 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1978/6475
K: 1979/3248
T: 12.3.1979
- YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASI (Manevi tazminat)
- DANIŞTAY KARARLARININ UYGULANMAMASI
- MANEVİ TAZMİNAT (Yargı Kararının uygulanmaması)
818/m.49
DAVA VE KARAR : ( ... Bu davadaki uyuşmazlık, görevden alınma işleminin kişisel kusurla yapıldığı konusuna ilişkin olmaması nedeniyle davalıların bu konudaki savunmaları üzerinde durulmasında gerek görülmemiştir. Bu davadaki uyuşmazlık, bir yargı kararının davalılarca uygulanmamasından doğan manevi zarara ilişkindir.
Bilindiği gibi, İdare Hukuku İlkelerine göre iptal kararları; iptali istenen idari tasarrufu ve ona bağlı işlemleri ittihaz edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak, o tasarrufun ittihazından önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir iptal davasının görülmesi sırasında verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararları da aynı niteliktedir; yani, henüz ortada iptal davasının görülmesi sırasında verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararları da aynı niteliktedir; yani, henüz ortada iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur, bu tasarruf ve işlemlerin ittihaz ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar. Gerçekten 334 sayılı Anayasa'nın 6. maddesinde, yürütme görevinin yasalar çevresinde yerine getirileceğini; 8. maddesinde bu yasa kurallarının öteki Anayasa organlarını olduğu gibi, yürütme organları ve idare makamlarını da bağlıyacağını belirlemiştir. 2. bölümde, "yürütme" genel başlığı altında idarenin ve onun hiyerarşisinde en yüksek bir icra organı olan Bakanlar Kurulunun idari işler ve eylemlerinin yüksek hiç bir halde yargı merciinin denetimi dışında bırakılamıyacağını ve 132. maddesinde, yüretme organları ile idarenin yargı kararlarına uymak zorunda olup, bunların yerine getirilmesini geciktiremiyeceğini buyurmuştur. Böylece Anayasa, kendi amacının gerçekleştirilmesi için kurduğu değişik görevli organları arasında dengeli bir düzen yaratmıştır. Bu düzenin uyuşmazlığı ilgilendiren yönü, idarenin ve onun üst kademesi olan yürütme organının bir idare kademesi olarak işlem ve eylemlerinin yargı denetimi altında bulundurulması esasından ibarettir. Öngördüğü yarar dolayısiyle Anayasa'nın koyduğu bu kuralın dışına herhangi bir nedenle çıkılamaz. Bakanlar Kurulunun davacıyı görevinden alması konusundaki işlem de bu nitelikteki işlemlerdendir. Nitekim davacı, bu esas uyarınca işlemin iptali davasını açmış ve o davada yürütmenin durdurulması kararını almıştır. Bu karar muttali olan yürütme organı, artık kendisini denetlemekle ödevli yargı kararını ve onun doğrululuğunu tartı şamaz. Çünkü Anayasa, kendisine böyle bir kararın isabetini değerlendirme ve dolayısiyle ifadan, yani onu uygulamadan kaçınma yetkisini değil, yerine getirme zorunluğunu, görevini yüklemiştir. Esasen dokunulmaz hakimiyet ve hükümet tasarrufu, diğer bir deyimle kuvvetli icra sistemi bu gün idare hukuku alanında terkedilmiş bulunmaktadır. O halde, her iki davalı Danıştay'ca verilen yürütmenin durdurulması kararını yerine getirmemekle anonim sorumluluğu gerektiren ağır bir kişisel kusur işlemiş bulunmaktadır. Kaldı ki, dava sonunda görevden alınma işlemi iptal edilmekle davacının zararı da doğmuştur. Her iki davalı, kararı uygulama görevi ile yükümlü bulunduklarına göre, doğan zararı müteselsilen ödemekle sorumludurlar. Davalılar, savunmalarında özellikle imkansızlık üzerinde durmamışlardır. Buna rağmen mahkemenin savunmayı da aşar nitelikte imkansızlık sorunu üzerinde durması ve savunmayı aşar bir gerekçe ile davayı reddetmesi doğru görülmemiştir. Kaldı ki, dava açıldıktan sonra davalı bakanın Danıştay kararının uygulanmasını sağlamak üzere Bakanlar Kuruluna bir yazı yazması olgusu da, ortada, telafisi imkansız bir olanaksızlığın var olmadığının en belirgin bir kanıtıdır. O halde, davacının davasının sabit olduğu kabul edilerek olayın niteliğine uygun bir manevi tazminata hükmedilmek gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) oybirliğyle karar verildi.