 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1978/171
K: 1978/248
T: 19.06.1978
DAVA : Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyetten sanık Yusuf'un hükümlülüğüne dair (Kulp Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 26.1.1978 gün ve 8/5 sayılı hükmün C.Savcısının temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce incelenerek 11.4.1978 gün ve 1601/1575 sayılı ilam ile onanmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığının CMUK.'nun 322. maddesi uyarınca özel dairenin onama kararına itiraz etmesi ve onama kararının kaldırılmasını, hükmün bozulmasını isteyen 4.5.1978 gün ve 44 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulu'nca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet suçundan sanık Yusuf'un TCK.'nun 459/2. maddesi uyarınca mahkumiyetine ilişkin hükmü, özel daire: (Sanığın eylemi boş ve kapalı mazot bidonuna oksijen kaynağı yaparken, içerdeki havanın ısıtması ile patlamaya sebebiyet vermekten ibaret olmasına, bunun TCK.'nun 383. maddesinde kast edilen infilak niteliğinde bulunmamasına göre tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmeyerek usul ve yasaya uygun görülen hükmün onanmasına karar vermiştir.
C.Başsavcılığı itirazında, özetle: ... Sebebiyet verilen patlama genel tehlike ve hasar doğurduğuna göre olayın, genel tehlike yaratan suçlar çerçevesinde ve bu nedenle de TCK.'nun 383. maddesi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
TCK.'nun 383. maddesi, taksirle oluşturulan ve genel tehlike yaratan eylemleri kapsamakta, suçu tarif eden 1. fıkrasında taksirle infilake sebebiyet verilmesinden söz edilmekle beraber infilakın boyutlarını belirlememektedir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde (infilak) karşılığı (Patlama) olarak gösterilmiştir. Ayrıca, sadece patlamadan söz edilmesi nedeniyle patlayan şeyin bizatihi patlayıcı madde olması gerekmemektedir. Esasen aslında patlayıcı olmayan cisimlerin kimyasal ve fiziksel etkenleri sonucu patladığı bilimsel bir gerçek olduğu gibi patlayıcı maddelerin de yine bilimsel metodlarla aslında patlayıcı olmayan maddelerden yapıldığı da bir gerçektir. Patlamanın kesinlikle büyük bir patlama olması zorunluluğu da yoktur. Patlamanın ve buna bağlı olarak sonuçların büyüklüğü, cezanın asgari ve yukarı hadleri arasında ve maddenin ikinci fıkrası ile değerlendirilmiştir.
Meydana gelen sonuçlar da gözönünde tutulduğunda, sanığın ani tehlike yaratan bir patlamaya taksirle sebebiyet verdiği, eyleminin TCK.'nun 383. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, özel daire onama kararının kaldırılarak mahkeme hükmünün tebliğname uyarınca bozulması talep olunmuştur.
TCK.'nun 7. babında ammenin selameti aleyhinde cürümler ve birinci fasılda yangın, su baskını, gark; vesair büyük tehlikelere ilişkin cürümlerden bahsedilmiştir. Bu faslın 370. maddesinde, süknaya mahsus bir binaya yahut ammeye müteallik binalara veyahut ammenin istimaline mahsus bir mahalle veya sanayi tezgahlarına ve tüccar ambarlarına istial ve infilaki kabil şeylerin mahzenlerine... kasden ateş verip kısmen veya tamamen yakanlar, 372. maddesinde, geçen maddelerde beyan olunan binaları veya eşyayı tamamen veya kısmen tahrip etmek maksadı ile bu yerlere kasten lağım, torpil veya infilaki kabil bir şey koyanların ne suretle cezalandırılacakları açıklanmış, 383. maddesinde ise, tedbirsizlik veya dikkatsizlik veya sanat ve meslekte tecrübesizlik sonucu olarak bir yangına veya infilake yukarıda açıklandığı gibi taksirli eylemleriyle sebebiyet verenler cezalandırılmıştır. Bu maddede kanun koyucu (infilak) sözcüğü bab ve fasıl başlığına uygun olarak kullanmıştır. Bu şekilde vaki taksirli eylemin ammenin selameti aleyhine ve büyük tehlikelere yol açacak ve nitelikte olması lazım geldiği kasdedilmiştir.
Gerçekten, arapça kökenli olan (infilak) sözcüğünün arapçadaki karşılığı (inşikak) yani iki parçaya, iki şakka veya bugün kullanıldığı gibi iki şıkka ayrılma manasındadır Fransızcası (eplozion) olan bu sözcüğün keza Fransızca karşılığı (dechirure) (fente) yani yarılma, yırtılma anlamındadır.
SONUÇ : Bu duruma göre, 383. maddede yazılı infilake sebebiyet verecek olan (maddenin) bizatihi infilak edici madde olması daha açık bir deyimle kimyevi bir olayla büyük ve tehlikeli sonuçlar doğuracak şekilde infilak etmesi gerekmektedir. Nitekim yukarıda da değinildiği gibi, 370. maddede (infilaki kabil) şeylerin mahsenlerinden, keza 372. maddede (infilaki kabil birşey koymaktan sözedilmekle bu düşünce doğrulanmış bulunmaktadır. İnfilak, bu haliyle, kimyevi bir olay ve birleşen elementlerin çözülmesi sonucu olur. oysa ki hava azot ve oksijenden oluşur. Bunların çözülmesi hiçbir suretle infilake sebebiyet vermez. Kaldı ki olayımızda sanık içi boş ve ağzı kabalı mazot bidonuna oksijen kaynağı yaparken içindeki havanın ısınması ve genişlemesi ile bidonun parçalanması sonucu mütefarik kusurlu yaralanmaya sebebiyet vermiştir. Havanın ısınması ile genişlemesi ve bu sebeple kabın parçalanması düdüklü tencerenin patlaması, otomobil lastiğinin yarılması ve hatta buhar kazanının yine ısı ve basıncın ayarlanmaması sonucu patlaması gibi, fiziki bir olay olup maddede kasdedilen infilak niteliğinde değildir. Bu nedenle olayda TCK.'nun 383. maddesinin uygulama olanağı bulunmamaktadır.