 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/11872
K: 1978/11937
T: 15.11.1978
- ESKİ ESERLER-ÖZEL MÜLKİYET
ÖZET: Antik saha ve arkeolojik "sit" olanı içinde ve etrafı tarihi eserlerle çevrili yer, içinde taşınmaz mal niteliğinde eski eserin bulunduğu bilinmese de özel mülkiyete geçirilemez.
(1710 s. Eski Es. K. m. 3,53)
(Asari Atika Niz. m. 4)
Taraflar arasındaki davada; davacı Hazine vekili, tapulamaca zilyetlik nedenine dayanılarak davalı adına 402 parsel sayısı ile tesbiti yapılan dava konusu taşınmazın, "PATARA HARABELERİ" içinde, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, yetkisiz olan müze müdürünün itirazı geçersiz sayıldığı için tapulama mahkemesince tesbitin kesinleşmiş olduğuna karar verildiğini ileri sürerek, davalı tapusunun iptalini istemiştir.
Davalı, bu iddiaların tapulama mahkemesinde de ortaya atıldığını, kazandırıcı süredeki zilyetliği nedeniyle tesbitin kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın MK.nun 641. ve 1710 sayılı Yasanın 10. maddeleri kapsamına girmediğini savunmuştur.
Mahkemece, toprak halinde eski eser barındırdığı bilinmeyen dava konusu taşınmazın, tapulama tesbiti gününde yürürlükte bulunan 1322 tarihli Tüzük ve 1710 sayılı Yasa kapsamına girmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu hüküm yasal sürede Hazine temsilcisi tarafından temyiz edildiğinden dosya incelenip, gereği düşünüldü.
Dava konusu 402 parsel sayılı taşınmazın zilyetlik nedeniyle davalı adına yapılan tapulama tesbitine Hazineyi temsile yetkisi olmayan müze müdürü tarafından itiraz edildiği için tapulama mahkemesince davanın esası incelenmemiş, tesbit tutanağının kesinleşmiş olduğuna karar verilmiş ve bu hüküm Yargıtay'ca da onanarak kesinleşmiştir.
Bundan sonra davacı Hazine vekili, 402 parsel sayılı taşınmazın "Patara, Harabeleri" içinde bulunduğunu, zilyetlikle özel mülk haline getirilemeyeceğini ileri sürerek tapu kaydının iptalini ve Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı zilyetlikle ve tapulama mahkemesi ilamı ile savunmuştur.
Mahkemece, yerinde, kendisine inceleme yaptırılan müze uzmanı arkeologun düzenlediği 9.5. 1978 günlü raporda; "dava konusu 402 sayılı parselin, antik patara harabelerinin sınırları ve arkeolojik sit alanı içinde kaldığı, doğusunda üç gözlü antik şehir kapısı, güneyinde antik hamam yapısının duvar kalıntıları bulunduğu, bu yerde henüz arkeolojik çalışmaların tamamlanmadığı ." açıklanmış ve bu bilgiler "Gayrimenkul Eski Eser Ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın 732-07-A-1081 sayılı yanıt yazısı ve ait sınırlarını saptayan harita ile de doğrulanmıştır.
6.5. 1973 günü yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Yasasının 53. maddesi ile bu yasaya aykırı hükümleri kaldırılan 10.4. 1322 tarihli Asrı Atika Tüzüğünün 4. maddesinde; ". . .efrat ve cemaati muhtelifinin uhdelerindeki emlak ve arazide mevcudiyeti bilinen veyahut at iyen keşfedilecek olan her nevi abidat ve asrı atikai menkule ve gayrimenkullerin cümlesi Hükümetin malıdır." denilmektedir.
O halde taşınmaz mal niteliğindeki eski eserlerin bulunduğu yerler, 1710 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce de, sonra da kamu malı sayılmıştır. Böyle bir toprak, imar ihya, mal edinmeye ilişkin zamanaşımı veya medeni hukuka ait başka bir yolla özel kişilerin mülkiyetine geçemez.
Bu yasal kuraldan hareket edince; antik saha ve arkeolojik sit alanı içinde ve etrafı tarihi eserlerle çevrili bulunduğu, yerinde yapılan keşif, gözlem ve harita gibi delillerle saptanan dava konusu parselin bağrında, taşınmaz mal niteliğinde eski eserin bulunduğu bilinmese bile özel mülkiyet veya kamulaştırmadan söz edilemez.
Mahkemece de bu hukuksal durumun kabul edilmesine karşın, dava konusu taşınmazda eski eser bulunmayışı davanın 'reddine gerekçe yapılmıştır.
Oysaki; tarihi yapıtlarla çevrili; antik ve arkeolojik alan içinde bulunan 402 sayılı parsel, eski eserlerle dolu Ören bölgesindeki "külliyeden" soyutlanamaz. Böyle olduğu içindir ki, eski eserler ve aralarındaki toprak parçaları "Cüz'ü tam" kabul edilerek arkeolojik haritalara bağlanmıştır.
Bu toprak parçalarının içinde eski eser bulunduğunun bilinmediği gerekçesiyle özel mülkiyete izin vermek hem yasa koyucunun amacına ve hemde taşınmazın sınırlarındaki tarihsel yapıtların güvenliğine aykırıdır.
Hal böyle olunca, Hazine davasının kabulü gerekli iken yazılı düşüncelerle reddine karar verilmesi yolsuzdur.
Hükmün yukarıda yazılı nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine 15.11.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.