 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/2058
K: 1978/3463
T: 29.03.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada; davacı, sahte belgelerle iyi niyetli bulunmayan davalıya satılan 851 ada, 56 parsele ait kaydın iptalini, adına tescilini istemiştir.
Davalı, kayda dayanarak iyi niyetle satın aldığını söylemiştir.
Davalının kayda dayanarak nizalı yeri iyi niyetle satın aldığı anlaşıldığından davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı bir örgüt tarafından düzenlenen uydurma vekaletname ve belgelere dayanılarak kendisine ait olan dava konusu 56 parsel sayılı taşınmazı önce Seyfi'ye satıldığını ve daha sonra Seyfi'nin de davalıya sattığını ileri sürerek davalı üstündeki kaydın iptalini istemiştir.
Ketim ve sahteciliğe dayanan yolsuz tescil ile ilgili bu gibi davaların yolsuz tescilin başladığı noktadan itibaren önce ve sonra iktisapta bulunanların tümü hasım gösterilmek suretiyle açılması zorunludur. Önce yolsuz tescile istinaden iktisapta bulunan kimse ile ondan sonraki el değiştirmelerle malik sıfatını kazanan kişilerin tümü hasım gösterilmeden dava açıldığı takdirde kesin ve tam sonuca gidilmesi, yolsuz işlemin baştan sona kadar düzeltilmesi olanağı yoktur, Hal böyle olunca davacının ilk iktisapta bulunan Seyfi aleyhinde de bir dava açması ve Seyfi'nin hasım tutulacağı dava ile bu davanın birleştirilmesi gereklidir.
Davalı Orhan aleyhindeki bu dava ile ilgili temyize gelince:
Kaynağını sahtecilikten alan temlik işlemlerinde hakimin olduğundan daha çok duyarlık ve titizlik göstermesi, delilleri gerçekci açıdan değerlendirmesi, karinelere dahi yer vermek suretiyle sonuca gitmesi zorunludur. Aksi takdirde "alan" sahtekarlara ve onlarla işbirliği yapanlara bırakılmış ve kapkaçların çoğalması körüklenmiş olur. Hal böyle olunca:
1 - Dava konusu taşınmazı Seyfi 7.1.1973'de (50) bin liraya satın almış ve 14.3.1975 gününde (100) bin liraya davalı Orhan'a satmıştır. Taşınmaz iki ay gibi kısa bir süre içinde el değiştirmiştir. Kısa süreli el değiştirme işleminin olağan sayılması mümkün değildir. Bu durum davalının iktisabı üzerinde ciddi kuşku uyandıran güçlü ve fiili bir karinedir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru değildir.
2 - Mahkemece taşınmazın gerçek değerini tesbit etmemiştir. Mahkeme gerçek değeri tesbit etmiş ve satış bedelleri ile karşılaştırmış, arada göze çarpan bir farkın varlığını saptamış olsaydı bu durumun nedeni üzerinde durmak ve olayı daha başka türlü değerlendirmek gereğini duyacağı kuşkusuzdur. Bu nokta inceleme konusu yapılmadan eksik soruşturmaya dayanılarak davanın reddedilmesi isabetsizdir.
3 - Sahtekarlık davasına ceza mahkemesinde bakılmaktadır. Ceza davası sonunda verilen karar ve orada toplanan delillerin bu davanın çözümlenmesinde yardımcı ve yan delil olarak bir katkıda bulunması olasılığı vardır.
Sonuca büyük ölçüde etkisi olan yukarıda yazılı hususlar soruşturulmadan ve yeteri kadar üzerinde durulmadan ve bu incelemelerde elde edilecek verilere göre deliller toplu olarak değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesi yolsuzdur.
Hükmün bu nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın iadesine 29.3.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.