 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1978/10739
K: 1978/10612
T: 12.10.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada; davacı dilekçesinde; muris adına kaytılı 37 parselin tapu kütüğünde yazılı 40 hane numarasının 508 olarak tashihine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme davanın reddine karra vermiştir. Karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Türkiye'nin önemli sorunlarından biri yönetimin iyi çalışmaması, bürokrasinin yurttaşı canından ve malından usandıracak bir kerteye varmasıdır. Yönetimin yersiz ve yanlış uygulamaları - idarece çözülmesi gereken konularda bile - vatandaşı mahkemelere başvurmak mecburiyetinde bırakmakta, yalnız bu neden, önemli miktarda işin mahkemelerce görülmesi sonucunu doğurmaktadır. Yönetimin iyi çalışmadığı yerlerde mahkemeler, ister istemez vatandaşların başvuracağı en sonr merci durumuna gelmektedir.
Olayda böyle bir durumdan doğmuştur. Davacı, tapu sicilinde miras bırakanı adına kayıtlı olan taşınmazı mirasçı sıfatıyla üstüne intikal ettirmek istemiş, sicil muhafızlığı kayıt sahibini nüfus sicilindeki hane numarası ile kait tablosunda yazılı hane numarasının birbirini tutmadığı nedeniyle - bahanesiyle - müracaatı reddetmiştir. Vatandaş müracaatını teşkilatın en üst kademesine - genel müdürlüğe kadar götürmüş, orası da mahkemeye müracaatı önermek suretiyle başvuruya olumsuz yanıt vermeyi öngörmüştür.
Görevlilerin adeta görevden kaçma anlamını taşıyan bu sorumuluk anlayışı karşısında vatandaş basit sayılacak bir konuda idare kapılarının kapanmasından ötürü mahkemeye başvurmak zorunda kalmıştır.
Mahkeme dahi idari makamların düştükleri yanılgıyı tekrarlamak, vatandaşı öyle değil böyle bir dava açmak gerekir demek suretiyle davayı reddetmiştir. Mahkeme son mercidir, vatandaşın gideceği başka yer kalmamıştır.
Sıkıntıda olan davacının ne istediği bellidir. Tapu sicilindeki hane numarası ile nüfus kaydındaki hane numarasının birbirini tutmamasından ötürü intikal işlemi yapılamadığına göre mahkeme geniş bir soruşturma yapılarak taşınmazın gerçek malikinin kim olduğu, davacının gerçek malikin mirasçısı olduğu saptandığı takdirde idarenin aşamadığı şekilci sed ve engeller yıkılmak suretiyle usandırıcı durumun tatlı ve olumlu bir sonuca bağlanması olanağı varken katı bir anlayış ve takdirde bağlı kalınarak yazılı şeklide karar verilmesi doğru değildir.
Hükmün bu nedenle HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 12.10.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.