 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1978/510
K: 1978/873
T: 13.02.1978
DAVA : Davacı Talat vekili tarafından, davalı Hazine aleyhine 15.11.1976 gününde verilen dilekçe ile kiracılık hakkının tanınmasını ve buna karşı çıkan Hazinenin el koymasının önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 3.10.1977 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, sözleşme ile kiralanan arazide, kiracılık hakkı tanınarak buna karşı çıkan Hazinenin elkoymasının önlenmesi isteminden ibarettir.
Dava konusu taşınmazın Suriye uyruklu kişilere ait olduğunda bir uyuşmazlık yoktur. Ancak bu taşınmaz; 1062 sayılı Mukabelei Bilmisil Kanununun verdiği yetkiye dayanarak Hükümetimizce 1966 yılında çıkarılan kararname ve bunun uygulama biçimini gösteren ve 6 Kasım 1967 gününde Resmi Gazetede yayınlanan ve o gün yürürlüğe giren 25.9.1967 gün ve 6/8890 sayılı Yönetmeliğin 24. maddesi hükümlerine tabi bir yerdi.Kararname ve yönetmelik hükümlerine göre Suriye uyruklu kişilere ait taşınmazlar üzerindeki tasarruf hakkı sınırlandırılmış ve taşınmazlara el konulmuştur. Yalnız 17.10.1966 tarihinden önce Suriyeli'ler tarafından kiraya verilmiş ve kira sözleşmeleri noterlerce tescil ve tasdik edilmiş olmak kayıt ve şartı ile kiracıların hakları, kira süresi sonuna kadar saklı tutulmuştur. Dava konusu taşınmazın, yukarda saydığımız koşulları taşır biçimdeSuriyeliler tarafından 8 Ekim 1962 gününde 10 yıl süre ile davacıya kiraya verildiği ve kira süresinin 8.10.1972 gününde sona erdiği, dosyada bulunan kira kantratosu ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacı her ne kadar kira sözleşmesindeki özel şarta göre; tarafların ses çıkarmaması karşısında kiranın aynı şartlarla on yıl daha uzayacağı iddiasında bulunmuş ise de, hükümetçe tedbir niteliğinde alınan karar gereğince bunun normal olarak uzaması olanağı kalmamıştır. Özellikle, davacı dava dilekçesinde kira süresi dolmadan, hazinenin 1966 yılında Suriye uyrukluların taşınmazlarına el konulduğunu açıkça kabul etmiş olmasına göre; bu el koyma, kira süresi sonunda taşınmazlara el konulacağını ve kira süresinin uzatılmayacağını eylemli olarak anlatmış bulunmaktadır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, 1062 sayılı Mukabele Bilmisil Yasasına dayanarak Hükümetçe çıkarılan kararname ve yönetmelik hükümler uyarınca sözü edilen kira sözleşmesi dava açılmasından çok evvel sona erdiği ve bu ortam içinde, bu sözleşme hükümlerini kendiliğinden yürümeyeceği düşünülerek, davanın reddine karar verilmesi gerekli iken aksine görüş ve düşünce ile kabulü isabetsiz temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğündün hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcını istendiğinde temyiz edene iadesine 13.2.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.