 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1978/6247
K: 1979/1715
T: 20.03.1979
DAVA : Davacı Halil Süreyya vekili tarafından davalılar aleyhine 12.5.1977 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 8.11.1978 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Davacı ile davalıların miras bırakanı Ömer arasındaki ilişki, satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesinden önce 9.1.1975 günü başlamıştır. O gün düzenlenen harici sözleşme ile Ömer, çekişmeli iki dairesini mağaza şekline çevirecek ve davacıya birbuçuk milyon lira karşılığında satacak, bu iş için peşin aldığı 650.000 lirayı 9.1.1976 günü ödediğinde satıştan cayabilecektir. 9.1.1975 günü çekilmeli taşınmazların tapu kaydı üzerine 650.000 lira için bir yıl vadeli alıcı lehine ipotek konmuş ve bu arada 650.000 liralık bir bonoda adı geçene keşide edilmiştir. Ayrıca, yine aynı gün Ömer ile emlak komisyoncusu keşide edilmiştir. Ayrıca yine aynı gün Ömer ile emlak komisyoncusu Adil, mezkür dairelerin 1,5 milyon liraya satılması için anlaşmışlardır. Bu amaçla yapılan ilanları havi gazete küpürleri dosyaya konmuştur. Halil Süreyya lehine keşide olunan bonoyu, Adil'e ciro etmiştir. 19.1.1976 günü çekişmeli daireler üzerine, davacı lehine 100.000 liralık ikinci bir ipotek tesis edilmiş ve aynı gün davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşmede, satış bedeli 850.000 liranın 750.000 lirasının ipoteklerle sağlanacağı, arta kalan 100.000 liranında ferağ takriri günü olan 1 Haziran 1976 günü ödeneceği kabul edilmiştir. Davacı ile Ömer arasında düzenlenen tüm sözleşmelerde, Adil tanıktır. Buna rağmen harici ve resmi sözleşmeler ve dosya kapsamına göre Adil, olayla ilgilidir. Bu yüzden çekişmeli dairelerin üçüncü kişilere satışı için Adil, olayla ilgilidir. Bu yüzden çekişmeli dairelerin üçüncü kişilere satışı için Adil, ile Ömer arasında düzenlenen komisyon anlaşmasından davacının haberdar olmaması mümkün değildir. Bu bakımdan, her iki dairenin mağaza şekline çevrileceğine ve bundan ötürü satış bedelinin 1,5 milyon lira olarak yüksek tayin edildiğine değinen davacı vekilinin iddiasına itibar edilemez. Bu itibarla; davalılar aleyhine olmak üzere 9.1.1975 ve 19.1.1976 günleri yapılması; davalılar aleyhine olmak üzere 9.1.1975 günlü 1,5 milyon lira değerindeki dairelere bir yıl sonra düzenlenen, satış vaadi sözleşmesinde 850.000 lira gibi düşük bir bedel gösterilmesi, mezkür dairelerin üçüncü kişilere satışı için komisyon sözleşmesi düzenlenmesi ve bu hususun gazete ile ilanı, Ömer'in borca batık olduğunun anlaşılması karşısında, davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesinin aslında karz akdinin garantisini teşkil etmek ve ipotekli taşınmazın alacaklı tarafından iktisabını önleyen MK.nun 788/2. maddesi hükmünü ortadan kaldırmak amacına yönelik olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla davalılar ve vekillerinin yukarıda belirtilen hususlara değinen itirazları yerinde görülmüştür. Kabule göre de;
Dava değerinin belli olması ve nisbi tarifenin uygulanması doğru, buna karşı maktü vekalet ücreti takdiri gerekeceğine ilişkin davalı tarafın temyiz itirazı varit değil ise de; davacı kendi edimini tümüyle yerine getirmeden ifa davası açamıyacağının düşünülmemesi de, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ve vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine; 1.400 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendilerini duruşma vekille temsil ettiren mümeyyiz davalılar Orhan, Mustafa Kemal ve Erhan'a ödenmesine, 20.3.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.