 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1978/2540
K: 1978/3498
T: 27.06.1978
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.7.1975 gününde verilen dilekçe ile 303 ada 16 parsel üzerindeki davalı lehine mevcut 635.000 TL. lık ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.11.1977 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekil itarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Davalı vekili tarafından verilen 13.6.1977 günlü dilekçede, mevcut delillerin yeterli bulunduğu ve şayet mahkemece daha fazla aydınlanmak ihtiyacı duyulursa bazı delillerin de toplanması istenmiş olup o delillerin taalluk ettiği konuların davayı ve sonucu etkilemiyeceği anlaşılmış, bu nedenle de 23.9.1977 günlü oturumda isteğin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
2 - Kayıt maliki H. Hüsnü'nün hastahanede olduğu ve akli melekelerine sahip bulunmadığı bir sırada şeklen yapıln devir ve ferağ işleminin hükümsüzlüğü davacılarla taşınmazı kendi üzerine geçirten Saadet arasında görülen 1973/798 sayılı dava sonunda saptanmış, Saadet adına olan kayıt iptal edilerek taşınmaz H. Hüsnü'nün mirasçıları olan davacılar adına tescil edilmiştir. H. Hüsnü'nün akit tarihinde ehiyetsizliği Saadet'in şeklen vaki iktisabının geçersizliği husus ve ikisinin de vekili aynı zamanda, kendilerine yakın ilişkisi bulunma ve özellikle Saadet'in kardeşi olup, bankadaki ona ait özel kasayı açma yetkisini dahi taşıyan davalı Nevzat tarafından bilinmek gerekir. Saadet'in şeklen vaki iktisabından birbuçuk ay sonra Saadet'e 660.000 lira borç para verdiğinden bahisle Nevzat'ın bu taşınmaz üzerine bu miktar için ipotek koydurmasında iyiniyetin varlığı kabul edilemez. Davalı vekilinin 11.11.1977 günlü dilekçesinde ve temyiz dilekçesinde, taşınmazın üzerindeki inşaata yapılacak harcamaların teminatı olmak üzere böyle bir ipoteğin konduğu belirtilmekk suretiyle akit tablosunun gerçeği yansıtmadığı ortaya konmuş bulunmaktadır. Zira, akit tablosunda ilerde doğacak alacak için değil, verilmiş borç para için ipotek edildiği yazılı bulunmaktadır. Öte yandan, H. Hüsnü'nün ehliyetsizliği ve yapılan sahte işlem itibariyle mülkiyetin Saadet'e geçtiği kabul edilemiyeceği cihetle ipotek akit tarihinde veraset yolu ile taşınmazın gerçek maliki olan davacılara karşı iyiniyet iddiasında da bulunulamaz.
Davalı vekili, inşaatta kullanılann malzeme ve işçilik dolayısıyla esasen kendilerinin kanuni ipotek hakları bulunduğunu ve bu itibarla mevcut ipoteiğni kaldırılamıyacğını savunmuş ise de, malzeme ve işçilikten doğan alacağın malik (halen davacılar) tarafından kabulü veya bir mahkeme kararına bağlanması halinde kanuni ipoteğin tescili söz konusu olabilir. Bu taşınmaza yapılan inşaat masrafından ötürü taraflar arasında ayrı bir davanın mevcut olduğu ve derdest bulunduğu tarafların beyanında anlaşılmasına ve esasen akit tablosundaki sözlere göre bu ipoteğin kanuni ipotek olarak kabulü olanaksızdır. Olayda MK. nun 809. maddesinde yazılı koşullar yoktur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar doğru olup hükme yönelik itirazlar yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA 27.6.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.