Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1978/10079
K: 1978/5148
T: 16.04.1979
DAVA : Taraflar arasındaki müdahalenin men'i ve alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 10000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve davalının 9 adet kestane ağacına yaptığı müdahalenin men'ine ilişkin hükmün davalı avukatı tarfından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, Çukurköy Sarpça Mevkii'nde bulunan ve davalıya ait olan bahçe içindeki 8 aşılı ve 1 aşısız kestane ağacının maliki bulunduğ ve bu ağaçların ürünlerinin yıllardan beri miras bırakanı ve onun ölümüyle kendisi tarafından toplandığını, ancak bu yıl davalının bu ürünleri devrişmesine engel olduğunu ileri sürerek, 7 kestane ağacının toplanamıyan ürün bedeli karşılığı 10.000 liranın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu ağaçların bulunduğu taşınmaz hakkında evvelce cereyan eden dava sonunda yerin zilyedliğinin kendisine ait olduğunun gerçekleşip davacının müdahalesinin önlenmesine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay'ca onandığını ileri sürerek, davacının varit olmıyan davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme; savunmanın gerçekleştiğini, ancak önceki kesinleşmiş kararın sadece kestane ağaçlarının bulunduğu yere ilişkin olup, ağaçlar konusunda kesin bir karar bulunmadığını; esasen davaya konu edilen kestane ağaçlarının en gencinin 60 yıllık olduğunu, Medeni Kanunun Sureti Mer'iyet ve Şekli Tatbiki Hakkında 864 sayılı Kanunun 21. maddesi hükmünce ağaçlar üzerinde davacı yararına bir hak teessüs ettiğini ve davalının kestane ağaçlarının ürünlerinin davacı tarafından toplanmasına izin vermesinin, davacının bu hakkının en belirgin kanıtı olduğunu ileri sürerek, isteğe aynen hükmetmiştir.
Davalının savunmasına dayanak yaptığı Tire Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1970/775 esas sayılı dava dosyası incelendikte şu durumun kesinlikle tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davacı Yusuf, davalı Mehmet aleyhine bir dava açarak, 2 parça tapusuz taşınmazına vaki müdahalesinin önlenmesini istemiştir. Yapılan yargılama sonunda (krokide 2 numara ile gösterilen 3700 metre kareden ibaret tapusuz taşınmazın, davacının murisi (babası) Osman'a ait olduğu ve Osman'ın 1963 yılında ölümü ile veresa arasında yapılan harici taksim sonunda Ekrem'e kaldığı, onun da boş ve bakımsız olan bu tapusuz taşınmazı 16.6.1964 günlü bir adi belge ile davalıya sattığı ve davalının bu yeri ağaçlandırmak,havuz yapmak suretiyle imar ve ihya ettiği ve o tarihten itibaren de gerçek zilyed sıfatiyle tasarruf ettiği ve bu durumda bu taşınmaz üzerinde davacının korunmaya değer bir hakkı bulunmadığı) tespit edilerek 9.12.1974 gün ve 1970/775 E. 1974/333 K. sayılı ilamla davacının davasının reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 1418/5571 sayılı ilamiyle onanmak ve karar düzeltme yoluna gidilmemek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Ürününün bedeli istenen kestane ağaçlarının krokide 2 rakkamı ile gösterilen tapusuz taşınmaz içinde kaldığı, hem davacı vekilinin 6.3.1978 günlü 4. oturumda imzası tahtında vaki beyanı ve hem de mahkemece son davada yapılan keşif ve bilirkişi tarafından düzenlenen kroki münderecatı ile gerçekleşmiş bulunmaktadır. Böylece, davacının ürün bedelini istediği kestane ağaçlarının içinde bulunduğu tapusuz taşınmazın gerçek zilyedinin davalı olduğu ve dolayısiyle 16.6.1964 günlü satış belgesinin geçerli bulunduğ kesin bir mahkeme ilamiyle sabitleşmiştir.
Satış belgesi incelendikte ; davalıya satılan tapusuz taşınmaz içinde kestane ağaçları bulunduğu ve taşınmazın bu kestane ağaçları ile birlikte davalıya satıldığı; kestane ağaçlarının satıştan istisna edilmediği; keza bu satış senedinde, kestane ağaçlarının ürünlerin saklı tutulmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Kaldıki davacı, kestane ağaçlarını kendisinin diktiğini de ileri sürmemiştir.
Şu gerçekleşen maddi ve hukuki olgular karşısında, davacının açtığı son davanın HUMK.nun 237. maddesi hükmünce dinlenmesine yasal olanak yokturp böyle bir dava kesin hüküm kuralınca dinlenemez.
Çünkü, her iki dava aynı taraflar arasında cereyan etmiş bulunmaktadır. Son davada kesin hükmün ikinci koşulu da gerçekleşmiştir. Diğer bir deyimle her iki davanın konusu aynıdır.
Bilindiği gibi, açılan bir davaya karşı konu bakımından kesin hüküm itirazınınvarit olup olmadığnı tayin için, her iki davanın konsunda bir mukayese yapıp, bunların birbirinin aynı bulunup bulunmadığına, tamamen aynı değilse, birinin diğerini kapsayıp kapsamadığına veya aralarında tedahül olup olmadığına bakmak lazımdır.
Bu mukayesede evvela, ilk dava ve karar konusunu ele almak gerekir. Bu ise, tarafların talepleriyle sınırlı hüküm fıkrasında belirir. Eğer yeni açılan dava, konu itibariyle, ilk incelemede beliren birinci karar konusuna kısmen veya tamamen tecavüz ediyorsa, kesin hüküm itirazı mümkündür.
Kural olarak, muhtelif zamanlarda açılan iki davada, konu aynıdır diyebilmek için, dava olunan şeyin belirli olduğu hallerde, maddeten aynı olması, nev'en tayin edilen eşya ve haklarda, miktar veya adedin ilk davadakinden fazla olmaması (eşit ya da az olabilir) ve nihayet bu şey veya miktar üzerinde ilk davaya nazaran aynı cins hakların iddia edilmesi lazımdır.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, davaların konusunun aynı olmasında, eşya veya hakkın miktar ve niteliğinde husule gelecek değişikliklerin önemi yoktur; başka bir söyleyişle, konunun ayniliği mutlak değildir. Bundan meydana gelecek bozulma veya düzelmeler, çoğalma veya azalmalar kesin hüküm bakımından bir değişiklik yaratmaz. Keza, konuya ilave olunacak medeni veya tabii semereler de kesin hüküm bakımından bir fark husule getirmezler. Bir şeyin teferruat ve mütemmim cüzüleri kazai bakımdan asla tabi bulunduklarından, bu asıl hakkındaki kesin hüküm onlara da şamildir (Hayri Domaniç - Hukukta Kaziyei Muhakeme ve Nısbi Kuvveti - İstanbul 1964 - Sayfa 77), (Burhan Gürdoğan - Medeni Usul Hukukunda KesinHüküm İtirazı - ankara 1960 - Sayfa 77 vd.), (Mustafa Çenberci - Hukuk Davalarında Kesin Hüküm - Ankara 1965 - Sayfa 47 vd.)
O halde özetle belirtmek gerekirse, ikinci davada verilecek bir karar, kesin hüküm teşkil eden ilk kararın hüküm altına aldığı sonuçları haleldar ediyorsa, o takdirde kesin hüküm var demektir. Çenberci-age-49), (Gordağan-age-76), (4.HD.20.10.1958 gün ve 762 E., 6910 K.). Bu açıklamaların ışığı altında ilk dava incelendikte görülecektir ki; ürün bedeli istenen kestane ağaçlarının bulunduğu tapusuz taşınmaz ile davalının zilyed olduğu taşınmaz aynı taşınmazdır ve ilk davada bu yön kesin hükümle gerçekleşmiş bulunmaktadır. Böyle bir karar taşınmazın üzerinde bulunan muhdesatı da elbette kapsıyacak ve kesin hüküm, asla bağlı olan mütemmim cüze de şamil olacaktır. Bu bakımdan mahkemece verilen ikinci kararın, kesin hüküm niteliğini kazanmış olan ilk kararın hüküm altına aldığı sonuçları haleldar edeceği kuşkusuzdur. O halde, her iki davanın konusunun aynı olduğu böylece gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Kaldı ki, bir an için ilk kararın ikinci dava için kesin hüküm niteliğinde olmadığı benimsense dahi durum yine de değişmiyecektir. Çünkü ikinci davada davacı zilyetliğin davalıda olduğunu benimsemiş ve ancak kestane ağaçlarının ürünlerini uzun yıllardan beri kendisinin topladığını ileri sürmüştür. Oysa, davacının bu iddiası gerçekleşmediği gibi, davalının bu hususta önceki yıllar ses çıkarmamış olması, bu konuda bir intifa hakkının doğduğunun kabulüne de imkan vermemektedir. Davacı bu yeri 1964 yılında satın almış olduğuna ve satışta kestane ağaçları istisna edilmediğine göre, taşınmazın mütemmim cüzü niteliğinde olan bu ağaçların ürünlerinden davalının yararlanacağı kuşkusuzdur. Davacı, dava dilekçesinde kadim bir yararlanma hakkını da ispatlayamamıştır. Kaldı ki, önceki dava dosyası içinde bulunan ve davacı tarafından Tire Kaymakamlığı'na yazılmış olan 2 Kasım 1964 günlü dilekçede "davalı Mehmet'in taşınmazını genişletmek suretiyle kestane ağaçlarının taşınmazına kattığı ileri sürülmüş ve ağaçların ürünlerini topladığı" iddia edilerek 5917 sayılı Yasa hükümlerince tecavüzünün def'i istenmiştir. Böylece davacı o iddiasında kestane ağaçlarının zilyeldiğini ve kendi taşınmazı içinde kaldığını ileri sürmüş, ne varki bu iddiası ne kaymakamlıkça ve ne de mahkemece kabul edilmemiştir. Şu ileri sürüşe göre dahi, davacının kadim bir yaralanma hakkına dayanmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, bütün bu yazılı nedenlerle davacının reddine karar verilmek gerekirken, maddi ve hukuki olgulara uygun düşmeyen düşüncelerle isteğin kabul edilmiş olması yasaya aykırıdır ve hüküm bozulmalıdır.
2- 1. bentte gösterilen bozma nedenine göre davalının zararın kapsamına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın birinci bentte gösterilen nedenlerle davalı yararını (BOZULMASINA) ve bozma nedenine göre davalının zararın kapsamına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalı yararına takdir edilen 1400 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 16.4.1979 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini