 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1978/77
K: 1978/1032
T: 22.02.1978
DAVA : Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 9.9.1972 gününde verilen dilekçe ile Şevval 1197 tarihli fermanın sahteliğinin tesbiti istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulü ile fermanın hükümsüzlüğüne dair verilen 8.4.1976 günlü hükmün yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Dava konusu Evail-i Safer 1197 tarihli fermanın Mülga divan-ı Hümayun Sivas ahkam defterinin 177. sayfasında kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu defterin niteliği başbakanlık Arşiv Genel müdürlüğünü 27 Aralık 1972 günlü yazısında belirtilmiştir. Ayni genel müdürlük mahkemenin sorusu üzerine gönderdiği cevaplarda fermanla ilgili dosyanın bulunamadığını Bab-ı Ali'nin çok kez yangın geçirdiğini bu yangınlar harf ve bakımsızlık nedeniyle ziyaa uğrama ihtimali olduğunu bildirmişlerdir. Sivas Müzesinde Tapu ve kadastro genel müdürlüğünde sözü edilen ferman kaydına raslanamamış olması ahkam defterindeki kayda itibar edilmemesini gerektirmez.
Bilirkişi kurulunun 3.11.1975 günlü raporuna gelince; ilgili dosyanın bulunamaması nedeni başbakanlık Arşiv genel müdürlüğü yazısında açıklanmıştır. Dosyanın halen olmayışı vaktiyle de olmadığı anlamına gelmez. Yazının kötü olması ilk iki satırla sonraki satırlarda kullanılan kalem ve mürekkebin farklı bulunması da sahteliğe delalet etmez. Defterdeki diğer bazı fermanların altında da yazanın adının bulunmadığı belirtilmesine göre bu fermanların altında da yazanın adının bulunmadığı belirtilmesine göre bu ferman altında da yazanın adının bulunmayışı bir önem taşımaz. Yazısının kötü olması sebebile bir daha o katibe ferman kaydı düşürtülmemiş olması mümkündür. Bu itibarla o yazısının benzerine raslanamadığı yolundaki mütalaa da bu fermanı safer 1197 ayı başlarında işlenen diğer fermanlarla birlikte yazılmadığı kanaatı belirtilmiştir ki bu kanaat dahi sahteliğin sübutuna yeter sayılamaz. 1197 yılında kullanılan kalem ve mürekkeplerle dava konusu fermanda kullanılan kalem ve mürekkep konusunda yazının yaşı hususunda gerekçeli açık ve kesin bir bilgiye raporda yer verilmemiştir. o halde bilirkişilerin yeterli olmayan mütalaası da hükmü dayanak yapılamaz.
Öte yandan davalı vekili temyiz dilekçesinde 1203 tarihli ayrı bir fermanları bulunduğun bu fermanda 1197 tarihli fermandan sözedildiğini ifade ile 1197 tarihli emrin tecdidi istenmesi üzerine 1203 tarihli ikinci emrin ferman olunduğunu bildirmiş ve 1203 tarihli fermanı yeni elegeçirdiklerinden son oturumda hakimliğin tetkikine sunduklarını hakimlikçe incelenmediğini ve ısrara rağmen ibrazının tutanağa yazılmadığını ileri sürmüştür. Gerçekten 1203 tarihli ayrı bir ferman mevcutsa ve o fermanda dava konusu 1197 tarihli fermandan sözediliyorsa başkaca incelemeğe mahal olmadan davanın reddi gerekir. İddia edildiği nitelikte ikinci bir fermanın bulunmadığı anlaşıldığı takdirde sahteliği ileri sürülen fermandan kullanılan mürekkepler kalemler ile o tarihte kullanılan mürekkep ve kalemler konusunda ve yazının yaşı hususunda mütehassıs bilirkişilerden rapor alınmak sahteliğin kesinlikle saptanması halinde dava kabul olunmak icabeder.
Bu hususlar gözönünde tutulmadan yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacı Ergü köyünden alınarak davalı Sırakonaklar köyüne verilmesine peşin harcın istek halinde temyiz eden iadesine 22.2.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.