 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1978/3158
K: 1978/3661
T: 06.07.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 7.4.1978 tarih ve 1750/606 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki, davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinde ortağı bulunduğu davalı şirketin 1977 yılı genel kurul toplantısının yetkisiz ve seçilmeleri meşruk olan yönetim kurulunun çağrısı üzerine yapıldığını, bu toplantıda 1976 yılı için rapor düzenlemesi mümkün olmayan murakıbın raporu nazara alındığını, toplantı için gerekli ilan işlemlerinin tamamlanmadığını, toplantıda yönetim kurulu üyesi Nafia'nın yasaya aykırı olarak murakıpların ibrazı için oy kullandığını ve gündem dışı karar alındığını ileri sürerek bu şekilde yasaya aykırı olan 18.7.1977 ve 2.9.1977 tarihli genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, iddiaları kabul etmemiş, iptali istenen genel kurul toplantısının yasal koşullara uygun olduğunu bir usulsüzlük bulunmadığını ve iptal için gerekli 3 aylık süre içinde dava açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek diğer iddialar varit değilsede iptal konusu genel kurulu toplantıya çağırarak yönetim kurulunun seçilmelerine ilişkin 21.8.1975 günlü genel kurul kararının mahkemece iptal edilerek kesinleşmiş bulunduğundan bundan sonraki 3.5.1976 ve dava konusu 2.9.1977 tarihli genel kurul toplantıları seçimleri iptal edilmiş ve yetkisiz yönetim kurulu üyelerinin çağrısı üzerine yapılmış bulunduğundan, dava konusu 2.9.1977 tarihli genel kurulunca yapılan toplantı ve alınan kararların batıl olduğu kabul edilerek, toplantı ve kararın batıl olduğunun saptanmasına, iptal kararı verilmesine mahal olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi dava, davalı, anonim ortaklığın 18.7.1977 günü başlayıp 2.9.1977 tarihinde sona eren genel kurul taplantısında alınan kararların iptaline ilişkindir.
İddianın dayanağını teşkil eden nedenlerin başında, genel kurulu toplantıya çağıran idare meclisinin seçimi ile ilgili 21.8.1975 tarihli genel kurul kararının mahkemece iptal edilmiş olması gelmektedir. Böylece, genel kurulun yetkisiz kişilerce toplantıya çağrıldığı ileri sürülmekte ve bu toplantıda alınan kararların bu yüzden geçersiz olduğu iddia edilmektedir.
Dava dilekçesinin vakıalar bölümünde yer alan diğer iptal nedenleri:
a)-1976 yılı için rapor hazırlama yetkisi olmayan denetiçinin düzenlediği raporun nazara alınması, b) - 2.9.1977 tarihli toplantının ilan edilmeden yapılması, c)-Yönetim kurulu üyelerinin vekille temsil edilmiş olmaları, d)- Deneticilerin ibrası için yönetim kurulu üyesi Nafia Çapa vekilinin yasaya aykırı olarak oy kullanması, e)- gündemde olmayan konuların müzakere edilmesi, şeklinde sıralanmaktadır.
Ne var ki, mahkemece dava, sırf çağrının yetkisiz kişilerce yapıldığı gerekçesiyle kabul edilmiş ve diğer iptal nedenlerinin ise varit olmadığı sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olduğuna ve gerekçe yönünden de davacının temyizi mevcut bulunmadığına göre, temyiz incelemesinin, nedenler dışında kalan ve mahkemece hükme dayanak yapılan hususlara hasren yapılması lazım gelir.
2 - Dosyaya mübrez İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 13.5.1977 tarih ve 104/147 sayılı ilamından da anlaşılacağı gibi, davalı ortaklığın 21.8.1975 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlar iptal edilmiştir. Bu suretle o toplantıda yapılan idare heyeti seçimi de ortadan kaldırılmış olmaktadır.
Ancak, davalı şirket genel kurulu 3.5.1976 tarihinde yeniden toplanarak (alalade), aynı kişilerin yani 21.8.1975 günlü toplantıda seçilen ortakların idare meclisi üyeliklerini teyit etmiştir. Herne kadar bu toplantıda alınan kararların iptali konusunda bir dava açılmamış ise de, genel kurulu anılan toplantıya çağıran idare heyetinin seçimi ile ilgili 21.8.1975 tarihli genel kurul kararının mahkemece iptal edilmiş olması, soruna önem kazandırmaktadır. Zira, TTK. nun 365. maddesine göre, genel kurulu adi toplantıya davet, idare meclisine aittir. Şu halde seçimi iptal edilen bir idare meclisinin yaptığı çağrı üzerine toplanan genel kurulun 3.5.1976 tarihinde aldığı kararların geçerli olup olmayacağı, başka bir deyişle bu kararların yokluk ve ya mutlak butlan ile malul sayılmayacağı meselesi, uyuşmazlığın odak noktasını teşkil etmektedir.
Bilindiği gibi, hukuk kuralları emredici hükümler ve yorumlayıcı (tamamlayıcı) hükümler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Diğer taraftan, öğretide hukuki muameleler ve dolayısıyle konumuzu teşkil eden şirket kararları, hükümsüzlük yönünden, keenlemeyekün kararlar, mutlak butlan ile sakat olan kararlar, iptal edilebilen kararlar biçiminde bir ayırıma tabi tutulmaktadır. Bir kararın meydana gelmesi için yasanın öngördüğü öğe ve koşulların hiç birisi mevcut olmadığı takdirde o karar yok farzolunmalıdır. (E. Hirş, 1946 sh. 296)
Şayet karar, içeriği ve esasa ilişkin öğeleri yönünden BK.nun 19 ve 20. maddelerinde yazılı olduğu gibi, kamu düzenine, yasanın kat'i surette emrettiği hukuki kurallara veya adaba ve ahlaka aykırı yahut konusu imkansız ise o zaman kararın mutlak butlan ile sakat olduğu kabul edilmelidir. Batıl kararlar başlangıçtan itibaren hükümsüz olduklarından, sonradan geçerli hale getirilmezler bu tür kararların batıl olduğunu tesbit ettirmek yetkisi butlanla ilgisi olan herkese aittir. Açılacak tesbit davası ise TTK.nun 381. maddesinde öngörülen dava açma koşullarına ve hak düşürücü süreye tabi değildir.
Eğer karar, içeriği itibariyle yasanın emredici değil de, yorumlayıcı kurallarına aykırı ise ya da yasada yazlı şekil koşulu eksik olarak yerine getirilmiş ise o takdirde ortada, iptali mümkün bir karar var demektedir. İşte TTK. nun 381. maddesindeki "kanuna aykırı umumi heyet kararları, deyimi ile bu tür kararlar kastedilmek istenmiştir. Burada daha ziyade ortakların menfaatlerini koruyan hukuk kurallarının ihlali söz konusudur. Bu itibarla yoklukla veya mutlak butlan ile sakat olan kararların bu madde kapsamına gireceği düşünülemez.
Kabili iptal kararlar, başlangıçta geçersiz olmadıkları için iptal edilinceye kadar sağlıklı bir kararın hukuki sonuçlarını meydana getirirler. iptal davası açılsa dahi durum değişmez ve karar yönetim kurulunca uygulanmaya devam edilir. Ancak, mahkemece verilecek bir tedbir kararı, uygulamayı geri bıraktırır.
3 - Davacının bidayetten beri iddia ve isteğine dayanak yaptığı, karar, yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararıdır.
21.8.1975 tarihli genel kurul kararının, iptali mümkün kararlardan olduğu, dosya içerisinde mevcut 16.11.1976 tarih ve 3647/4920 sayılı dairemiz bozma ilamında etraflı şekilde izah edilmiş ve İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce de bozmaya uyularak söz konusu karar TTK. nun 381. maddesi uyarınca iptal olunmuştur.
Mahkemenin tesis ettiği bu hüküm Dairemizce 11.10.1977 tarihinde onanmış ve karar düzeltme isteği de 26.12.1977 tarihinde reddedilmiştir.
Böylece 21.8.1975 tarihli genel kurul kararının batıl değil sadece iptali kabil bir karar niteliği taşıdığı kesinleşmiş mahkeme ilamı ile sabit olmuştur. Bu durumda anılan genel kurul kararı ile idare heyetine seçilen kişilerin, bu kararın iptaline değin iş başında kalabileceklerinin kabulü gerekir. Bunun sonucu olarakta mahkemece iptal kararı verilmezden önce idare heyetinin 3.5.1976 tarihli genel kurul toplantısı için yaptığı davetin ve dolayısıyle genel kurulca alınan ve niteliği itibariyle yeni bir seçim kararı olan "Nafia Çapa, Sevin Vardar ve Semra Türügün'ün 21.8.1975 günlü olağanüstü genel kurul toplantısında idare meclisi üyeliklerine seçilmesi hususundaki müttehaz kararın teyidine ve adı geçen üyelerin vazifelerine devam etmelerine..." şeklindeki kararın geçerli olması lazım geleri. Bir an için çağırının yetkili organca yapılmadığı kabul edilse dahi 3.5.1976 günlü genel kurul toplantısında alınan kararların muallel olduğu söylenemez. Zira, TTK.nun 370. maddesi hükmüne göre, bütün payların sahip veya temsilcilerinin toplantıya katılması ve aralarında birini itirazda bulunmaması koşulu ile genel kurulun, davete ilişkin merasime riayet edilmeden de toplanması mümkündür. Olayda, bütün ortakların taplantıya katıldıkları ve toplantının usulsüz yapıldığı konusunda herhangi bir itiraz da olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkeme kararının gerekçe kısmında bahsi geçen itirazlar ise, usule değil, esasa ilişkindir. Bu itibarla, 3.5.1976 tarihli genel kurul toplantısının ve orada alınan kararların geçerlik kazanması için TTK.nun 370. maddesinin öngördüğü her iki koşulun da gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerekir.
4 - Bu suretle 3.5.1976 tarihli genel kurul kararının ve bu meyanda yapılan idare heyeti seçiminin geçerli olduğu anlaşılmış olduğuna göre, bundan sonraki toplantılar ve özellikle dava konusu 18.7.1977 ve 2.9.1977 tarihli genel kurul toplantıları için yapılan davetin, yetkili organca yapılmış bir çağrı olduğu ve bundan dolayı alınan kararların geçerli sayılması lazım geldiği gözönünde tutulmalı ve davanın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 6.7.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.