 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi
E: 1978/2636
K: 1978/2829
T: 16.05.1978
DAVA : Kabul bakımından sanık hakkında TCK.'nun 252. maddesinin 2. fıkrası yerine 1. fıkrasının uygulanması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.
KARAR : 1) Sanık Şaban Karataş, Danıştay Dava daireleri kurulunca önceden yürütülmesi 13.2.1976 tarihinde durdurulan ve sonradan 17.12.1976 tarihinde iptal olunan Bakanlar Kurulunun 18.12.1975 gün ve 7/11042 sayılı kararıyla TRT Genel Müdürlüğü görevine atanmış ve 9.1.1976 tarihinde bu göreve başlamıştır. Atama kararnamesinin Danıştayca iptal edilmesinden sonra taraf bulunmadığından durdurma ve iptal kararları kendisine resmen tebliğ edilmemiş olan sanığın TRT Genel Müdürlüğü sıfatını hukuken kaybedip etmediği ve bu göreve devam edip etmiyeceği hususu tartışma konusu olmuştur. Nitekim M. Ali Önocak adındaki şahsın hakareti sebebiyle Ankara 8. Şaban Karataş'ın Danıştay'ın kararları karşısında görevli sayılamayacağına dair görüş, dairemizce oybirliğiyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca oyçokluğu ile benimsenirken durum daha çok hakaret suçunun sanığı açısından değerlendirilmiştir.
Sanığın eyleminde iddia edilen suçun unsurlarının ve suç kastının bulunup bulunmadığının tartışılmasına geçmeden önce TCK.'nun 252. maddesindeki suçun teşekkül şekli üzerinde durmak gerekmektedir.
Maddenin 1. fıkrasında yazılı olduğu üzere aslında memur olmayan bir kimsenin kendisini memur olarak tanıtarak o memuriyete ait görevi nizama aykırı bir şekilde yapması veya buna kalkışmasıyla suç tamamlanmış olur. Bu durumda failin suç işleme kastı hiç kuşkusuz vardır.
Anılan maddenin 2. fıkrasına göre suçun oluşması için failin memur olması ve memuriyetini terk ve tadil emri kendisine resmen bildirildiği halde memuriyetini terk etmeyerek devam ettirmesi yeterlidir. Demek olnuyor ki bu fıkraya göre suçun oluşması veya oluşmaması resmi tebligatın yapılıp yapılmamasına bağlı kalmaktadır.
Sanık Şaban Karataş, Bakanlar Kurulu kararıyla TRT Genel Müdürlüğüne atanmak suretiyle bu görevi ifa etmek yetkisini kazanmış bir kimsedir. Ancak Danıştay'ın idarece hukuken yerine getirilmesi zorunlu olan yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarından sonra bu görevi kendiliğinden mi, yoksa kendisini o göreve atayan idarenin resmi tebligatı üzerine mi farketmesi gerektiği hususu tartışmalı olunca bunun sanığın lehinde yorumlanması "Şüphe sanığı müstefit kılar". kuralına uygun düşer. bu itibarla adı geçen sanığın üzerine atılan suç, "Görevi terket" yolundaki emre uymaması halinde oluşur. Oysa dosyadaki belgelerden icra organınca sanığa böyle bir tebligatın yapılmadığı, buna karşılık sanığın zamanın Başbakanı Süleyman Demirel ile görevden alınıp ayrılmaması konusunda görüşmede bulunduğu ve nihayet Hükümet değişikliğinden sonra Başbakan Bülent Ecevit imzasıyla yazılan" TRT Genel Müdürlüğüne atanmanıza ilişkin 18.12.1975 gün ve 7/11042 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Danıştay Dava daireleri kurulunun 17.12.1976 gün ve 97/269 sayılı kesinleşen kararıyla iptal edilmiş olmakla sıfat ve yetkilerinin sona erdiğinden görevini terketmeniz lüzumu.." şeklindeki Başbakanlığın 22 Haziran 1977 tarihli yazısı üzerine aynı tarihte görevden ayrıldığı anlaşılmaktadır ki, işbu resmi tebligat üzerine derhal TRT Genel Müdürlüğü görevini terkeden sanığın eyleminin, özellikle manevi unsurun bulunmaması nedeniyle hilaf, nizam, memuriyet ifa etme suçunu teşkil etmediği kanısına varılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalara göre sanık Şaban Karataş'ın eyleminde TCK.'nun 252. maddesinde öngörülen suçu işleme kastı bulunmadığı gözetilmeden yazılı düşüncelerde hükümlülüğüne karar verilmesi,
2) Kabule göre profesör bulunan ve Üniversitede Dekanlık ve öğretim üyeliği gibi görevleri yapan ve geçmiş bir hükümlülüğü de saptanamayan sanığın cezasının ertelenmesi ve para cezasına çevrilmesi hakkındaki isteğinin, yasal dosyaya uygun bulunmayan bir gerekçe ile reddolunması.
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık vekillerinin temyiz itirazları ve bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine, 1. sebepte oyçokluğu ile ikinci bozma sebebinde 16.5.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Sanığı TRT Genel Müdürü olarak atayan Bakanlar Kurulunun 18.12.1975 günlü kararnamesi, Danıştay, Dava Daireleri Kurulunun 17.12.1976 günlü kararıyla iptal edilmiştir. İptal kararlarının, iptali istenen idari işlemi ittihazı anından itibaren ortadan kaldırmasına göre sanık Genel Müdürlük sıfatını yitirdiği ve iptal kararına muttali olduğu halde bir hükümet tasarrufu ile görevden alınmadığından bahisle Genel Müdürlük görevine devam etmiş ve bu suretle memuriyet sıfatı kalmayan sanığın eylemi TCK.'nun 252/1. maddesi kapsamına giren suçu oluşturmuştur. Aynı kanunun 2. fıkrası, yetkili makam tarafından görevden alınan veya başka göreve atanan bir memurun kendisine resmen bildirilen bu emre uymayarak görevine devamını suç sayarak müeyyide altına almıştır. Sanık ise hükümet tarafından görevden alınmamış Danıştay dava daireleri kurulunun 17.12.1976 günlü kararıyla TRT Genel Müdürlüğü sıfatını yitirmiştir.
Bu nedenlerle mahkemenin suçun sübutunu kabul eden ve suç vasfını oluşa uygun olarak tayin eden kararında bir isabetsizlik görmediğimizden bozmanın 1 nolu sebebinde çoğunluk görüşüne karşıyız. 25.5.1978