 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1978/467
K: 1979/33
T: 29.01.1979
DAVA : Hırsızlıktan sanık Kamil'in yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne dair (Dereli Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 31.5.1978 gün ve 122/74 sayılı hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 11.10.1978 gün ve 5768/5827 sayılı ilam ile onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesi uyarınca özel daire onama kararına itiraz etmesi ve onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 16.11.1978 gün ve 82 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Hırsızlık suçundan sanık Kamil'in TCK.nun 308/2, 55/3, 59.; 647, sayılı Yasanın 4/1, 6. maddeleri uyarınca tecziyesine ve ertelenmeye ilişkin hüküm; özel dairece : (Sanığın, müştekiye ait olduğu annesini emmesiyle anlaşılan kuzu üzerinde hak iddia ederek bu hakkı istihsal maksadı ile ve kuvvet sarfetmek suretiyle kuzuyu bulunduğu yerden alıp götürmesinde, ihkakı hak suçunun oluştuğu yolundaki kararda isabetsizlik bulunmadığı cihetle tebliğnamedeki bu yöne ilişen bozma düşüncesine iştirak edilmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan ve takdire dayanan hükmün onanmasına...) karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı itirazında:....Kuzu elle taşınan bir mal olmadığına göre "zorla elinden alınmış" olduğu şeklindeki beyan zilyetliğin müştekiye aidiyetini ve rızası hilafına alınmakta zilyetliğin sona erdirildiğini belirlemek için kullanılan mahalli bir sözcük olduğu gözden kaçmıştır. Uygulanan maddede suç unsurundan biri şahıslara karşı şiddet istimali müessir fiile varmayacak şekilde maddi veya manevi tazyiki; tehdit ise müstakil cürüm vasfında olması, vesair tehditle kasıt yönünden ayrılabilecek, nitelikte bulunması gerekmektedir.
Olayımızda şahıs üzerinde bu anlamda kabul edilebilecek kuvvet sarfı mevcut olmadığı gibi eşya üzerinde kuvvet sarfından maksad eşyaya zarar vermek, tebdil, tağyiri ve kullanma yerini değiştirmeyi gerektirmesine ve Yargıtay yerleşmiş uygulamalarına göre huzurun bir yerden diğer bir yere götürülmesi de eşya üzerinde kuvvet sarfedilmiş olarak kabulü mümkün değildir.
Şahıs ve mal üzerinde sanığın ne suretle zor kullanmış olduğunun delillere izah edilmemesi yasaya aykırıdır. Sanığın eylemi kendiliğinden hak almadan ziyade bir hakkın istimali anlamına istirdat sayılabilir.
Bu nedenle, delilleri gösterilmeden şahıs üzerinde kuvvet sarfının varlığı kabul edilerek TCK.nun 308/2. maddesi uyarınca tesis edilen mahkeme hükmünün mal üzerinde kuvvet sarfı kabul edilen gerekçe ile onanmasında isabet bulunmadığından özel dairenin onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulması talep edilmiştir.
Dosyaya, oluşa ve delillere göre; Mağdura aidiyeti annesini emmesiyle anlaşılan kuzu üzerinde sanığın hak iddia ederek bu hakkı istihsal maksadı ile mağdurun oğlu İsmail'in önünden otladığı yerden alıp götürdüğünün anlaşılmasına, çoban gözetiminde güdülen kuzunun alınıp götürülmesinde TCK.nun 308. maddesinde yazılı kuvvet sarfı suç unsurunun tekevvün eyleyeceğine göre mahkemenin ihkakı hak suçunun oluştuğu yolundaki kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak; yerel mahkemece oluş ve kabule uygun olan TCK.nun 308/1. maddesi yerine 308/2. madde ile uygulama yapıldığı görülmektedir. Bilindiği gibi TCK.nun 308. maddesinin 2. fıkrası şahıslara karşı şiddet veya tehdit kullanılarak bu suçun işlenmesi haline ilişkin bulunmaktadır. Şahıs üzerinde sanığın şiddet veya tehdit kullanılarak kendiliğinden hak alma suçunu işlediği yolunda dosyada hiçbir delil bulunmamaktadır. O halde sanığın oluşan eylemi TCK.nun 308. maddesinin 1. fıkrasına uygun ve bu fıkra uyarınca cezalandırılması gerekirken 2. fıkrası ile uygulama yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle, itirazın gösterilen sebeple kabulüne, özel daire onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının gösterilen sebeple kabulüne, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 11.10.1978 gün ve 5768/5827 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkemenin 31.5.1978 gün ve 122/74 sayılı hükmünün BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 29.1.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.