 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/9400
K: 1978/9658
T: 28.09.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada; davacılar, tarafların belediyeden satın aldıkları yerlere göre ortak sınıra aykırı olan kadastro tahdidinin düzeltilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece davalının kadastrodan sonra iyi niyetle iktisapda bulunduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Bu hüküm süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmekle dosya incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı tapu ile sahip olduğu taşınmazın bir bölümünün kadastroca parseli içinde bırakıldığından söz ederek tesbitdeki yanlışlığın düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davalının dava konusu taşınmazı kadastro tesbitinden sonra tapu siciline dayanarak iyi niyetle satın aldığı belirtilmek ve MK.nun 931. maddesine dayanılmak suretiyle dava reddedilmiştir.
Gayrimenkul hukukumuzda tapu sicilinin önemi ve yeri büyüktür. MK.nun 25. babında tapu sicili ile ilgili hususlar hükme bağlanmıştır. Bu babın:
910. maddesinde "tapu sicilinin gayrimenkuller üzerindeki hakların hallerini" gösterdiği, 911. maddesinde nelerin "gayrimenkul" olarak sicile yazılması gerektiği, 918. maddesinde "mülkiyet" ve "irtifak hakları" ile "gayrimenkul mükellefiyetinin" sicile tescili zorunlu olduğu, 928. maddesinde sicilin "aleni" olduğu, 929. maddesinde varlık ve doğumu için tapu siciline tescili gerekli olan her hakkın tescil yapılmadıkca mevcut olmadığı, 930. maddesinde aynı hakların "tescil" ile doğduğu, 917. maddesinde tapu sicilinin tutulmasından hazinenin sorumlu olduğu ön görülmüştür.
Açıklanan bu hükümler Yasanın tapu siciline tanıdığı üstün değeri kuşkuya yer vermiyecek şekilde ve açıklıkda ortaya koymaktadır. Kanun koyucu bu ilkeye ve değerlendirmeye bağlı kalarak Devletin güvencesi altında bulunan Tapu Siciline yurtdaşların güvenlerini artırmak için onların sicile dayanarak iyi niyetle iktisapda bulundukları hallerde iktisaplarının geçerli olduğunu MK.nun 931. maddesinde vurgulamak gereğini duymuştur.
Davada, davacı, kadastro tesbitinin iptalini istemiştir. Mahkeme iptal isteğine konu olan yerin davacıya ait olup olmadığı, dayandığı tapu kapsamına girip girmediğini soruşturmadan davalının kadastrodan sonra sicildeki kayda müsteniden iktisapta bulunduğunu ve MK.nun 931. maddesinden yararlandığını ileri sürerek davayı reddetmiştir.
MK.nun 931. maddesi sicildeki kayıt üzerinden iyi niyetle iktisapta bulunan kişiyi koruyan ve yasal karineyi kapsayan bir hükümdür. Bu yasal karine "def'i" değil "itiraz" niteliğindedir. Davalı böyle bir savunmada bulunmasa bile Hakim bu yönü kendiliğinden göz önünde tutmak zorunluğundadır. Ancak hakim bu gibi durumlarda davalının MK.nun 931. maddesinden yararlanmak olanağına sahip bulunduğunu davacıya hatırlatmak, iktisabın kötü niyete dayandığı hususunda bir iddiası mevcut olup olmadığını sormak, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğü takdirde bu konuda getireceği deliller dinlenilmek suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken açıklanan şekilde işlem ve inceleme yapılması yolsuzdur.
SONUÇ : Hükmün bu nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA peşin harcın iadesine 28.9.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.