Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1978/1013
K: 1978/1802
T: 29.05.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul dördüncü Asliye Ticaret Mahkemesi) nce verilen 11.11.1977 tarih ve 113/450 sayılı hükmün temyizen tetkik davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, iş mahkemesine verdiği dilekçe ile, müvekkilinin davalı vapur işletmesinde 19 yıl süre ile hizmetler gördüğünü, son görevinin ise, NADİR Gemisi'nin baş kaptanlığı olduğunu, hizmet aktinin 854 sayılı deniz İş Kanununun 14. maddesi gereğince, müvekkili tarafından feshedildiğini iddia ederek, kıdem tazminatı, izin, tatiller, ikramiye ücretleri toplam 325. 193.60 liranın davalıdan tahsili talep ve dava etmiş, iş mahkemesince, davacı kaptanı gemi adamı olmayıp donatan vekili bulunduğu bu nedenle davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği kabul edilerek, görev yönünden davanın reddine karar verilmiş, davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi de iş alanı yününden, asliye ticaret mahkemesine gönderme kararı vermiştir.
Asliye ticaret mahkemesince, davacının davalı işletme, 3 ve 2. son devrede de 1. kaptan olarak çalıştığı, 1. kaptanın gemi adamı değil, donatan vekili olduğu be nedenle, 1. kaptanlık süresinde toplu sözleşme hükümlerinden yararlanamayacağından bu süreye ilişkin isteklerin esastan 2 ve 3. kaptan olarak çalıştığı sürelere ilişkin isteklerin ise, iş mahkemelerini görevine girdiğinden, görev yönünden reddine karar verilmiştir
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
854 sayılı Deniz İş Kanununun 2. maddesinin (B) bendi hükmü (süvari) veya (kaptan) diye herhangi bir ayırıma girişmeksizin (Bir hizmet akdine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabıt ve tayfalarla diğer kimselere gemi adamı denir) demek suretiyle her nevi kaptanı "gemi adamı" olarak kabul ettiği gibi, Türk Ticaret Kanunun 821. maddesi hükmü de, (kaptan, gemi zabitleri tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kimseleri) "gemi adamı" olarak tevsif etmiş bulunmaktadır. Ayrıca, olay tarihinde yürürlükte olan 24.7.1954 gün ve 4/3435 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilmiş olan (gemi adamlarını yeterliği ve sayısı hakkında nizamname)nin ikinci maddesinin (e) bendinde de keza, (gemi adamları, gemi kaptanı, zabitleri ve gemide çalışan diğer bütün kimselerdir) şeklinde tarif edilmiş bulunmaktadır.
Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.5.1974 gün ve E. 1970/9-12, K. 520 sayılı kararında (kaptan) ve (süvari) ayırımı yapılarak (birinci kaptan) gemi adamı sayılmışsa da bu karar üç seneyi aşkın bir süre ve müteaddit müzakerelerden sonra 173 sayılı Yargıtay Kanununun yürürlüğe girmesinden önce çok zayıf bir ekseriyetle çıkmış bir karardır. Aynı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun daha önceki kararlarında (Yarg. H.G.K. 7.12.1966 gün ve E. 818, 12.11.1969 gün ve E. 9-807, aynı gün yani 12.11.1969 gün E. 808'den 812 numaraya kadar devam eden beş kararı) birinci kaptan-süvari tefriki yapılmaksızın, her derecedeki (kaptan) gemi adamı olarak kabul edilmiş ve Yargıtay özel dairesi de (evvelce Ticaret - halen 11. Hukuk Dairesi) aynı içtihat istikametinde uygulanmasını sürdürmüştür.
TTK.nun hükümlerine göre geminin (hakimi - mutlakı) ve unun idaresiyle görevli ve sorumlu yegane bir kişisi olan kaptanın, (gemi adamı) sayılmaması hali gerek kaptanın şahsı bakımından ve gerekse çalıştığı geminin donatanının sorumluluğu bakımından çok büyük farklılıkların doğmasına neden olur.
Kaptanın gemi adamı sayılmaması halinde, kaptanla iş veren durumundaki donatan arasındaki uyuşmazlığın (iş mahkemesinden) ayrı bir mercide yani (Asliye Hukuk) veya asliye ticaret mahkemesinde rüyet ve intaç edilmesi hali Deniz İş Kanununun temel ilke ve felsefesine aykırı bir sonucun ortaya çıkmasına sebep olur.
Kaptanın "gemi adamı" sayılmaması halinde kaptan; 854 sayıl (deniz İş Kanunu)nun diğer "gemi adamları"na tanıdığı - resim ve harçtan muafiyet, sözleşmenin feshi yoluna gidilme, sendikaya üye olabilme, kıdem tazminatı alabilme, yurt dışında hizmet akdini feshi halinde yurda iade edebilme, zaruri masrafların işveren donatandan talep hakkı, bedelsiz iaşe, yılık ücretli izin ve Ulusal Bayram ve Genel Tatil Kanunundan Yararlanma... gibi haklardan mahrum kalacak ve bu suretle çalışan gemi adamlarına nazaran sosyal haklar bakımından daha güçsüz bir duruma düşecektir. Geminin yegane yetkili ve sorumlu bir kişisi olan (gemi kaptanı)nın diğer (gemi adamları)nın sahip oldukları sosyal haklardan yararlanamaması hali hem Anayası'nın(eşitlik ikesi)ni ihla edici bir sonucun ortaya çıkmasına neden olur ve hem de (nimete karşı külfet - külfete karşı nimet)şeklindeki hukuk kaidesine aykırılık teşkil eder.
Kaptanın diğer (gemi adamları)na karşı işveren (donatanın) vekili haline girmesi, bu ilişkinin mevcut olmadığı hallerde kendisinin (gemi adamı) sayılmasını gerektirme; Kaptanın işveren vekilliği sıfatı sınırlıdır. Kaptanın bu (ek sıfatı), kendisinin lehine olan ve (Deniz İş Kanunu)ndan doğan haklarından mahrum kalması sonucunu asla doğuramaz. Bunun aksine bir tefsir şekli, kanun koyucunun amacına aykırı düşer.
(Kaptanın - süvari)nin gemi adamı sayılmamasını en mühim sonucu, donatanın sorumluluğu yönünden kendisi gösterir. Şöyleki:
TTK.nun 947. maddesi hükmüne göre; (Donatan, gemi adamlarından birinin vazifesini yaparken işlediği kusur neticesinde üçüncü şahıslara verdiği zararlardan dolayı mes'uldür; şu kadır ki, donatanın yükle ilgili şahıslara karşı olan mesuliyeti taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyeti derecesindedir). Kanunun bu hükmüne göre, donatanın bir zarardan sorumlu tutulabilmesi için zararın, hem gemi adamlarından birini kusurundan ileri gelemiş olması ve hem de o kurusurun görevin yerine getirilmesi sırasında işlenmiş olması şarttır. Binaenaleyh, söz konusu madde hükmüne göre donatan, gemi adamlarını görevleri dışında veya görevleri içinde olsa bile (kusursuz) olarak üçüncü şahıslara verdiği zararlardan dolayı sorumlu tutulmamış bulunmaktadır. Başka bir deyişle, donatan, gemi adamlarını sadece (kusurlu) hareketlerinden sorumlu tutulmuştur. (1. Kaptan-Süvari) gemi sayılmaması halinde, donatan, kaptanı fiil ve hareketlerinden dolayı TTK.nun 947. maddesine göre değil, BK.nun istihdam edenin sorumluluğu ile ilgili 55. maddesine göre sorumlu olacaktır ve donatan (böyle bir zararın vuku bulmaması için hal ve maslahatın icap ettirdiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile yine zararın vuku'una mani olamayacağın) isbat etmek suretiyle - bu kurtuluş meyyinesi sayesinde - sorumluluktan kurtulabilecektir. Halbuki, (birinci kaptan - süvari) gemi adamı sayıldığı takdirde donatan TTK.nun 947. maddesine göre sözkonusu (kurtuluş meyyinesi)nden yararlanamayacaktır. bu da elbette gemideki yolcu ve yüke iras edilecek bir zarar halinde donatanın (aynı - yani gemi ve navlunla) mutlak sorumlulğu sonucu doğacaktır. bu şekil bir sorumluluk gemideki yolcularla yük sahiplerinin lehine olan bir sorumluluk şeklidir. Aksi halde yani kaptanın (gemi adamı) sayılmaması halinde donatan, BK.nun 55. maddesinin kendisine tanıdığı (kurtuluş beyyinesinden) faydalanmak suretiyle her an sorumluluktan kurtulma imkanını elde edebilecektir. Bu düşünce şekli, kanun koycunun donatanı (aynı) sorumluluk düşüncesine de aykırı bir sonucun ortaya çıkmasına neden olur.
Yukarda açıklanan nedenlerle işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmekle iktiza ederken Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından bahisle davanın reddi isabetsiz ve davacı tarafın temyiz itirazı yerinde görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı hükmün BOZULMASINA ve 1400 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 29.5.1978 tarihinde bir oya karşı çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı davasında 854 sayılı Deniz İş Kanununa dayanmakta ve iş akdinin bozulması nedenile toplu sözleşmede öngörülen kıdem tazminatı, hafta tatili, genel tatil ve ulusal bayram günleri ücretleri, yıllık ikramiyeleri ile yıllık izin ücretlerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İstek iki dönemi kapsamaktadır. 1. dönem davacının gemide üçüncü ve ikinci kaptan olarak hizmet yaptığı süreyi içermekte ikinci dönem ise birinci kaptan (suvari) olarak atandığı tarihten sonraki devreye ilişkin bulunmaktadır.
Deniz İş Kanununun ikinci maddesinin (B) bendinde gemi adamı tanımlanmakta, bir hizmet aktine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselerden söz edildiği halde (C) bendinde ise gemiyi sevk ve idare eden kimseye veya zorunlu sebeplerle görevi başında bulunmaması halinde ona vekalet eden kimseye kaptan denilmektedir.
1. kaptan (süvari), diğer gemi adamları ve kaptandan ayrılmış maddenin kenar başlığı ile (B) ve (C) bentlerinde ayrı ayrı zikredilmiş ve ayrı ayrı tanımlanmıştır.
Aynı maddenin (Ç) bendinde işveren vekili, kaptan veya işveren adına ve hesabına harekete yetkili olan kimse diye açıklanmıştır.
Deniz İş Kanununun uygulanmasında birinci kaptanın işveren vekili olarak belirtilmesi, işveren adına ve hesabına hareket eden kimse olması itibariyle (süvari)nin Deniş İş Kanununun uygulanmasında ikinci maddenin (B) bendinde yazılı gemi adamı olarak kabulüne olanak yoktur.
Esasen Deniş İş Kanununun 27. maddesinde bir gemide birden fazla kaptan bulunabileceği ve bunlardan birinin birinci kaptan olduğu belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunundaki hükümler maddi hukukla yani Ticaret Kanunun uygulanması ile ilgilidir. Bu hükümler Deniz İş Kanunun tatbikinde etkili değildir.
Bu itibarla H.G.K. ve 9. Hukuk Dairesi'nin kararlarına da uygun bulunan onanması oyundayım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini