 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1978/526
K: 1978/1283
T: 20.03.1978
DAVA : Hasan Zeki Döne ile T. İş Bankası (F) Şubesi arasında çıkan davadan dolayı (İstanbul 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 16.6.1977 gün ve 777/317 sayılı hükmü bozan dairenin 10.11.1977 gün ve 4674/4921 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Dava, isim benzerliği nedeniyle gerçek hesap sahibinden başka bir şahsa yapılan ödemeden doğan zararın tahsiline ilişkindir.
Davalı banka vekili iş bölümü itirazında bulunmuş ve bu itirazının reddedilmesi üzerine iddia hakkında bilirkişi incelemesi ve C. Savcılığına yapılan cezai takibatın sonucunun beklenmesine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava veçhile tahsile karar verilmişse de davalı bankanın temyizi üzerine hüküm dairece bozulmuştur.
Davacı vekili tashihi karar isteğinde bulunmuştur.
Dosyada mevcut ve davanın dayanağı olan davalı bankaya ait (ihbarlı hesap kartonu)nda davacı hesap sahibinin adı (Hasan Zeki Döne) olarak kaydedildiği gibi ayrıca da hem nüfus kütüğüne kayıtlı olduğu yer (Ardeşen) ve hemde işçi olarak çalıştığı Almanya'daki adresi de kayıtlı bulunmaktadır. Davalı bankanın 25 Temmuz 1975 tarihli vekaletnameye dayanarak telefonla (provizyon) yoluyla kendisine ödemede bulunduğu şahsın adı ve soyadı ise zadece (Zeki Döne) olup Edirne nüfusunda kayıtlı bulunmaktadır. Asıl hesap sahibi ile , (Hasan Soyiğit) ismindeki bir şahsa vekalet veren (Zeki Döne) imzalarının yekdiğerine benzemediği ve mukallet bir imza olduğu dosyada mevcut bilirkişi raporunda anlaşılmaktadır.
TTK. nun 3, 4/b.6 ve 12/b.8 ve Bankalar Kanunu hükümlerine göre, davalı bankanın ticari bir işletme olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle, davalı Bankanın (A) Şubesi'nin TTK.nun 20/f.2 hükmüne göre basiretli bir iş adamı gibi hareket ederek aynı bankanın istanbul (F) Şubesi'nden 25.7.1975 tarihinde telefonla provizyon istendiği zaman- halen bu provizyon mevcut bir hesabın tamamen kapatılmasını hedef alması halinde-vekaleten o hesabı kapatan şahıs ile mübrez vekaletnamedeki şahsın isim ve nüfus hüviyet kaydının yek diğerine tam olarak uyup uymadığını iyice kontrol etmesi ve uygunluk sağladıktan sonra ancak (provizyon) vermesi gerekirdi. Olayda, davalı banka; gerek nüfus kaydı, köy ve iş adresi ve gerekse göbek ve asıl adı tam olarak birbirine uymayan bu şahsın isteği üzerine (vadeli mevduat) hesabını kapatarak böyle şahsa ödemede bulunmakla kusurlu hareket etmiş bulunmaktadır. Olayda, davacıya kabili atıf bir kusur mevcut olmadığı için BK.nun 98. maddesi hükmü delaletiyle 44. maddesi hükmünün uygulama olanağı olmadığı, gibi yine aynı kanunun 53. maddesi hükmü muvacehesinde bankaya karşı hile yoluna girdiği ileri sürülen ve davada üçüncü şahıs durumunda olan bir şahıs hakkındaki cezai takibatın sonucunu beklemekte de hukuken bir zorunluk söz konusu olamaz. Bu nedenle, davalı banka davacıya iras ettiği zararın tamamından sorumludur. ancak, davacının davalı bankaya ne miktar para yatırdığı ve yatırılan bu paralara ne miktar faiz yürütülmesi gerektiği yönleri bilirkişi marifetiyle incelenerek davacının gerçek zarar miktarının ne olduğu tahkik ve tesbit edilmeden talep veçhile hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle davacı tarafın tashihi karar isteğinin kabulü ile dairemizin 10.11.1977 gün ve 4674/4921 sayılı bozma kararı gerekçesinin kaldırılmasına ve yerine yukarıdaki bozma gerekçesinin ikame olunmasına 20.3.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.