 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/12032
K: 1978/12468
T: 30.11.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada: Davacı vekili, müvekkili ile kardeşi olan davalılardan Salih'in mütereken maliki bulundukları 820 parsel nolu taşınmazdan istifade konusunda anlaşamadıkları cihetle davacının taksim davası açtığını ve taksim davasının keşfi yönünden taşınmazın taksiminin mümkün olduğunun anlaşılması üzerine davalı Salih'in payından bir kısmının diğer davalılara tasimi engel ve ilerde taşınmazın tamamına sahip olmak amacıyla bağışladığını ve yapılan bağışın muvazaa olduğunu ileri sürmüş, temliken iptali ile tapunun eski hale icrasını istemiştir.
Davalılar vekili, muvazaanın yazılı vesika ile isbatı gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, muvazaa nedeni ile tapu iptali davalarının yazılı sebeble isatı gerektiğini ve davacınında yazılı vesika ile isbat edemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Tapu siciline göre dava konusu (820) parsel (3530) metre kare yüzölçümü olan (arsa) niteliğinde bir taşınmazdır. Bu taşınmaz (3/16) payı davacı, (13/16) payı davalıya ait olmak üzere taraflar arasında müşterek mülkiyet konusudur.
Dava dilekçesinde, davacının payından yararlanmasına davalının engel olduğu, payını kendisine satmağa zorladığı ve bu durum karşısında davacının Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak şuyuun giderilmesini istemek zorunda kaldığı yazılıdır.
Yine dava dilekçesinde, büyük pay sahibi olan ve ekonomik güce sahip bulunan davalının şuyuun giderilmesi davasında ortak taşınmazın satışında israr ettiği ve bu suretle davacıyı bir kenara iterek taşınmazın tümünü ele geçirmek çabası içnde bulunduğu, 8.6.1977 gününde yapılan keşifte taşınmazın paydaşlar arasında taksime tabi tutulması imkanının ortaya çıkması üzerine davalının bu durumu önlemek üzere kendisine ait 13 paydan bir kısmını öteki dört davalıya 1/52 şer pay olarak bağışladığı, bağışlamanın tamamen muvazaaya ve kötüniyete dayandığı ve sırf taksiminin önelnmesini sağlamak amacıyla yapıldığı belirtilmiştir.
Çok bilinçli yazılan böyle bir dava dilekçesindeki açıklamaların gerçeğe ulaşmayı sağlayan bir yanı olduğu kuşkusuzdur. Mahkeme önem ve değer verilmesi zorunlu olan bu yön üzerinde hiç durulmamış, muvazaa iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerekir, denilerek dava reddedilmiştir.
Davacı bağış sözleşmesinin taraflarından olmadığına göre muvazaa iddiasının yazılı belge ile isbat edilmesi zorunlu değidir. Sözleşmede taraf olmayan bir kişinin muvazaa iddiasını her türlü delil ile isbatlanması olanağı bulunduğuna göre:
1 - Sulh hukuk mahkemesinde görülen şuyuun giderilmesi davasında yapılan keşfe ait tutanağın getirtilmesi, bilirkişinin şuyuun giderilmesi konusunda maddi taksim formülünü önerip önermediğinin saptanması, bilirkişi maddi taksimi ön görmüşse taksim yapılmasına yasal bir engel olup olmadığının araştırılması,
2 - İki orak arasında maddi taksimin icrası mümkün olduğu, bağışlama işleminin Sulh hukuk mahkemesindeki keşifden sonra yapıldığı anlaşıldığı takdirde bağışlamadan sonra pay ve paydaş durumuna göre maddi taksimin mümkün olup olmadığının inceleme konusu yapılması, bağışlamanın maddi taksimininicrasını engellemediği anlaşılırsa davanın reddedilmesi,
3 - Bağışlama nedeniyle maddi taksimin icrası imkansız hale geldiği saptandığı takdirde davalının sırf davacıyı zarara sokmak maksadıyla ve kötü niyetle bağışda bulunduğu kabul edilerek davanın hüküm altına alınması gerekli iken mahkemece uyuşmazlığın çözümüne etkili olan bu yönler üzerinde durulmadan eksik soruşturmaya dayanılarak davanın reddedilmesi,
Yolsuzluk olduğu düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Hükmün yukarıda yazılı nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA peşin harcın iadesine 30.11.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.