 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/11639
K: 1978/13491
T: 22.12.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada: Davacı, 157 ada, 11 parsele bitişik 157, ada, 14 parsel maliki davalının denizi doldurmasıyla koy meydana geldiği ve koyda yosun ve sıhhate muzur maddelerin toplandığını deniz suyunun pis kokulu ve siyah renk olduğundan tehlike ve zararın giderilmesini istemiştir.
Davalı, zarara sebep olmadığını, davacının da denizi doldurmasını söylemiştir.
Sabit olmayan davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla dosya tetkiki olunarak gereği düşünüldü:
KARAR : Taraflar, bir koy'un kenarında bulunan ve biri ötekine bitişik olan iki taşınmazın sahibidirler. Davacı,davalının malik olduğu taşınmazın denize bakan ceplesini izinsiz olarak doldurduğunu, bu suretle yalı şeridini bozduğunu, deniz suyunun normal hareketini önlediğini, doldurulan kısmın meydana getirdiği yapay çıkıntıdan ötürü dalgaların sürüklediği yabancı maddelerin kendi taşınmazı önünde birikinti yaptığını, bu durumun sağlık açısından tehlike doğurduğunu, çevreye dayanılmaz kokuların yayılmasına yol açtığını... ileri sürerek sendisine ait taşınmazın deniz cephesini davalının doldurmaya zorlanması suretiyle sakıncalı durumun giderilmesini istemiştir.
Davacının amacı davalının denizi doldurmasından doğan sakıncaların giderilmesi isteğinden ibarettir. Bu itibarla davada komşuluk ilişkilerine dayanıldığı açıktır.
Davada doldurma işleminin yasal koşullara uyularak yapılıp yapılmadığını araştırmak zorunluluğu yoktur. Doldurma yasal koşullara uyulmadan yapılmışsa, davacı bu durumdan bir zarar görmüşse, komşu hakları dışında kalan öteki hukuksal nedenlere dayanarak bu durumun önlenmesini isteyebilir.
Davacı bu davada doldurmayı kabullenmiş, doldurmadan doğan sakıncaların ve rahatsızlıkların giderilmesini istemiştir. Medeni Kanunun 661. maddesine dayanan böyle bir davada doldurmanın yasalara uygun olarak yapılması veya yapılmaması sonuca etkili değildir. Her iki halde komşu haklarıyla bağdaşmayan bir sonuç husule gelmişse bunun giderilmesi istenilebilir.
Hal böyle olunca mahkemmece yapılacak iş:
Doldurmanın komşuluk ilişkisinin hoş görü ve tahammül sınırlarını aşan bir sonuç doğurup doğurmadığını araştırmakdan ibarettir. mahkemenin bu konudaki soruşturma ve araştırması uyuşmazlığı kesin bir çözüme götürecek açıklık ve yeterlilikde değildir. Önce ve herhalde doldurmadan önceki durumla doldurmadan sonra husule gelen durum arasında komşuluk ilişkisi açısından bir fark mevcut olup olmadığı saptanmalıdır. Bir fark mevcut olmadığı veya fark hoş görü ve olağan tahammül sınırlarını aşmadığı takdirde dava rededilmelidir. Dolduma birikinti, koku, kirlilik .. vesair yönlerden normal bir kişinin önerilen önlemleri almaya davalının zorlanması suretiyle davanın kabul edilmesi gereklidir.
Mahkemece bu ilkelere uymayan ve yetersiz olan soruşturmaya dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, gelen temyiz eden vekili için 1400 lira duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden tahsiline, peşin harcın iadesine 22.12.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.