bir süre geçtikten sonra faturayı iade edip, mal bedelini ödemekten kaçındığını oysa sekiz gün içerisinde itiraza uğramıyan fatura münderecatının kabul edilmiş sayılacağını ileri sürerek davaya dayanak yapılan 7.10.1974 gün ve 93 numaralı fatura kapsamı mal bedelinin davalıya ödetilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, müvekkilinin taahhüdü altında bulunan Y.S.E. Eğitim tesisler inşaatının her türlü yalıtım işlerinin dosyaya ibraz olunan sözleşmeler gereğince dava dışı taşaronlara verilip onlar tarafından yapıldığını davaya dayanak yapılan fatura müvekkiline gönderilmekle beraber, münderecatının farkına varılmaksızın eski evrak arasına karışmasından dolayı sekiz gün içinde itirazda bulunmadığını esasen müvekkili ile davacı arasında bedeli dava olunan malların alım satımı konusunda herhangi bir anlaşma olmadığını şantiyeye gelen malların şantiye şefi kalfa veya bekçi gibi kimseler tarafından kimin adına geldiği araştırılmaksızın teslim alındığını taşaronlar tarafından getirtilen malzemelerin de aynı şekilde ve aynı yerde teslim alındığını bu itibarla şantiyeye bu şekilde mal teslim edilmesinin müvekkilini bağlamıyacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme malın şantiyede teslim edilmiş bulunması ve faturada sekiz gün içinde itiraz edilmemiş bulunulması nedeniyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için mücerret, faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması vakıasının faturanın ilişkili olduğu iddia olunan hukuki bağ yani alım satım sözleşmesinin varlığı sonucunu da doğurup doğurmayacağının tartışılması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanununun 23. maddesine göre ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.
Madde metnindende açıkça anlaşıldığı üzere, faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklindeki bir görüş mantıki ve hukuksal dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Yukarıya metni alınan 23. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen husus ise, maddenin 1. fıkrasında yazılı olan hukuki münasebetlerin varlığında uyuşmazlık bulunmaması yada sabit olması halinde o hukuki ilişkiye dayanılarak düzenlenen ve muhatabı tarafından teslim alındığı halde münderecatına sekiz gün içinde itiraz olunmayan faturanın doğuracağı hukuki sonuçtan ibarettir.
Davaya konu olan olayda, hukuki münasebet yani alım satım sözleşmesinin var olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Davalı taraf davacıdan fatura muhteviyatı malzemeyi satın almak için herhangi bir teklifte dahi bulunmadığını savunduğuna göre öncelikle davacının bu yönü kanıtlaması gerekir. Bu nedenle davalının savunduğuna göre öncelikle davacının bu yönü kanıtlaması gerekir. Bu nedenle davalının savunması da gözönünde tutulmak suretiyle davaya dayanak yapılan faturada yazılı malzemenin alım satımı konusunda taraflar arasında bir anlaşma olup olmadığının malzemenin şantiye tesliminin davacı adına ve onu ilzam edecek koşullarda yapılıp yapılmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönden gerekli ve yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığından davanın kabulünde isabet görülmemiştir.
O halde özel daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire ve yukarıda gösterilen nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.3.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.