 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/4988
K: 1978/5731
T: 18.05.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada; davacı, iskan ve vergi kaydı uyarınca zilyet olduğu taşınmazlara elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddi gerektiğini bildirmişlerdir. Mahkemece, vergi kayıtlarının davacı adına bulunmadığı, kesin olan ikinci mehle rağmen iskan kayıtlarının getirtilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Bu hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : HUMK.nun 163. maddesinde yer alan "kesin önel" müessesesi mahkemelerce genellikle amacına ters düşen uygulamaların vasıtası olarak kullanılmaktadır. Çok kez davalar, bir kaç oturumda, kesin süreye ilişkin işlemin yapılmadığı gerekçesiyle hemen hiç bir incelemeye tabi tutulmadan reddedilmektedir. Kesin süre, duruşmayı geciktirmekte yarar olduğunu açıkça belli eden bir tarafın oyununu bozmak için kullanılması gereken yasal bir araçtır. Duruşmayı uzatmak ve sonucu geciktirmek istek ve davranışları çok kez davalı taraftan gelir. Kesin süre, ancak böyle bir amaç güttüğü açıkça görülen tarafın davranışını engellemek için kullanılır.
Bu davada, kesin önel davacı tarafa karşı yürütülmüş, davası reddedilmiştir. Halbuki ortada davacının bir oyalama havası içinde olduğunu gösteren bir belirti yoktur.
Davada, dava konusu taşınmazların davacı tarafa iskan yoluyla tahsis edilmesi söz konusudur. Tahsisle ilgili belgeler mahkemece tezkere yazılarak iskan şefliğinden istenilmiştir. İskan İdaresi mahkemenin tezkeresine zamanında cevap vermemiş, keyfiyet tekit edilmiştir. Davacı vekili 17.9.1976 günlü oturumda tezkerelere yanlış cevap verildiğini ileri sürmüş, doğru cevap verilmesini istemiştir. Mahkemece bu isteğe uyularak yeniden yazılan tezkereye verilen cevaba karşı davacı vekili 20.1.1977 günlü oturumda 26.11.1966 günlü cevapta öngörülen şekilde Kars İskan Müdürlüğüne müracaatta bulunmak üzere mehil verilmesini istemiş, mahkemece davacı vekiline isteğine uygun olarak mehil verilmiştir. Bu mehli izleyen oturumda davacı vekili Kars İskan Müdürlüğü'nde işlem yapmağa zaman ve fırsat bulamadıkları için yeni mehil verilmesini istemiş, mahkemece bu istek üzerine 8.4.1977 günlü oturumda davacı vekiline yeniden mehil verilmesi ve iskan idaresine tezkere yazılması öngörülmüştür. Bu ara kararından sonraki 1.6.1977 günlü oturumda davacı vekili: "Kars İskan Müdürlüğü'ne başvurduklarını, istenilen kayıtların Sarıkamış İskan Memurluğu'nda olduğu cevabını aldıklarını Sarıkamış İskan İdaresi'ne geldiklerinde kayıtların saklandığı dolaba ait anahtarın emekliye ayrılan iskan memurunda kalmasından ötürü gerekli bilgiyi elde etmeğe muvaffak olamadıklarını" söylemiştir.
Mahkeme açıklanan bu durumu kesin süreye riayetsizlik sayarak davayı reddetmekte bir sakınca görmemiştir. Yargılamanın konuyu ilgilendiren evreleri yukarıda açıklanmıştır. Buna göre, davacı iskan tahsisine dayanarak dava konusu taşınmazlar üzerinde hak iddia ettiği cihetle mahkemece yerinde olarak tahsise ait belgelerin celbine karar verilmiş ve iskan idaresi resen tezkere yazılarak sonuç almak yoluna gidilmiştir. Davacı vekili mahkemenin tezkerelerine yanlış cevap verilmesi üzerine devreye girmiş, ilgili dairenin doğru ve çabuk cevap vermesini sağlamak işini yardımcı olarak üstlenmiştir. Halbuki orrtada davacı tarafın bizzat yapması ve yerine getirmesi zorunlu bir konu yoktur. Mahkeme ile iskan dairesindeki yazışmalarla ergeç sonuca gidilmesi mümkündür. Mahkemede bu noktadan hareketle iskan tahsis karalarını re'sen istemek ve getirtmek gereğini duymuştur. Davacı vekili bu konuda yardımcı ve gönüllü olarak görev almış, gerekli çabayı göstermiş ta Kars'a kadar gitmiş, belgelerin Sarıkamış'ta olduğunu cevabını alınca o yer iskan idaresine başvurmuş, belgelerin saklandığı dolabın anahtarının emekliye ayrılan iskan memurunda kalmasından ötürü olumlu bir sonuç almayı başaramamıştır.
Mahkemece yazışma yoluyla belgelerin celbine karar verildiğine, bu konuda davacı tarafa kesin önel verilmesini zorunlu kılan bir durum mevcut olmadığına, davacı vekili yapmak zorunda olmadığı bir şeyi üstlendiğine, maddi imkansızlıktan ötürü üstlendiği hususu yerine getiremediğine, davacı resmi dairelerin kilitli dolaplarını açmak iktidarına sahip olmadığına göre davacının 163. madde uyarınca verilen kesin süreye riayet etmediğinden bahsile davanın reddine karar verilmesinde asla isabet yoktur. Hükmün yukarıda yazılı düşüncelerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın iadesine 18.5.1978 tarihinde oybirliğiyhle karar verildi.