 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1978/4853
K: 1978/4568
T: 19.10.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 21.4.1978 tarih ve 1516/702 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkili lehine düzenlenmiş, borçlusu (İ) olan 29.500 liralık senedin davalı banka şubesine tahsil için ciro edildiğini, vade dolup geçtikten sonra ne senet bedelinin ne de senedin iade edilmediğini, sonradan senedin borçlu (İ) ye verildiğinin öğrenildiğini, İstanbul 3. asliye Ticaret Mahkemesinde senet bedelinin tahsili davası açtıklarını "borçlu aleyhine iptal davası açılması gerektiği" gerekçesi ile reddedildiğini, borçlu aleyhine açılan iptal davasının da borçlu senedin bedelini ödeyip, alıp imha ettiğini bildirmesi karşısında zayi koşullarının bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiğini ileri sürerek müvekkilinin hakkının zayiine neden olan davalı bankadan 29.500 liranın tahsilini talap ve dava etmiştir.
Davalı vekili, senedin tahsile konulup vadesinde ödenmeyince protesto işlemine tabi tutularak ciranta davacı adına taahhütlü olarak postaya verildiğini, davacı eline geçmeden postada ya da başka şekilde kaybolduğunu, senet bedelinin borçlusu tarafından ödenmediğini, daha önce bu konuda açılan davaların reddedildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, daha önce konuyla ilgili açılmış dava dosyaları incelenmiş, senedin postaya verilmiş belgesi görülmüş ve bilirkişiden alınan rapor gereğince de dava reddedilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, dava konusu senedi tahsil cirosu ile davalı bankaya verdiği ve süresinde protesto edilerek bankaya ödenmediği ihtilafsızdır. Davacının senet borçlusu aleyhine açtığı tahsil ve iptal davaları reddedilmiş ve bu suretle senetde yansıyan hakkını elde edemediği, sonuç olarak zararının gerçekleşmiş olduğu açıktır. TTK. nun 601. maddesi gereğince taraflar arasındaki hak ve yükümlülükler vekalet akdine ilişkin hükümlere göre çözülmlenmelidir. BK. nun 390. maddesinde vekil, vekil edene karşı yüklendiği vekalet görevini iyi bir suretle yerine getirmekle yükümlüdür. Aynı maddenin yollamada bulunduğu 321. maddesi gereğince de işçi taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile yerine getirmek durumunda olup kasıt veya ihmal, dikkatsizlik ile iş sahibine verdiği zararlardan sorumludur.
Olayda hernekadar dava konusu senedin taahhütlü mektupla davacıya gönderildiği savunulmuş ise de vekil durumunda olan davalı bankanın yukarda anılan maddeler hükümlerine göre hareket ettiğini, kanıtlamakla yükümlüdür. Özellikle bir güven müessesi olan bankanın TTK.nun 20. maddesi hükmüne göre tüm işlemlerinde özenli bir iş adamı gibi davranmak zorundadır. Bu itibarla kendisine tahsil cirosu ile verilen senedin cirantaya iadesinde, yukarda sözü edilen işlemler gereği gibi yerine getirmesi icab ettiğinden dayandığı posta alındısının sonucunun araştırılması ve şayet senedin PTT. aracılığı ile davacıya verilmiş olduğunun kanıtlanmaması halinde sorumluluğu yoluna gidilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarda yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 19.10.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.