 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1978/8411
K: 1979/617
T: 08.02.1979
DAVA : Sahte evrak tanzim etmekten sanık (R.T.) ve (R.K.) haklarında yapılan duruşma sonunda; suçları usulen sabit olduğundan TCK. nun 342/1,59. maddelerine tevfiken birer sene sekizer ay ağır hapislerine dair (Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 31.10.1978 tarihli hükmün kendisine ait kısmın duruşmalı olarak temyizen incelenmesi sanık (R.T.) vekili tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığı yüksek makamından bozma isteyen 25.12.1978 tarihli tebliğname ile aynı günde daireye gönderilmekle mucibi tahkik ve tetkiki başka bir cihet kalmadığından oybirliğiyle ittihaz olunan karar açıkca tefhim edildi:
KARAR : Oluş ve kabule göre; sanıklardan (R.K.) nin öteki sanık (R.T.) den mal satın almak istemesi ve satıcı sanığın senedi alıcının babası (A.K.) nin de imzalaması koşulunu ileri sürmesi üzerine sanık (R.K.)nin satıcı diğer sanık ile birlikte yasal koşullara uygun biçimde hazırladıkları bonoyu borçlu olarak bizzat imzalladıktan sonra, aynı bonoda ikinci borçlu gösterilen müdahil (A.K.)nin imza kısmına da onun haber ve rızası olmadan ele geçirdikleri mühürünü basmak suretiyle müdahil aleyhine onu da borçlandıran bir bono düzenlemiş bulunmaktadırlar.
Açıklanan olayın hukuki niteliğini, başka bir deyişle sanıklara yükletilen eylemin sahtecilik suçunu teşkil edip etmediğini tayin için bono ve diğer senetlerle ilgili yasa hükümlerini incelemekte fayda görülmüştür.
Bono veya emre muharrer senetleri düzenleyen TTK.nun 688. maddesinin 7. bendinde; bononun borçlu tarafından bizzat elyazısıyla imzalanması gerektiği belirtilmiş ve imza bonoya vücut veren mutlak unsurlardan sayılmıştır. Madde de bu hususta bir kayıt mevcut bulunmamakta ise de; borçlunun bonoyu mühürle imzalaması halinde senedin bono vasfını yitireceği ve koşulları varsa adi senet haline dönüşeceği tabiidir.
Ayrıca Hukuk Usulü Yargılamaları Yasasının 297/1. maddesinde; senede imza yerine vazolunan mühürün muteber olması, diğer bir ifade ile böyle bir senedin borçluyu yükümlülük altına sokması için mühürün heyeti ihtiyariye ve mahallinde maruf iki şahıs tarafından tasdiki zaruri görülmüştür. Maddenin açık hükmü karşısında belirtilen koşullara uygun olarak mühürlenmemiş olan senedin geçersiz olduğu ve borçluyu (mühür sahibini) hiçbir suretle ilzam etmeyeceği kuşkusuzdur.
Yukarıda yapılan açıklamalara ve belirtilen düşüncelere göre : suç konusu bono, yasanın öngördüğü koşullara uygun biçimde düzenlenerek borçlu (R.K.) tarafından da bizzat elyazısıyla imzalandığı, müdahil namına borçlu kısmına vazolunan mührün ise; yasal koşullardan yoksun olduğu gerçekleşmiş bulunduğundan; sözü geçen bononun;
1 - Sanıklar bakımından gerçek ve yasal bono niteliğinde olup sahte olmadığı,
2 - Müdahil yönünden ise; hiçbir yükümlülük taşımadığı anlaşılmış olmakla olayda sahtecilik suçları teşekkül etmemiş bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlere binaen sahtecilik suçlarının unsurları oluşmamış olan eylemden dolayı sanıkların hükümlendirilmelerine karar verilmesi:
Bozmayı gerektirmiş sanıklardan (R.T.) vekilinin temyiz itirazları ile duruşmalı inceleme sırasındaki savunmaları yerinde görülmüş olduğundan hükmün aççıklanan nedenlerle ve kısmen tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine ve bozmanın hükmü temyiz etmemiş olan diğer sanık (R.K.)'ye de teşmiline, 8.2.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.