 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1978/7332
K: 1978/8607
T: 29.06.1978
DAVA : Taraflar arasındaki haksız fiilden doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 40.000 liranın faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Davalılar aleyhine açılan tazminat davasının hukuki dayanağı MK. nun 320. maddesidir. Davacılar, davalıların ali reisi sıfatıyla çocukları üzerinde gerekli denetim ve gözetim ödevini yapmakdıklarından bahisle çocukları Ayhan'an davacı Yakup'un gözünü kör ettiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemişlerdir. Davanın hukukı dayanağının; şu ileri sürülüş şekli itibariyle MK. nun 320. maddesi olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Davalılardan baba Hüseyin, uzun yıllardan Almanya'da işçi olarak çalıştığını, bu itibarla çocuğu Ayhan üzerinde mevcut olması gereken aile reisliği sıfatının bu durumda var olduğunun ve devam ettiğinin kabulüne imkan olamıyacağını savunmuştur. Ne var ki, mahkeme her iki davalıyı yani hem anne ve hem de babayı MK. nun 320. maddesi hükmünce sorumlu tutmuştur.
Bilindiği gibi, aile reisinin varlığından söz edebilmek için, ki ya da daha çok kimselerin ali reisine bağımlı olarak birlikte yaşamaları zorunludur. Birlikte yaşamadan söz edilebilmesi için aynı yapıda, bir evde yatıp kalkma gerekli değildir. Birlikte yaşayanlar, içlerinden birin otoritesine bağlı olurlarsa, bağlı oldukları o kişinin aile reisliğinden söz edilebilir. Aile birliğini oluşturan üyelerden birinin evi yönetmesi ve ortak yaşam düzenini belli etmesi otoriteye bağımlılığın görüntüsü olabilir. Demekki, burada da BK. nun 55. maddesi anlamında tebiyet ilişkisi aranır (Zahit İmre-Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mes'uliyet Halleri -1949- Sayfa 160 vd.) (A. Egger- İsviçre Medeni Kanunu Şerhi - Volf Çernis Çevirisi -1947 ve 1949- Madde 333. N. 9) (Haluk Tandoğan - Türk Mes'uliyet Hukuku 1961 Sayfa 165). Bazı hallerde bir kimse iki aile reisinin otoritesine bağlı olabilir. Örneğin; küçük bir çocuk gündüzleri yanında çırak olarak çalıştığı ustanın geceleri de evinde yatıp kalktığı kişinin reisliğine bağlıdır (Selahattin Sulhi Tekinay -Türk Aile Hukuku- 1966 - Sayfa 499) (P. Tuor İsviçre Medeni Kanununun Federal Mahkemesi içtihatlarına göre Sistemli İzahı Amil Artus Çevirisi -1956- Sayfa 273). Keza bazı hallerde birlikte yaşayanların çevresi bir leyli okulda, öğrenci yurdunda olduğu gibi çok genişliyebilir (Tuor-age - 272) (Tandoğan-age- 164). Yine bazı durumlara göre değişebilen geleneklere bakılarak belli edilebilir. Örneğin; büyük baba, dayı ya da maca örfe göre aile reisliği niteliğinin taşıyabilirler. Otel işletmelerinde, hastanelerde, Sağlık yurtlarında ve eğitim kurumlarında, yatılı okullarda, aile reisinin kim olduğ örfe göre belirlenir (Egger-age-Mad. 331. N. 15) (Tandoğan-age,166). Eylemli durumlaar ve zaman öğesi de bu yönü belirtmede ölçü olabilir.
O halde, aile reisinin kim olduğunun ya da kimin aile reisi sayılması gerektiğinin saptanmasında sadece MK. nun 152/1. maddesinde değil, yukarıda açıklanan şeklide diğer ölçülerin de gözönünde bulundurulması gerekir.
Bu davada, aile reisi durumunda bulunan baba, uzun zamandan beri aile birliğinden ve aile birliğini oluşturan kişilerden ve haksız eylemi işleyen oğlundan uzakta ve yurd dışında bulunduğunu savunmaktadır. Bu savunma gerçekleştiği yani kanıtlandığı takdirde davalı babanın birlik üzerinde her hangi bir otoritesinden söz edilemez. Bunun doğal sonucu ise, babanın çocuk üzerinde denetim ve gözetim ödevi bulunmadığı olgusudur. Aile reisi durumundaki baba bu durumdan reislik sıfatını ve otoritesini başkalarına tevfiz etmiş olur. Şu halde bu savuma karşısında mahkemenin yapacağı iş, davalı babadan bu konudaki delillerini sorup incelemesi ve olayın vukuu tarihinde Türkiye'de olup olmadığını saptaması ve şayet aile reisinin baba olduğunu tespit ederse yalnız babanın savunması gerçekleşirse baba hakkındaki davayı red ile sadece anayı tazminatla sorumlu tutması suretiyle işi sonuca bağlamaktan ibarettir.
Mahkemece davalı babanın bu savunması üzerinde durulmaksızın, kendisine bu savunmasını iptal olanağı verilmeksizin babanın da anne ile birlikte sorumlu tutulması yasaya aykırıdır.
2 - Bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan karanı 1. bentte gösterilen nedenlerle her iki davalı yararına BOZULMASINA, ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının 2. bedde gösterilen nedenle şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 29.6.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.