 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1978/2188
K: 1978/2622
T: 11.05.1978
DAVA : Davacı Ali tarafından, davalı Sadettin aleyhine 24.6.1977 gününde verilen dilekçe ile kadastro tahdidinin iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.12.1977 günlü hükmün Yargıtay'ca, incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmazlar kadastroca taraflar adına tahdit edilmiş ve bu tahdit kesinleşerek tapuya tescil edilmiş, çaplı tasarruf belgeleri de ilgililere verilmiştir.
Bundan sonra Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nce verilen yetki üzerine Ayvalık Kadastro Müdürlüğü'nce tarafların taşınmazlarını bulunduğu adada revizyon çalışması yapılmış, Kadastro Komisyonunca işe yeniden el konularak davacıya ait taşınmaz 39 m2 eksik tesbit edilmiş, davacının itirazı üzerine 9 Hazine 1977 gün 378 saylı Revizyon kararı verilmiş, bu karar üzerine de işbu dava açılmıştır.
Hukuki ve geometrik yönü tehdit edilerek kesinleşen ve tapuya da tesciledilen bir taşınmaz hakkında revizyon çalışmasında söz edilerek komisyonun revizyon kararı alması hukuki ve geometrik yönünün değiştirilmesi MK.nun taşınmaz mülkiyetini iktnisap ve aynı hakkın doğumu ile ilgili 633 ve 930. maddelerine aykırı olduğu gibi, artık uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi mahkemeye ait bulunan bir hususa müdahale niteliğini taşır.
2613 sayılı Yasanın 26. maddesiyle komisyona verilen görev,ancak taşınmazın hukuki ve geometrik yönleriyle tapuya tescilden önceki safha için söz konusudur. Aksinin kabulü Kadastro Müdürlüğü'nün her bulunduğu yerde tapu kayıt malikini kuşku içinde bırakma, üçüncü kişiler bakımından da tapu kaydına güvensizlik yaratmak olur ki, kişi ve toplum yaşantısı bakımından sakıncaları çok ve o kadarda önemli olan böyle bir durumu yasa koyucunun gözden uzak tuttuğu düşünülemez.
Bu yüzden, tarafların rıza ve muvafakatları dışında bir revziyon çalışması yapılamaz. Bu durumda yapılan işlemler yokluk ifade eder ve hukuki bir sonuç doğurmaz.
Kesinleşen tahdit sonucu halele uğrayan kişiler ancak genel mahkemede dava açarak hakkını arayabilirler.
Bu durum karşısında ilgilisinin genel mahkemede dava açmakta muhtar olmak üzere dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken aksine yazılı görüş ve düşünce ile uyuşmazlığın esası incelenip sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.5.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.