 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1978/4502
K: 1978/15065
T: 29.12.1978
DAVA : Taraflar arasındaki avukatlık ücretinden alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 11200 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı idare avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacının, davalı şirketin vekili olarak, Batman Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılmış olan ve şirket yararına redle sonuçlanan 19771/109 esas sayılı davayı takip ettiğinde ve o davada davacının temsil ettiği davalı şirket lehine 24.400 lira avukatlık ücretine hükmedildiğinde taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Davacı müvekkili bulunduğu davalı şirketin idare meclisi tarafından ittihaz edilmiş olan 16.9.1960 gün ve 3 sayılı kararına dayanarak bu ücretin yarısı olan 11.200 liranın ödetilmesine karar verilmesini istemektedir. 10.10.1977 günlü bilirkişi raporunun 4/A bendinde açıklandığı üzere; davalı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Müdürler Kurulu tarafından verilmiş olan ve (takip edilen davalarda hükmedilen avukatlık ücretlerinin bölüştürülmesine) ilişkin bulunan 16.9.1960 gün ve 10/3 sayılı kararın el'an dahi yürürlükte bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu karar incelendikte; davalı ortaklığın davalarını takip eden avukatlara mahkemelerce ya da icra dairelerince ortaklık lehine hükmedilen avukatlık paralarının % 50 sinin ortaklığa gelir kaydedileceği ve geri kalan % 50 sinin de işi takip eden avukat veya avukatlara verileceği hususunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. İlk nazarda yukarıda anılan kararın içeriği yönünden davacının haklı olduğu görülmekte ise de; gerek savunmada ve gerekse 10.10.1977 günlü bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi; uygulamanın bu yolda olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim davalı ortaklık avukatı mer'i müdürler kurulu kararına rağmen uygulamanın bu karar doğrultusunda olmadığını ve avukatlık ücretinin % 50 bölümünün sadece davayı veya icra kovuşturmasını takip eden avukata verilmeyip, o işi takip etsin etmesin bütün avukatlar arasında paylaştırıldığını savunmuştur. Gerçekten müdürler kurulu kararına rağmen çok uzun bir süre bu şekilde eylemli bir uygulama (hemde istikrarlı bir şekilde) devam edegelmiş ve davacı avukat da takip etmediği işlere ait bir ücret almış ise;; artık bu uygulamanın, müdürler kurulu kararına rağmen bütün ortaklık avukatlarınca benimsendiği kabul edilmek gerekir. Hatta böyle bir kabul zorunludur da. Çünkü, her hukuk işleminde belli bir davranışın hukuki bir anlamı ve sonucu vardır. Bu davranışların ve eylemli durumların nitelendirilmesinin ise, mahkemece yapılması şarttır. Zira, bazı eylemli durumlar, yazılı bir sözleşmenin dahi bazı koşullarının eylemli olarak değiştirildiği anlamına gelir. Oysa yerel mahkeme konuya bu yönden yaklaşmamış, böyle bir uygulamanın uzun süre devam edip etmediği yönü üzerinde durmamış ve böyle bir uygulamanın hukuki niteliğini tartışmamıştır. Nitekim bilirkişi raporunda bu konunun tartışmasının mahkemeye bırakıldığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yapılacak iş; savunma çerçevesinde geniş bir araştırma yapıp, davalı ortaklığa bu konuda savunma olanağı tanıyıp, davacının takip etmediği dava ve icra takiplerinden bir ücret alıp almadığını tesbit edip ve böyle bir uygulama var ise, bu uygulamanın hukuki niteliği üzerinde de durup, sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemenin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile verdiği karar yazılı nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 29.12.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.