 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1978/9965
K: 1979/5152
T: 16.04.1979
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 159.119 lira 30 kuruşun faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacı Şirkete ödenmesine ilişkin hükmün davalılar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, davalıların kendi taşınmazlarında yapmış oldukları kazı ve inşaat nedeniyle davacı şirketin kirası altında bulunan dükkanın ve dükkan içinde mevcut eşyalardan bir kısmının hasara uğradığı bir maddi olgu olarak mahkemece davadan önce yapılan tesbit sonucu kesinlikle saptanmış bulunmasına ve bu tesbitte hasım olarak davalıların ortağı bulunduğu şirketin gösterilmiş bulunmasının sonucu etkilemiyeceğine; zira, bir maddi olgunun hasımsız olarak da tesbiti mümkün bulunmasına; kaldı ki davalılar hiçbir veçhile gerçekleşen maddi olgunun aksini ispat edemediklerine ve dükkanın yıkılması olgusunda davacıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı anlaşılmasına ve hasara uğrayan parçaların bilirkişi marifetiyle tesbit edilmesine göre, davalıların dördüncü bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir ve reddedilmelidir.
2 - Olayın meydana geldiği 5.6.1974 tarihinde davacı şirketin Kollektif şirket olduğu ve dava açıldıktan sonra da bu şirketin anonim şirket vasfını aldığı anlaşılmaktadır.
TTK.nun 152. maddesinin hükme bağladığı (nev'i değiştirme) hali en geniş anlamı ile bir işletmenin bir hukuki biçimden diğer bir hukuki biçime çevrilmesi, yani hukuki ve ekonomik (ayniyet) ve (devamlılığını) sürdürerek başka bir ticaret şirketi olarak, başka ve o ortaklık tipine uygun statü ve ünvanlar ortaya çıkması demektir. Nev'i değiştirme, şirketin yalnız dış şeklinde ve iç bünyesinde bir değişiklik husule getirir; tüzel kişilik sıfatı ile (TTK.m.137) bünyesi üzerinde müessir olamaz. Örneğin; olayımızda olduğu gibi, dış ilişkide kollektif şirket, Anonim şirket vasfını alır, iç ilişkide ortaklık durumları bu son vasfına göre değişir, idare hakları idare meclisine (TTK.m.317) geçer, murakebe hakkı özel bir organ tarafından kullanılır (TTK.m.347,353,354) ve fakat hak ve borçların hamili aynı tüzel kişiliktir; bunlar muhteva itibariyle değişse dahi, tüzel kişilik ayniyetini olduğu gibi muhafaza eder. O halde, özetlenecek olursa; nev'i değiştirme hali, şirketin hak ve borçlarında bir değişiklik husule getirmez; alacaklı ve borçlu olarak yine aynı tüzel kişilik ortada kalır, hak ve borçların hamili değişmiş olmadığı için, esasen şirket mamelikinin devri veya nakli yahut intikali de söz konusu değildir. Kaldı ki, yayınlanan ticaret sicili gazetesinde anonim şirketin ortaklarından herhangi ikisinin imzası ile şirketi ilzam edici bir işlem yapılacağı görülmektedir. Şirketin nev'i değiştirmesinden önce kollektif şirkete, şeriklerden Niyazi ve Durmuş Ali Tarafından vekil tayin edilmiştir. Bu iki şahsın, nev'i değiştirdikten sonra da şirketin ortakları olduğu ve yine müşterek imzaları ile şirketi ilzam edecek tasarrufta bulunabilecekleri anlaşıldığına göre, davalıların bu yönü amaç tutan temyiz itirazları da yersizdir ve reddedilmelidir.
3 - Herne kadar davalılar savunmalarında, içinde 23.000 küsür liralık oto parçası bulunan bir dükkanın altı aylık kar yoksunluğunun 150.000 lira olamayacağını ileri sürmüş iseler de, davacı şirketin, olaya tekaddüm eden mali yılları kapsayan gelir vergisi beyannamelerinden 1973 mali yılı için 812.227 lira ve sırası ile 1974 için 452.771 lira, 1975 için 884.704 lira matrah bildirdiği görülmektedir. Kaldı ki, dinlenen tanık Meyli'nin "davacı şirketin dükkanında 350.000 liralık oto yedek parçası bulunduğunu" bildirmiş olması da, bu savunmanın gerçekleşmediğinin bir kanıtıdır. Bundan başka bilirkişilerin davalı şirketin bildirdiği matrahı da göz önünde tutarak hesapladıkları zarardan, davacı şirketin ödemekle yükümlü olduğu gelir vergisini düşmemesi de doğrudur. Aksi davranış, yani gelir vergisinin düşülmüş olması bu verginin davalıların mal varlığına girmesi sonucunu doğurur ki, böyle bir kabul tazminat hukuku kurallarına aykırı düşer. Çünkü davacı şirketin ödemekle yükümlü bulunduğu vergi konusu, davacı şirketle hazineyi ilgilendiren bir konudur ve davacı şirket esasen tahsil edeceği bu paranın vergisini maliyeye ödemekle yükümlüdür. Bu itibarla davalıların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları ile sonuca etkili görülmeyen (işin tasfiyesi ve tahliye) ile ilgili sair itirazları yersizdir ve reddedilmelidir.
4 - 22.3.1976 gün ve 1/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi tesbit giderleri müddeabihe dahil olmayıp mahkeme giderleri cümlesindendir. Bu itibarla dava sonunda tesbit giderlerinin de davanın kabulü ve reddi oranında taraflar arasında paylaştırılması gerekirken, İçtihadı Birleştirme kararı hilafına tesbit giderleri müddeabihe dahil edilmek suretiyle, bu kalem istek için de faiz yürütülmesi ve davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmiş bulunması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 4. bentte gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, ve davalıların sair temyiz itirazlarının 1., 2. ve 3. bentlerde gösterilen nedenlerle reddine ve davalılar yararına takdir edilen 1.400 lira duruşma avukatlık parasının davacı şirkete yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine, 16.4.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.