 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1978/148
K: 1978/218
T: 05.06.1978
DAVA : Demiryolu üzerinde kazaya sebebiyet vermekten sanık Kerim'in TCK.nun 389. madde birinci fıkra ikinci cümlesi uyarınca cezalandırılmasına ilişkin hükmü özel daire (Sanığın eylemi, demiryolu üzerinde kaza vukuu tehlikesine meydan vermekten ibaret olup kamyonda meydana gelen hasar, maddede kastedilen tren ve demiryoluna yönelik nitelikte bir hasar olmamasına, demiryolunda ve lokomotifte seyri sefere mani bir arıza tesbit edilmemesine göre 389. maddenin birinci cümlesi yerine ikinci cümlesiyle ceza tayini) isabetsizliğinden bozmuştur.
C. Başsavcılığı 21.4.1978 gün ve 37 sayılı itiraz yazısında özet olarak; nakliye ve muhabere vasıtaları aleyhine cürümler faslında yer alan TCK.nun 389. maddesinin lafız ve ibaresi ile birlikte ruh ve maksadı gözönünde bulundurularak, yapılan tefsirinde, kazanın vukuu tehlikesi suçun unsurudur. Zarar değil, zarar tehlikesi olacaktır. Yasada kazanın vukuu nazara alınmış, zararın veya hasarın demiryolunda ve lokomotifte seyri sefere engel bir arızanın meydana gelmesi nazara alınmamıştır. Lokomotifin ön kısmında bir çok hasar olduğu zabıt ile tesbit edilmiştir. Bu nedenle itirazın kabulünü özel daire bozma kararı kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir. TCK.nun 389 madde 1. fıkrasında (Bir kimse tedbirsizlik veya meslek veya sanatında tecrübesizlik veya nizam ve emir ve kaidelere riayetsizlik neticesi olarak demiryolu üzerinde bir kaza vukuu tehlikesine meydan verirse 3 aydan 30 aya kadar hapse ve 250 liraya kadar ağır cezayı naktiye) ve 2. fıkrasında ise (kaza vukubulmuş ise beş sene kadar ağır hapse ve 150 liradan aşağı olmamak üzere ağır cezayı naktiye) mahkum edileceği gösterilmiştir.
1. fıkrada, demiryoluna karşı taksirli fiillerle kaza tehlikesine sebebiyet vermeden söz edilmektedir. İtalyan Yeni Ceza Kanununun bu cürme ilişkin 450. maddesi kenar başlığında (Taksirli tehlike suçundan) bahsedilmektedir. Suçun maddi unsuru zarar değil zarar tehlikesidir. 2. fıkrada ise kazanın oluşması öngörülmüştür. Kaza, ağır ve büyük bir zararla şahıslar için umumi tehlike meydana getiren bir eylemdir. Ammenin selameti aleyhinde cürümler başlığını taşıyan TCK.nun 7. bab ve 2. faslındaki nakliye ve muhabere vasıtaları aleyhine cürümler arasında yer alan 389. maddedeki kaza vukuu tehlikesi, veya kaza vukubulması halinin kamuya ait taşıma araçlarına yönelik olması gerekmektedir.
Olayda ise sanığın kullandığı kamyon demiryolu üzerinden geçtiği sırada lokomotifin çarpması sonucu sadece kasası hasara uğramış, trenin lokomotif ve vagonların da veya demir yolunda bir zarar meydana gelmemiştir.
Bu bakımdan TCK.nun 389. maddesi ikinci fıkrasını uygulama olanağı bulunmamaktadır. 9.4.1947 gün ve E. 4, K. 11 sayılı Tevhidi İçtihat Genel Kurul Kararının gerekçe bölümünde, TCK.nun 385. maddesinde demiryolu vasıtalarına kasten müdahale ve tasaddi sonucunda vukua gelmesi ihtimali olan veya vukua gelen kazalardan 389. maddede ise 455. maddedeki kayıtlara uygun bir şekilde ve onunla muvazi olarak tedbirsizlik neticesi kaza vukuuna meydan vermek veya kaza vukubulmuş olmak halinde tatbik olunacak cezaların gösterildiği ve bu sebeplere binaen demiryolu vasıtalarının bir kazaya veya kaza tehlikesine maruz kalması halinde nakil vasıtalarına karşı işlenen cürümlere ait ikinci fasıldaki 389. maddenin uygulanması gerekliği belirtilmiştir.
Bu itibarla itirazın reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan üye (A.Ö. ) ise, itiraz yazısında gösterilen nedenler usul ve yasaya uygun bulunduğundan itirazın kabulü yolunda oy kullanmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 21.4.1978 gün ve 37 sayılı itirazın REDDİNE gereği için dosyanın C. Başsavcılığı'na tevdiine 5.6.1978 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.