 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1978/1224
K: 1978/7091
T: 10.05.1978
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan davadan dolayı verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklaması dinlendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 202 parsel sayılı 7700 m2 yüzölçümündeki taşımaz vergi kaydına,miras yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşınımı zilyedliğine taksimeve satın almaya dayanılarak Ali adına tesbit edilmiştir. İtirazı tapulama komisyonu tarafınndan red edilen Necip ve Güllü miras bırakanlarından kaldığı, satılmadığı nedenlerine dayanmış ve dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine, parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Necip tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın davacının miras bırakanı Şevket'e ait olduğu ve amcası Mehmet tarafından 1942 yılında davalının bayii Hacı'ya ve Hacı tarafından da 1959 yılında davalıya satıldığı saptanmıştır. Amcası Ahmet'in davacının miras bırakanı Şevket'e ait yer üzerinde tasarrufta bulunmaya yetkisi yoktur. Bu itibarla taşınmazı gerçek hak sahibinden satın almamış olan Hacı'nın davalı tarafa yaptığı satışa değer verilemez. İcazetin söz konusu olabilmesi için satıcının temsilci olarak satıta bulunması ve fakat yetki verilmemiş olması gerekir. Satış geçersiz olunca alıcı Tapulama Kanununun 45. maddesi hükmünden de yararlanamaz. Satışın Şevket'i temsilen yapıldığı ileri sürülmemiştir. Davacı miras bırakan Şevket'in askerde olması nedeni ile amcası Mehmet tarafından yapılan satışa karşı çıkamadığını ileri sürmüş ise de, Şevket'in askerden dönmesinden ölümüne kadar ve davacının da reşit olduktan sonra üçüncü kişinin zilyedliğine karşı durmamasının nedeni davacıya açıklattırılmalı, incelemeye değer bir neden gösterildiği takdirde davacıya isbat ettirilmeli, üçüncü kişinin zilyedliğine karşı durmamanın nedeni yok ise geçen uzun süre içinde taşınmaz ile davacı tarafın ilgisini kesmesinin, zilyedliğin terk anlamına gelip gelmeyeceği yönleri üzerinde durulmalı ve davalının ise nizalı parsel üzerinde 1959 yılından itibaren başlayan zilyedliği 20 yıla ulaşmadığına göre sonucuna göre 766 sayılı Tapulama Kanununun 54 ve 38. maddeleri hükmünce nizalı parselin hazine adına tescili gerekip gerekmiyeceği yönü düşünülmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönün gözetilmemesi isabetsiz ve temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 10.5.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.