Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/2699
K: 1978/3106
T: 22.03.1978
  • AŞIRI YARARLANMA [GABİN]
ÖZET: Seksen yaşına yaklaşmış, kendisini bilmeyecek durumlara düşürecek kadar damar sertliği hastalığına tutulmuş. yarı temas içinde, fazlaca vergi borcu olan, öğrenim yapan çocuklarına büyük miktarda yardım yapmak zorunda kalan, bunları karşılamak için ipotekli işlemlere girişen davacının maddi ve manevi darlık içinde bulunduğu kabul edilmelidir.
Tapu sicilindeki taşınmaz satış parasına önce itiraz etmeyen davalının sonradan bunun danışık [muvazaa] eseri olduğunu öne sürmesi savunmanın genişletilmesidir, davacı karşı korsa dinlenemez ve bu tür savunma tanıkla da kanıtlanamaz.
Gerçek değer 294 bin lira ile satış parası 150 bin lira arasındaki yüzde yüz oranındaki fark "açık oransızlık" tır.
(818 s. BK m. 21)
Taraflar arasındaki davada; davacı vekili, müvekkilinin maddi ve manevi müzayaka halinde bulunması, yaşlılık ve hastalığının verdiği iffet ve tecrübesizliği genel karakterindeki hulus ve saffeti istismar edilerek, bu durumlardan istifade suretiyle akit tarihindeki raiç değeri (500.000) lirayı aşkın dava konusu dairenin (150.000) lira gibi düşük bir bedelle davalıya satışının yapıldığını bildirerek, galibine müsteniden temlikin iptalini istemiştir.
Davalı vekili, layiha verip; yapılan satışta gabinin objektif ve subjektif unsurlarının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, gabin nedenine davalı iptal davasında BK.nun 21. maddesinde yazılı unsurların gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü
Vekil, vekalet görevinden istifaden sonraki 15 gün içinde, gecikmesinde sakınca olan işleri yapmak zorunluğundadır. Davacı vekilinin bu yasal süre içinde vermiş bulunduğu temyiz dilekçesi geçerlidir. Bu düşünce ile davalı tarafın ileri sürdüğü itiraz yerinde değildir.
Davada "gabin" nedenine dayanılarak davalıya yapılan taşınmaz satışının feshine karar verilmesi istenilmiştir.
BK.nun 21 maddesinde düzenlenen gabin müessesesi sözleşmelerin feshine olanak sağlayan yasal nedenlerden biridir. Gabin dün olduğu gibi bu günde sözleşmelerin güçsüz veya korunmaya muhtaç olan taraflarını korumak imkanını yeren sosyal amaçlı bir hukuk müessesesidir. Sözü geçen madde sözleşmelerde, taraflardan birinin ötekini sömürmesini ve olağan sınırlar dışına çıkarak aşırı kazanç elde etmesini önleyen, alış verişlerde karşılıklı edimler arasında ekonomik denge kurulmasını sağlayan çok yararlı ve geçerli bir yasal mekanizmadır
21. madde ülkemizde son 15 yıl içinde, oldukça geniş sayılacak bir uygulama alanı bulmuştur. Daha önceki dönemde gabinle ilgili davaların sayısı eşantiyon denilecek kadar azdır. Gabin yurdumuzda, genellikle taşınmaz mal satışlarında yalnız satıcı durumunda bulunan tarafların kullanmak ve yararlanmak gereğini duydukları bir hukuksal araçtır.
Bunun dışında kalan öteki sözleşme türlerinin gabin iddialarına konu yapıldığı söylenemez. Bu davada, yukarıda açıklandığı gibi, davacı taşınmaz mal satışında "satıcı" olan kişidir.
Dava konusu apartman dairesi 21 .7. 1975 gününde davacı tarafından davalıya (150) bin liraya satılmıştır. Davacı yaşlı ve hastalıklı ve borçlu olmasından ötürü temlik tarihinden (500) bin lira değeri olan daireyi davalıya (150) bin liraya satmak zorunda kaldığını ileri sürmüştür.
A) Davacı 1313 doğumlu olup satış tarihinde 80 yaşına yaklaşmıştır. Tanık sözlerinden ve mahkemeye verilen reçetelerden davacının damar sertliğine müptela olduğu ve bu nedenle bazan kendisini kaybedecek derecede ağır durumlara düştüğü, beyin kanaması geçirdiği ve yarı temas içinde olduğu kesinlikle saptanmıştır.
Ayrıca davacının (29) bin lira vergi borcu olduğu, içeride ve dışarıda yüksek öğrenim görmekte olan iki çocuğuna oldukça büyük miktarlarda yardımlar yapmak zorunluğunda kaldığı, maddi sıkıntı içinde olup gerekli parayı sağlayabilmek için ipotekli işlemlere bile rıza göstermeye yanaştığı anlaşılmıştır. Sayılan ve açıklanan bu çeşitli nedenler, temlik tarihinde davacının maddi ve manevi bir "müzayaka" içinde bulunduğunu kabul ettirecek güç ve niteliktedir. Olayda subjektif unsurun gerçekleştiği kuşkusuzdur.
B) Tapu sicilinde taşınmazın satış bedeli (150) bin lira olarak gösterilmiştir. davalı önce tapu sicilinde satış bedeline ilişkin olan bu miktara itiraz etmemiş, daha sonra bu rakamın muvazaa eseri olduğunu ve gerçek satış bedelinin (250) bin lira olduğunu ileri sürmüştür. Davacı taraf, davalının bu davranışına karşı savunmanın genişletildiğinden söz etmek suretiyle karşı koymuştur. Mahkemece bu karşı koymanın geçerli olduğu düşünülmeden hele böyle bir savunmanın tanıkla isbat edilmesi olanağı bulunmadığı gözönünde tutulmadan bu konuda dinlenilen tanık sözlerine dayanılmak suretiyle satış bedelinin (250) bin lira olduğu kabul edilmiştir. Mahkemenin genişletilmesine muvafakat edilmeyen savunmayı geçerli sayarak satış bedelini (250) bin lira olarak kabul etmesi doğru değildir.
Bilirkişiler temlik tarihinde dava konusu dairenin (294) bin lira değeri olduğunu saptamıştır. Taraflar bu tesbite karşı itiraz etmişlerse de, mahkemece itirazlar nazara alınmamış ve taşınmazın satış tarihinde gerçek bedelinin (294) bin lira olduğu kabul edilmiştir. Taşınmazın sicildeki satış bedeli (150) bin liradır.
Gerçek değerle (294) bin lira satış bedeli (150) bin lira arasında yüzde yüz oranında bir fark vardır. Göze çarpan bu aşırı farkın "açık nisbetsizlik" sayılması gerektiği kuşkusuzdur. Davada objektif unsurun gerçekleştiği açıktır.
C) Davalının kardeşi dava konusu dairenin bitişiğindeki dairenin sahibi olup orasını iş yeri olarak kullandığına, bu ilişki nedeniyle davalı davacının subjektif unsurun varlığını kabule esas tutulan haller içinde bulunduğunu yakından bildiğine göre davacının müzayakasından bilerek yararlanmak suretiyle açık farklı bir satış işleminin yapılmasını sağladığı olağan yaşantı koşullarının doğal sonucu olarak kabul edilmelidir.
Olayda gabinin bütün unsurları gerçekleştiğine göre davanın kabulü gerekli iken yazılı şekilde reddedilmesi yolsuzdur. Hükmün bu nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine 22.3. 1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini