 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1978/6150
K: 1978/7957
T: 26.10.1978
DAVA : 6136 sayılı Kanun'a aykırılıktan sanık Nazmi'nin yapılan yargılanması sonunda hükümlülüğüne dair (Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 30.5.1978 gün ve 57 esas, 201 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş ve şartı depo parası ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi:
KARAR : Duruşmada sorgusu yapılan sanık br süre vekaletnameli avukatı ile duruşmalara gelmiş, hükmün usulen açıklandığı 30.5.1978 günlü oturuma gelmemiştir. Mahkumiyet biçiminde oluşan karar sanığın yokluğunda, vekilinin huzurunda tefhim olunmuştur. Vekaletnamesinde temyize de yetkisi bulunan avukat temsil ettiği sanık adına hükmü temyiz etmemiştir. Şu halde göre, mahkemece hükmün sanığa tebliğ edilmiş bulunmasının ve süresinde sanığın doğrudan hükmü temyiz etmesinin yasal dayanağı kalmamıştır. Bir başka anlatışla; vekaletnamesinde temyiz yetkisi bulunan vekil huzurunda verilmiş bir hükmün duruşmada bulunmamış sanığa tebliğine gerek kalmamaktadır.
Diğer taraftan CMUK'nun 224. maddesinde yazılı önlemleri, sorgusu yapıldıktan sonra duruşmaya gelmeyen sanık hakkında almamış bulunan mahkeme bu maddenin bitiminde yazılı ".... sanığın huzuruna mahkemece lüzum görülmemiş olursa dava gıyabında bitirilebilir..." hükmünden yararlanarak duruşmayı bitirmiş olmasına göre, sanığın duruşmadan uzak kalmasına olanak sağlamıştır.
Sanığın da kendi yararına işleyen CMUK'nun 226/1. maddesinde yazılı "talep" hakkını duruşmaya gelmemek suretiyle eylemli biçimde kullandığı, böylece duruşmanın vekil marifetiyle takip olunabilir bir niteliğe dönüştüğü CMUK'nun 227. maddesinde yazılı "... sanığın hazır bulunmaksızın yapılabilecek bütün duruşmalara...." dan biri girdiği kabul edilmiştir.
Bu doğrultuda olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 8.5.1978 gün 79-66/151 sayılı kararı ve Tebligat Yasası'nın II. maddesi hükmü karşısında vekile yapılacak tebligat veya vekilin duruşmada hükmü tefhim ile öğrenmesi temyiz süresinin başlaması için yeterli kabul edilmiştir.
CMUK'nun 226/I. maddesi uyarınca duruşmadan vareste tutulmuş sanık için ise bu kabulün daha önde geleceği doğaldır.
Sonuç olarak : Sanığın doğrudan yaptığı temyiz süre ve koşul bakımından, tamam olsa da, yukarıda yazılı düşüncelerle hükmü duruşmada tefhim ile öğrenmiş bulunan vekaletnameli ve temyize yetkili avukatının, temyiz süresini geçirmiş veya temyiz etmemiş bulunması karşısında sanığın artık temyiz isteminde bulunmaya hakkı kalmayacağı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenlerle ve CMUK'nun 317. maddesi uyarınca sanığın süresinde bulunan temyiz dilekçesinin tebliğnamedeki düşünce gibi (REDDİNE), depo parasının geri verilmesine, 26.10.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.