 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1978/549
K: 1978/1482
T: 14.03.1978
DAVA : Davacı (M) vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.10.1968 gününde ve daha sona verilen dilekçelerle kadastroca malik hanesi açık bırakılan 3 ada 2 parsel sayılı taşınmazın zilyetlik nedeniyle müvekkili adına tescili istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; taşınmazın malik hanesi sonradan hazine adına doldurulduğundan konusu kalmayan davanın reddine dair verilen 26.10.1977 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle ve ayrıca davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dosya kapsamı ve temyiz sebepleri itibariyle:
1 - Davacı (M), kadastroca malik hanesi açık bırakılan taşınmazın zilyedlik nedeniyle kendi adına tescilini istemiştir. Bu dava görülürken hazine onuncu asliye hukuk mahkemesi'nden 221 sayılı yasaya dayanarak 6.12.1968 günlü bir tescil kararı alış ve taşınmazı kendi adına tescil ettirmiştir. Davacı, bu karar ve tapunun iptali için üçüncü asliye hukuk mahkemesinde dava açmışsa da o da 3.4.1975 gün ve 743/184 sayılı kararla reddedilmiş, hüküm Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. Böylece, dava sırasında taşınmazın malikhanesi hazine lehine doldurulduğuna ve davacının zilyedliğe dayalı iddiası da üçüncü asliye hukuk mahkemesi'nce karara bağlanıp kesineştiğine göre kadastro mahkemesi sıfatıyla çözümlenecek bir yön kalmamıştır. Bu nedenle, (konusu kalmayan davanın reddine) şeklinde tessi edilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Mülkiyet uyuşmazlığı üçüncü asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmiş ve zilyedliğe dayalı isteğinin reddi dolayısıyla davacı o mahkemece 149000 lira vekalet ücretine mahkum edilmiştir. Kadastro mahkemesince bu karar gözönünde tutularak (konusu kalmayan davanın reddine) karar verildiğine göre davacıya ikinci kez ve bu defa 153400 lira vekalet ücreti yükletilmesi doğru görülmemiştir. Herne kadar iki ayrı mahkemede görülen iki davanın reddinin bahis konusu olduğu düşünülebilirse de; davacının tek bir isteği vardır. O da, taşınmazın zilyedlik nedeniyle kendi adına tescili talebinden ibarettir. Kadastroca taşınmazın malik hanesi açık bırakıldığı için davacı kadastro işlerine bakmakla görevli mahkemeye başvurmuştu. Ne var ki, bu dava görülürken hazine bir başka mahkemeden 221 sayılı yasa hükümlerinden yararlanarak tescil kararı almış, taşınmazı kendi adına tescil ettirmiştir. Kadastro mahkemesine başvurulmadan hazine bu işlemleri yaptırsaydı davacı doğruca ait olduğu genel mahkemede davasını açacaktı. Hazinenin belirtilen tutumu dolayısıyla davacı kusurlu kabul edilemez. Diğer bir ifade ile, davacının bir tek isteği için onu iki ayrı mahkemede dava açmak zorunda bırakan hazine lehine iki kez vekalet ücreti yükletilmez. Esasen, uyuşmazlık Kadastro Mahkemesinde değil üçüncü asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmiştir. Şu halde, görülmekte olan dava sırasında onuncu asliye hukuk mahkemesinden alınan karara dayanılarak taşınmazın malik hanesi doldurulduğuna, iptali için açılan dava da üçüncü asliye hukuk mahkemesince reddedildiğine göre bu durum karşısında Kadastro Mahkemesince yapılacak başka bir iş kalmadığından (Dava konusunda bir karar ittihazına mahal olmadığına) şeklinde bir karar verilmesi de mümkündür. Bu takdirde de hazine lehine vekalet ücreti hüküm altına alınamaz.
Bu nedenle, davacı (M) vekilinin temyiz itirazı vekalet ücreti bakımından yerindedir.
2 - 2613 sayılı Kanunun 29. maddesine göre kadastro mahkemesine müracaat yazılı olabileceği gibi ifade zabtettirmek suretiyle de olur. (Z) ve (S) tarafından verilen 8.6.1972 günlü ilk dilekçede sıfatları (Davacı) olarak belirtildiği gibi dilekçenin sonuç kısmında da tercihe şayan zilyedlik hakları bulunduğu ifade edilmiştir. Bu dilekçede açıkça tescil istekleri yazılı değilse de 20.2.1976 günül oturumda bu istekleri tutanağa geçirilmiştir. O halde, adı geçenler bu davada asli müdahil (davacı) durumundadır. Yazılı bir tescil talepleri bulunmadığı yolundaki mahkeme gerekçesinde isabet görülmemiştir. Ancak; gerek sözü edilen tutanak tarihinde, gerekse ilk dilekçe tarihinde taşınmazın malikhanesi hazine adına yazılı bulunduğundan bunlara ait dava, harcı alınmak suretiyle genel hükümler çerçevesinde görülebilir. Bu takdirde İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nca bir tevdi kararı ittihazı gerekeceğine ve bu halde de hazine lehine vekalet ücreti yüklenemiyeceğine göre hazine vekilinin (Z) ve (S)ye de vekalet ücreti yükletilmesi gerektiği yolundaki temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
3 - Kadastro tesbiti sırasında dava konusu 3 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında Ayazağa Köyü tüzel kişiliği mer'a iddiasında bulunmuş, hazine ise hazine-i hassa tapusu içinde kaldığını ileri sürmüş, kadastro komisyonunca mülkiyet uyuşmazlığı çözülemiyerek malik hanesi açık bırakılmıştır. Davacı (M), zilyedliğe dayalı tescil davasını hazine aleyhine yöneltmiştir. Mahkemece, 13.11.1968 günlük oturumda kadastroca taşınmazın mer'a niteliği ile köy tüzelkişiliğine ait olduğunun beyan edilmesi sebebine dayanılarak davanın Ayazağa Köyüne ihbar edilmesine ve bu suretle teşkili taraflehine karar verilmiş, 16.12.1968 günlü oturumda da davacı tarafa bu konuda kesin süre tanınmıştır. Bunun üzerine köy muhtarına 3.2.1969 günlü oturum için 13.1.1969 günlü ihbar dilekçesi tebliğe çıkarılmış ve 23.1.1969 gününde de tebliğ edilmiştir. Halbuki, taşınmazın hazine adına tesciline dair 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin tescil kararının tarihi 6.12.1988, tapuya tescil tarihi ise 17.1.1969 dur. Yani, MK.nun 633. maddesi uyarınc tescil kararı tarihinde hazine bu taşınmazın malikidir. Dava, (M) ile hazine arasında görülüp sonuçlandırılmak gerekirken mahkemenin zorlaması ile dava köy muhtarına da ihbar edilmiştir. Dava sonunda köy lehine tesi edilmiş bir hüküm de yoktur. Asli müdahiller ise esasen köyü hasım göstermemişlerdir. Bu itibarla, köy lehine de vekalet ücreti takdiri gerektiği yolundaki Ayazağa Köyü vekilinin temyiz itirazı yersizdir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, (M) vekilinin diğer temyiz itirazları ile hazine vekili ve Ayazağa Köyü vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine, hükmün vekalet ücreti yönünden (M) lehine BOZULMASINA, 14.3.1978 gününde oybirliği ile karar verildi.