 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1978/1486
K: 1978/1892
T: 10.03.1978
DAVA : (M.B.) ve (N.K.) ile (A.S.) arasındaki iade (tenkis) davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davanın tamamiyle (kamilen) ıslah edilmesi halinde ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılır. Yeni dava için dahi zamanaşımı bu tarihte kesilmiş olur. (Prof. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 1974, Sh. 612; Prof. Sabri Şakir Ansay, Yargılama Usulleri 1960, Sh. 194; Prof. ilhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku Dersleri 1975, sh. 460; Saim Üstündağ Medeni Yargılama Hukukunun Esasları 1973/335).
Usulün 87. maddesine göre ıslah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan başlayarak usule ilişkin bütün işlemlerin yapılmamış sayılmasına yol açar (Kuru, Age. Sh. 615; Ansay Age. Sh. 193; Potsacıoğlu Age. Sh. 458; Üstündağ Age. Sh. 333).
Olayda dava tamamen ıslah edildiğine ve böylece tenkis davası mirasta iade davasının açıldığı günde açılmış sayılacağına göre, mirasta iade davasının açıldığı tarihte tenkise ait zamanaşımı kesilmiş olur.
Zamanaşımı, dava devam ederken iki tarafın yargılamaya ilişkin her işleminden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden işlemeye başlar ve kesilmeden itibaren yeni bir süre işler (BK. m. 135-136).
Mirasta iade davasının açıldığı günde tenkisle ilgili zamanaşımı kesilmiştir. Ne varki Usulün 87. maddesi gereğince ıslah gününe kadar yargılamaya ilişkin bütün usul işlemleri geçersiz hale geldiği için tenkis davasının zamanaşımı, ıslah gününe kadar herhangi bir sebeple kesilmemiş sayılır. Dava günü ile ıslah dilekçesinin verildiği tarih arasında MK.nun 513. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçmiş bulunduğundan, zamanaşımı def'i yerinde olup, davanın bu sebeple reddi kanuna uygun bulunduğundan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine 10.3.1978 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Olayda, ihtilaf konusu sorun ilk dava tarihi ile ıslah tarihi arasındaki sürede, zamanaşımını kesen hukuki sebeplerin bulunup bulunmadığı ile bunların nelerden ibaret olduğudur. Ekseriyet görüşünde belirtilen gerekçeye nazaran HUMK.nun 87. maddesinde davanın ıslahı ile usuli bütün muameleler yapılmamış sayıldığından ve ilk davadan sonra ıslaha kadar zamanaşımını yeniden kesen sebeplerde (BK. m. 136) ortadan kalkmış olacağından ilk dava tarihi ile ıslah tarihi arasında ıslaha konu iddia hakkında zamanaşımı süresi geçmiş olmakla ıslah konusu davanın zamanaşımı yönünden reddi gerekmektedir. Gerçekten usul ve kanun gereği geçmişi kapsıyacak nitelikte hukuki bir durum ortadan kaldırılmış ise ortadan kaldırılan durumun yarattığı sonuçlarında keza ortadan kalkması tabiidir. Örneğin: Davanın iptali halinde olduğu gibi (Baki Kuru HUMK. 1974 - Sh. 614. 295.) Ancak olayda durum başkadır. Şöyleki : BK.nun 136. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler (tarafların usule ait her muamelesi), (hakimin her emri), (hakimin her hükmü) olarak sayılmıştır. Bu üç hususun bir kanun hükmüne dayanılarak yok farzedilmesi halinde gerçekten zamanaşımı bu haller nedeniyle kesilmiş olsa bile, artık geçmişte zamanaşımını kestiklerinin kabulü mümkün olmayacaktır. Ne varki; kanımızca, HUMK.nun 87. maddesinde belirtilen (Usuli bilcümle muameleler ibaresinin BK.nun 136. maddesinde sayılı üç hali de kapsadığı iddia olunamaz. Zira, bu sonuç BK.nun ve HUMK.nun amacına aykırı düşmektedir. Kanun koyucunun usuli muamele ile hakim emri ve hükmünü bir tutmadığı anlaşılmaktadır. Aksi halde her iki kanun hükmünde başka deyimlerle aynı hususun ifade edilmesi yersiz olurdu. Diğer bir hususta HUMK.nun 87. maddesinde bazı muamele ve delillerin geçerliliği kabul edilirken dayanağını teşkil eden hakim kararlarının ve bu husustaki hakim emirlerinin geçersiz sayılmasının çelişki teşkil edeceği muhakkaktır. O halde hakimin ara karar ve hükümlerinin zamanaşımının kesebileceğinin kabulü ile durumun buna göre değerlendirilmesi icap eder. Bu açıdan dosya incelendiğinde, davanın başından beri verilen ara kararları ve hakim emirleri tarihine göre tenkise ilişkin zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Öyle ise, davaya devam ile tarafların bu hususta gösterecekleri deliller toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere temyiz olunan hükmün bozulması oyundayım.