 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1978/59
K: 1978/430
T: 09.02.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi) nce verilen 19.10.1977 tarih ve 408/258 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, dava dışı Fethi isimli kişinin müvekkillerinin miras bırakanı Ferruh'un imzasını taklit etmek suretile sahte olarak düzenlediği 15.000 liralık emre muharrer senedi davalıya ciro ettiğini, usulsüz tebligatlar nedeniyle icra takibinin kesinleştiğini, haciz konulan taşınmazın satışını önlemek amacile masraflar ile birlikte 24.373.52 liranın ödendiğini borcun aslının mevcut olmadığını iddia ederek, icraya ödenen bu miktar paranın istirdadına ve borçlu olmadıklarının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, müvekkilinin söz konusu senedi iyi niyetle ve ciro yolu ile iktisap ettiğini, husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini, ödeme gününden dava gününe kadar bir yıl geçtiğinden isteğin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, ilgili dosyalar ve belgelere göre, sözü edilen paranın 30.5.1975 gününde ödendiği ve davanında bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra 5.4.1977 günlü açıldığı, daha önce aynı konuda açılan davanın, açılmamış sayılmasına karar verilerek kesinleştiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
İİK.nun 72. maddesinin 7. fıkrası gereğince ödeme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürcü süre içinde istirdat davasının açılmamış olmasına ve herne kadar süresi içinde asliye hukuk mahkemesine dava ikame edilmiş ise de, tevdi edildiği ticaret mahkemesince usulün 193/sona göre on günlük sürenin başlangıç tarihine ilişkin 11.10.1976 tarih ve 5/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına dayanılarak davanın açılmamış sayılmasına dair ittihaz olunan karar kesinleşmiş olduğundan, sonuçlarını dava dilekçesinin verilmiş olmasını da kapsayacak şekilde hasıl etmiş ve asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış olması keyfiyeti tamamen ortadan kalkmış bulunmasına ve hak düşürücü süreler için tatil, kesilme ve ek süreye ilişkin zamanaşımına ait hükümlerin uygulanamayacağına göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 1400 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine 9.2.1978 tarihinde oy çokluğuyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı sahte olarak düzenlenip işleme konulmuş bir senet nedeni ile kendisinden dava konusu paranın alındığından bahisle bunun geri verilmesini istemiştir.
Daha açık bir deyimle, davacının dava dilekçesinde açıklandığı üzere, davası, TC.K.nun 349. maddesinin üçüncü fıkrası delaletiyle aynı Kanunun 342 ve 346. maddelerinde yazılı fiillerin işlediklerini ileri sürdüğü kimselerden suç konusu olan paranın geri alınmasından ibarettir.
Dava dilekçesinde İİK.nun 72. maddesinden bahsedilmesinin olaya etkisi yoktur.
Bu itibarla suç konusu paranın suçu işleyenlerden geri alınması için açılan davanın İİK.nun 72. maddesinde yazılı istirdat davası olarak ad ve kabul edilerek davanın bir yıl içinde açılmadığından bahisle reddedilmesi isabetsiz olup hükmün bu bakımdan bozulması oyundayız.