 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1978/2055
K: 1978/2164
T: 25.04.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Nevşehir Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 31.1.1978 tarih ve 140/93 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 11.1.1972 tanzim ve 11.11.1972 vade tarihli bono ile alacaklı bulunduğunu, bononun tahsil için bankaya konduğu sonradan 976/2191 sayılı dosya ile icraya verildiğini, kambiyo senedi diye zamanaşımı def'inde bulunulduğundan ödemekten kaçındığını mevcut alacağın tesbiti ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, bononun 11.11.1972 vadeli olduğunu bunların dava zaman aşımının üç sene olması nedeniyle davanın zamanaşımından reddini istemiştir.
Mahkemece özetle (TTK.nun 661. maddesine 11.11.1972 vadeli senet için üç yıllık zaman geçtikten sonra dava açılması nedenile ve emsal Yargıtay içtihatlarına göre takip 26.10.1976 da yapıldığından, davanın zamanaşımından reddine...) karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinde davalı ile aralarında (para alıp vermesinden dolayı ) bononun tanzim edildiği ileri sürülmüş ve netice bölümünde de (mevcut borcun ve alacağın tespiti ile alacağın tahsili) istenmiştir. Özellikle bononun zamanaşımına uğradığından söz edilmesi, esas borç ilişkisine dayanılamak istendiğini göstermektedir.
TTK.ile benimsenen kambiyo hukuku sisteminde bononun temelinde esas borç ilişkisinin varlığı kabul edilmiştir. Keşideci ve lehtar arasında temeldeki ilişkinin kambiyo senedine dönüştürülmesi yolunda yaptıkları ek bağıt, önceki alacak ve borçluluğun biçimsel açıdan yeni bir görünümüne bürünmesi amacına yöneliktir. Yoksa, temeldeki borç ilişkisinin sona erdirmez ve yeniden ortaya çıkarmaz. Çünkü BK.nun 114. maddesi gereğince, mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak, kural olarak tecdidi tazammun etmez. Böyle olunca, TTK.nun 557. maddesindeki ana kural dışında kalan ve senede dayanma olanağı bulunmayan istisna hallerde alacaklı kambiyo senedini bir tarafa bırakarak esas borç ilişkisini ileri sürebileceği gibi hem senede hem de temel borç ilişkisine de dayanmağa hakkı vardır. Gerçekten TTK.nun 557. maddesinde kıymetli evrakta yerleşen hakkın senetten ayrı olarak dermeyan edilemeyeceğine ilişkin hüküm, senedin geçerliliğini koruduğu ve ona dayanma olanağı bulunduğu sürece temel borç ilişkinin dava konusu yapılmayacağı anlamındadır. Çünkü bu durumda davalı senedin ibrazını istemek hakkına sahiptir. Hukuk ilişkiye dayanma olanağı bulunduğu hallerde zamanaşımı süresinin de buna göre hesap edilmesi gerekeceğiden mahkemece bononun düzenlenmesine yol açan hukuki ilişkinin saptanması ve HUMK.nun 76. maddesi gereğince onunla ilgili zamanaşımının uygulanması icap ederken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 25.4.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.