Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1978/6441
K: 1979/3677
T: 19.03.1979
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 31.775 liranın faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün davalılar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı ile davalılardan Refika arasında 1.2.1971 günlü kira sözleşmesi bulunduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. İncelenen kira sözleşmesinden; kiralanan yerin lastik kaplama atölyesi olarak kullanılacağı anlaşılmaktadır. Nitekim kira sözleşmesinin yapıldığı günden, bacanın yıkıldığı, 30.5.1973 tarihine kadar bu yerin aynı amaçla kullanıldığı gerçekleşmiştir. BK'nun 249. maddesi hükmünde belirtildiği gibi; kiralayan kiralananı akitten maksut olan kullanmaya salih bir halde kiracıya teslim ile mükelleftir. Bu yükümlülük bütün kira süresince var olan ve devam eden bir borçtur. Bu bakımdan kiralayan kira süresince bunu sağlamakla da ayrıca yükümlüdür. Dosyadaki kanıtlardan davalı Refika'nın ve diğer davalıların yıkılan bacanın tamirine karşı geldikleri ve onarılmasına muvafakat etmedikleri anlaşılmaktadır. Bir kısım tanıklar Refika'dan gayrı diğer davalıların da Rerika'nın bu eylemine iştirak ettiklerini ve onarımı engellediklerini bildirmişlerdir. Şu halde davacının BK'nun 51. maddesi hükmünce zararını davalılardan istemesi mümkündür.
Hal böyle olunca bu davada mahkemece çözümlenmesi gereken en önemli sorun, gerçek zararın niteliğinin ve kapsamının belirlenmesi olmalıdır.
Davacılar, davacının kirası altında bulunan iş yerinin ruhsatsız olduğunu ve iş yerinde bulunan elektrik cereyanının belediyece (işyerinin ruhsatsız olması nedeniyle 29.6.1973 gününde) kesildiğini ve bu itibarla, bu tarihten sonra esasen davacının çalışmayacağını ve bir kar sağlayamacağını savunmuşlardır.
Davacı ise, bu savunmaya karşı (işini elektrik cereyanından yararlanmak suretiyle yürütmediğini, cereyanı sadece iş yerini aydınlatmak amacıyle kullandığını, kazanlarının kömürle çalıştığını ve bu itibarla elektrik kesilme olgusunun çalışmasını engellemeyeceğini) ileri sürmüştür. O halde yukarıda anılan iddia ve savunma karşısında bu yön davada büyük bir önem kazanmaktadır. Çünkü davacı, elektrik akımının kesilmesine ilişkin olan belediyenin kararına karşı Danıştay'da açtığı davasında, iş yerinin elektrikle çalıştığını söylemiştir. Kaldı ki, mahallinde icra edilen keşif sonunda düzenlenen bilirkişi raporunda da özetle (elektriğin kesilmesi halinde davacıya ait işyerinin asla çalışamayacağı ve dolayısıyle bir kar sağlanamayacağı) açıkca belirtilmiştir. Ne var ki, bilirkişi raporunda iş yerindeki araç ve gereçlerin ne ile çalıştığı hususunda bir açıklamaya rastlanmıştır. Bu bakımdan iddia ve savunmanın hangisinin gerçeği uygun olduğunu tesbit mümkün değildir. Bu durumda mahkemece mahallini görüp, durumu tesbit eden bilirkişilere bu yönün açıklattırılması, zararın kapsamını tesbit bakımından esasa etkili bulunmaktadır.
Mahkeme ise, bu yön üzerinde durmamış, bu yönü tahkiksiz bırakmış, buna rağmen elektriğin kesildiği günden sonraki süre içinde kazanç yoksulluğuna hükmetmiştir ki, bu kabul, yasaya aykırıdır.
2- Kural olarak zararı isbat etmek davacıya düşer. Davacı, davalılardan Refika'nın sözleşmeye aykırı davranışı ve diğer davalıların haksız fiili sonucu günde 150 lira kazanç yoksunluğuna uğradığını ileri sürmüş; bilirkişiler ise, atölyenin çalışması halinde günlük 300 lira kar sağlanacağını bildirmiş, mahkemece de taleple bağlı kalınarak günlük yüzelli lira üzerinden dört ay üç haftalık kazanç yoksunluğuna hükmedilmiştir. Oysa, kazanç yoksunluğunun bu yöntemle hesaplanmasına imkan yoktur. Çünkü, davacının gelir vergisi mükellefi olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Nitekim davacının 1972 yılında Maliye'ye verdiği beyannamede; vergiye matrah olarak gayrisafi 29.324 lira gelir sağladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemenin elinde net kazancı gerçeğe en yakın şekilde tesbite olanak sağlayacak bazı kanıtlar mevcut demektir. O halde, mahkemenin bilirkişi aracılığı ile vergi beyannameleri ve varsa defterleri ve diğer belgeleri üzerinden olaya tekaddüm eden müddet zarfında davacının elde ettiği gayri safi kazancının, bu kazancın elde edildiği süre içinde kaç gün işsiz kaldığının tesbiti ve elde edilecek sonuca göre, olayın vukuu bulduğu mevsim, çalışamayacağı günler ve diğer özellikler göz önüne alınarak, dolayısıyle gerçekleşecek süre içerisinde ne kadar kazançtan yoksun kalabileceğinin takdiri gerekirdi. Oysa mahkeme, bu doğrultuda bir araştırma ve inceleme yaptırmaksızın, bu süre içinde davacının hafta tatil, resmi tatil günlerinde dahi çalıştığı esasından hareket eden ve bu itibarla da bu hükme dayanak tutulması mümkün olmayan nazari ve indi mütalaayı muhtevi bilirkişi raporuna dayanılarak isteği aynen hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
3- BK'nun 49. maddesi gereğince kişisel çıkarları (hakları) halele uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Böyle bir kimseye bir miktar para ödenmesi ruhsal acılarını kısmen de olsa gidreme amacını güder. MK'nun 24. maddesinde belirtilen esas kurala göre kişisel çıkarları haksız tecavüze uğrayan kimse ancak yasanın gösterdiği hallerde manevi tazminat isteyebilir. BK'nun 49. maddesi de MK'nun 24. maddesini doğrulamaktadır (Kişisel hakların halele uğraması) sözleriyle kişinin kişiliğe ilişkin olan hakları, diğer bir deyimle kişisel varlığı amaçlanmıştır. Kişisel hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Bu hak insanın doğumu ile kazanılan ve kişiliğe bağlı olan bir haktır. Hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref, haysiyet ve itibar, ün, ad, sır ve resim hep kişisel varlıklardır. Şu halde Borçlar Yasası'nın 49. maddesi hükmünce manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişisel yararların haleldar olması ön şart olarak aranmaktadır ve bu hüküm mal varlığına ilişkin zarar halini kapsamamaktadır. Gerçi mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü BK'nun 49. ve MK'nun 24. maddelerinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir elem niteliğinde değildir. O halde, davacının manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmek gerekirken aksine bazı düşüncelerle kabul edilmiş olması bozmayı gerektirir.
4- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davalıların yukarıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın birinci, ikinci ve üçüncü bentlerde gösterilen nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA) davalıların diğer temyiz itirazlarının dördüncü bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 19.3.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini