 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1978/1209
K: 1978/1624
T: 02.03.1978
DAVA : (H.K.) ve arkadaşları ile (A.K.) ve arkadaşları arasındaki tapu iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davanın kamilen (tamamiyle) ıslah edilmesi mümkündür (HUMK 88). Ancak bu suretle ıslahın hukuki sonuç doğurabilmesi için, her iki davada da davacıyı aynı sonuca ulaştırabilecek ve aynı hukuki ilişkiye dayanan maddi olay ve hukuki sebeplere dayanılması gerekir (Prof. İlhan Postacıoğlu Medeni Usul Hukuk Dersleri 1968, Sh. 382, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 24.2.1972 günlü 950/990 sayılı kararı).
Davacılar, miras bırakandan kalan taşınmazların, davalılar tarafından ve kendilerinin mirasçı olduğu gizlenerek şahısları adına tescil edildiğini beyanla tapuların iptalini istemişler, böylece miras bırakanın bir eylemine değil, davalıların davranışlarına dayanarak iptal davası açmışlar, duruşma sırasında ise ıslah yolu ile davalarını tenkise dönüştürmek istemişlerdir.
Tenkis, miras bırakanın ölüme bağlı olan ya da olmayan tasarrufları sebebiyle mirasçıya tanınan bir dava hakkıdır. Onun için böyle bir davanın açılabilmesi için, miras bırakanın bir eyleminin bulunması zorunludur. Az önce belirtildiği gibi, davanın ıslah edilebilmesi için açılan ilk dava ile ıslah suretiyle açılmak istenen davanın dayandıkları hukuki ilişki ve maddi olaylarda bağlantı bulunması zorunludur. Oysa ilk davada davalı mirascıların haksız tutumları sebebiyle tapunun iptali istenmiş, ıslah yolu ile dava tenkise dönüştürülmekle miras bırakanın davranışı davaya konu edinilmiştir ki, iki davanın maddi olayları ve dayandıkları hukuki sebepler biri birinden tamamen ayrıdır. O halde geçerli bir ıslahtan sözedilemez. Aksini düşünmek, bir boşanma davasının ödünç sebebiyle alacak davasına veya istisna sözleşmesinden doğan bir tazminat davasının nafaka davasına dönüştürülmesi gibi durumları mümkün kılmaya yol açar ki, Usul Kanunu'nun ıslah müessesesiyle güttüğü amaç bu değildir. Öyle ise mahkemenin ıslah istediğini kabul etmemiş olması doğrudur. Ne varki ıslah isteği yerinde görülmediğine göre, asıl davaya göre tarafların delillerinin toplanması sonucuna göre hüküm verilmesi gerekir. Bu yolda bir işlem yapılmadan davanın reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle (BOZULMASINA) 2.3.1978 tarihinde oybirliği ile karar verildi.