 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1978/7-470
K: 1979/34
T: 29.01.1979
- BOZMAYA DİYECEĞİNİN SANIĞA SORULMASI
ÖZET:Bozulmakla ilk hüküm ortadan kalkmış olmasına göre mahkemece sanığın bozmaya karşı diyeceğinin sorulması gerekir. Yurt dışındaki adresi belli olması karşısında sorgusunun yapılması olanaklıdır. Bu usul kuralı yerine getirilmeden, savunma hakkını kısıtlayıcı biçimde dava sonuca bağlanarak direnme kararı verilmesi yasaya aykırıdır.
(1412 s. CMUK m. 31, 22, 3, 225, 236, 326)
1918 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Mehmet'in beraatine dair Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 23.1.1978 gün ve (77/33 sayılı hüküm müdahil vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 27.9. (978 gün ve 378/523 sayılı son hükmün Yargıtayca incelenmesi C. Savcısı ve müdahil vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, müdahil yönünden koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren, 21.11.1978 gün ve 7/7157 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu gereği konuşulup düşünüldü
Kaçakçılıktan sanık Mehmet'in beraatine ilişkin hüküm; özel dairece (Batı Almanya trafiğinde kayıtlı oto şasesinin değiştirilmesini gerektirecek bir kazaya maruz kaldığı resmi belgelerle kanıtlanmadığı halde, bir tamirci tarafından düzenlenen tek başına isbat gücü olmayan bir belge ile oto makina hakkında uzman bulunmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden bozulmuştur.
Dosyaya göre: bozmadan sonra 31.5.1978 günlü tensip ile sanığın davetiye ile 11.7.1978 günlü oturumda da ihzaren celbine karar verildiği, ihzara verilen meşruhatta sanığın Almanya'da olduğunun belirtilmesi üzerine 27.9.1978 günlü oturumda bu husus tutanağa yazılarak müdahil vekili ve iddia makamından diyecekleri sorulduktan sonra sanığın sorgusu yapılmadan önceki hükümde direnmeye karar verildiği görülmüştür.
Son soruşturma, duruşma hazırlığı ile başlayan ve hüküm verilmesiyle son bulan usul safhasıdır. Aleyhine kanun yoluna başvurulan hüküm Yargıtayca bozulduktan sonra tamamen ortadan kalktığına göre, mahkemenin bozmaya uyma veya uymama konusunda bütün ögeleri ile yeniden bir hüküm kurabilmesi için bozmadan önceki duruşmanın devamı niteliğinde duruşma açmak ve yapmak zorunluluğu vardır.
CMUK.nun temel ilkesi mahkemeye gelmeyen sanık hakkında duruşma yapılamıyacağıdır. Anılan yasanın 223. maddesinde bu ilke çok açık bir biçimde ifade olunmuştur. Sanık gelmese bile duruşma yapılabilecek haller aynı yasanın 225. maddesinde sınırlı olarak gösterilmiştir. Öte yandan, duruşma CUMK.nun 236. maddesi hükmüne göre sanığın sorguya çekilmesi ile başlayacağından sorgusu yapılmaksızın duruşma açılmış sayılamaz.
CMUK.nun 31 maddesi davaya duruşma esasındaki kararların iki taraf dinlendikten sonra Verileceğini öngörmektedir. Davanın tarafı, başka bir deyişle yargılamanın süresi sanıktır. Akibeti de sanığın özgürlüğü veya mali durumu ile kısaca şahsı ile ilgilidir. Bu nedenler, her aşamada sanık için kendini savunma hakkı sözkonusudur.
Sanığın mahkemede sorguya çekilmesi gerektiğine ilişkin 13.5. 1974 gün ve 6/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı dahi bu usul işlemine uyulmanın zorunlu olduğunu kesinlikle açığa kavuşturmuştur.
Almanya'da olduğu bildirilen ve adresi belli olan sanığın herhalde sorgusunun yapılması da mümkündür.
Yukarıdaki açıklamalara göre; bozulmakla hüküm ortadan kalkmış olduğundan, mahkemenin sanığı celp edip bozmaya karşı diyeceğini sormadan hüküm kurmasına yasal olanak bulunmadığı gibi böyle bir uygulama aynı zamanda savunma hakkını da kısıtlayıcı niteliktedir,
Bu nedenle, müdahil vekili ve C. Savcısının temyiz itirazlarının kabulü ile, sair yönleri incelenmeksizin, mahkeme hükmünün gösterilen sebebten bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, direnme hükmünün, sair yönleri incelenmeksizin, gösterilen sebepten (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine, 29.1.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.