 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1978/2508
K: 1978/2463
T: 11.07.1978
- KANUN DIŞI YAKALANAN VEYA TUTUKLANAN KİMSELERE ÖDENCE VERİLMESİ
- İHMAL VE KUSUR
ÖZET: 466 sayılı Yasasının 4/2 maddesinde sözü edilen (ihmal) ve (kusur)dan amaç, asıl davaya konu olan eylemlerin dışında, ilgilinin açık kabullenmesi ve kaçması gibi tutuklanmasına neden olan kusurlu davranışlarıdır.
(466 s. KDYTK m. 4/2)
Cebren ırza geçmekten sanık olup, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nde yapılan yargılaması sonunda, ordudan ihracına karar verilen (B)nin 466 sayılı Kanun gereğince tutuklu kaldığı günler için maddi ve manevi tazminatın hazineden alınarak kendisine verilmesine dair açtığı dava üzerine yapılan inceleme sonunda; tutuklanmasına, kendi kusurlu hareketi ile sebebiyet verdiğinden tazminat talebinin reddine dair (Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 18.1.1978 gün ve 977/344 esas, 978/19 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi davacı ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü
466 sayılı Yasa hükümleri gereğince tazminat isteminde bulunan davacı (B) hakkında P. Tüm. Ulş. Oto. Bl. Komutanı iken er (A)nın cebir ve şiddet kullanarak ırzına tecavüzde bulunduğunun yapılan hazırlık tahkikatı sonunda anlaşıldığı gerekçesiyle Girne Askeri Savcılığı'nın 21.11.1974 tarihli iddianamesiyle ilgili askeri mahkemede kamu davası açılmış olup, bu durumda mahkemece yapılacak iş a) Sanığın mağdurla hiçbir şekilde gayri tabi mukarenette bulunmadığının anlaşılması halinde beraatine karar vermek, b)-Eylemin zorla yapıldığının anlaşılması halinde iddianameye uygun şekilde Askeri Ceza Kanununun 152. maddesi delaletiyle TCK.nun 416/1.417. maddeleriyle cezalandırılmasına karar vermek, c) - Eylemin rızaen işlendiğinin anlaşılması halinde ise, gerek Askeri Ceza Kanununda ve gerekse Türk Ceza Kanununda reşit bir erkeğin fiili livata suretiyle rızasiyle ırzına geçilmesini hürriyeti bağlayıcı bir cezayla müeyyide lendiren bir hüküm bulunmadığından, Askeri Ceza Kanununun 153/2. maddesi gereğince ordudan ihracına karar vermekten ibarettir.
Nitekim olayla ilgili deliller toplandıktan sonra, askeri savcı esas hakkındaki mütelassında, olayda cebir ve şiddet unsurunun mevcudiyeti hususunda tereddüt uyandığından bahisle sanığın Askeri Ceza Kanununun 153/2. maddesiyle cezalandırılmasını istemiş, Girne Askeri Mahkemesi de 30.11.1976 tarihli kararında (.. . Olayın cereyan tarzı itibariyle cebir ve tehdit kullanmak suretiyle ırza tecavüz niteliği taşımadığı ancak sanığın gayri tabii mukarenette bulunmak suçunun sübuta erdiği.) gerekçesiyle, Askeri Ceza Kanununun 153/2. maddesi gereğince ordudan ihracına karar vermiş ve aleyhinde kanun yoluna başvurulmadığından bu karar 17.2.1977 tarihinde kesinleşmiş bulunmaktadır.
26.9.1974 tarihinden 1.6.1976 tarihine kadar tutuklu kaldığı anlaşılan sanığın 466 sayılı Kanun hükümleri gereğince hüküm altına alınmasını istediği tazminat talebi, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, sanığın kendi kusuru ile tutuklanmasına sebep olduğu gerekçesiyle reddolunmuştur.
466 sayılı Yasanın 4. maddesinin ikinci fıkrasında sözü edilen (ihmal) ve (kusur) dan kastedilen, asıl davaya konu olan fiillerin dışında, ilgilinin açık ikrarı ve kaçması gibi tevkifine sebep olan kusurlu hareketleridir. Sanık olayın başından itibaren suçunu kabul etmediği gibi, başkaca tevkifine sebep olacak kusurlu hareketi de tesbit edilememiştir. Mahkemece asıl davaya konu olan hareketleri gerekçe gösterilerek yerinde olmayan bir görüşle sanığın talebinin reddine karar verilmiştir.
466 sayılı Yasanın 1. maddesinin 7. bendinde, mahkum olup da tutuklu kaldıkları süre hükümlülük süresinden fazla olan kimselerin dahi her türlü zararının devletçe karşılanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle, sanığın mahkemece kabul edilen eyleminin hiçbir şekilde hürriyeti bağlayıcı ceza tayinine olanak tanımadığı da nazara alınarak, tebliğnamedeki, sanığın Askeri Ceza Kanununun 153. maddesi gereğince Ordudan ihracına karar verildiği ve hakkında verilmiş beraat kararı da bulunmadığı gözönünde tutularak hükmün onanması gerektiği yolundaki görüşe de iştirak edilmemiştir.
Açıklanan gerekçeye göre
Davacının tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi
Kabule göre de
Davalı hazine vekilinin 30.5.1977 tarihli dilekçesiyle hükümden önce davacının tazminat talebine karşı cevap ve itirazda bulunduğu gözetilmek sizin, tazminat isteği reddolunan davacıya, 466 sayılı Yasanın 7. maddesi sarahatı hilafına, sebebiyet verdiği masraf ile bu cümleden olarak vekalet ücreti tahmili gerektiğinin düşünülmemesi
Yasaya aykırı, davacının ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki istek hilafına CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), depo paralarının geri verilmesine, 11.7.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.